Pages - Menu

29 Eylül 2018 Cumartesi

Galatasaray taraftarından acı haber

Galatasaray ile Büyükşehir Belediye Erzurumspor arasında oynanan karşılaşmada bir taraftar yaşamını yitirdi.


Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan başsağlığı açıklamasında şu ifadeler yer aldı;

"Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadı"nda oynanan Büyükşehir Belediye Erzurumspor karşılaşması sırasında Burhan Kütüklüoğlu adlı taraftarımızın kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini büyük bir üzüntüyle kamuoyuna duyururuz.

Merhum Burhan Kütüklüoğlu"na Allah"tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileklerimizi sunarız."

Amerikan filmlerine özenip gasp yaptı

Adana"da Fazilet Karamanlı"nın (88) mendille ağzını kapatıp tokat attıktan sonra altınlarını gasp ettiği iddiasıyla gözaltına alındı.


Aziz L. (38), "Amerikan filmlerini çok izledim, oradaki suçlular yakalanamıyordu. Siz beni nasıl yakaladınız?" dedi.

Olay, 25 Eylül"de Çukurova ilçesi Huzurevleri Mahallesi"nde meydana geldi. İlaç şirketinde pazarlama görevlisi olarak çalışan Aziz L., işsiz kalınca 80 bin lira olan borcunu ödeyemedi. Aziz L., yaklaşık 1 ay önce Fazilet Karamanlı"nın kapısını çalıp, kendisini belediye anket görevlisi olarak tanıttı. Karamanlı"ya çeşitli sorular soran Aziz L., yanlız yaşadığını öğrendi.

Olay günü tekrar aynı apartmana gelen Aziz L., bu kez kapıyı açan Karamanlı"nın ağzını mendil ile kapattı. Aziz L., tokat atıp yere düşürdüğü Fazilet Karamnlı"nın kolundaki ve boynundaki altınları alıp kaçtı.

KAÇARKEN PARMAK İZLERİNİ SİLDİ


Aziz L kaçarken elindeki mendille, apartmanın giriş kapısında dokunduğu yerlerdeki parmak izlerini sildi. Olay yerine geldiği kendi otomobilini bırakıp, çevirdiği taksiyle Seyhan İlçesi Kocavezir Mahallesi"ne gitti. Burada bir giyim mağazına giren Aziz L., kendisine yeni bir tişört alıp, olayda kullandığı elbisesini çıkardı. Daha sonra tekrar olay yerine dönen Aziz L., otomobiline binerek evinin yolunu tuttu. Şüpheli ertesi gün, altınları farklı kuyumculara götürerek sattı.

KAMERALARLA ADIM ATIM TAKİP


Olayın ardından harekete geçen Gasp Büro Amirliği ekipleri, apartmandaki güvenlik kameralarını inceledi. Polis, şüpheliyi güvenlik kameralarından adım adım izledi. Yaklaşık 30 kilometrelik yol güzergahında 130"dan fazla kamera görüntüsünü inceleyen ekipler, Aziz L."nin altınları sattığı kuyumcunun güvenlik kameralarına bile ulaştı. Ayrıca polis, Aziz L."nin kaçtığı cadde ve sokaklarda izlediği güzergahların krokisini çıkardı. Ekipler Aziz L."nin kendi evine giriş anının da güvenlik kamerası görüntülerini elde etti. Yapılan araştırmanın ardından Aziz L., evine yapılan baskınla gözaltına alındı.

"SİZ BENİ NASIL YAKALADINIZ?"


Emniyete götürülen Aziz L. sorgusunda, "Bir süredir işsizdim, borcumu ödeyemez duruma geldim. Amerikan filmlerini izliyorum, orada parmak izlerini silen, kıyafetlerini değiştiren hırsızlar yakalanmıyor. Siz beni nasıl yakaladınız?" dedi.

Aziz L."nin yakalandığını öğrenen yakınları ise emniyete gelerek, Fazilet Karamanlı"nın zararını karşılamak istediklerini belirtti. Yakınları, çalınan 8 bin lira değerindeki altınları polise getirdi.

ALTINLARINI TESLİM ALDI


Altınlarını alan Karamanlı ise polis ekiplerine olayı bu kadar kısa sürede çözdükleri için teşekkür ederek, "Ben bu altınlardan umudu kesmiştim, önemli olan altın değil. Yaşlı bir kadınım, ölebilirdim, beni bu hale getiren kişiye üzülüyorum. 3 kuruş için hapse girecek, altın önemli değil" diye konuştu. Kendisine yardımcı olan polisleri evine kahve içmeye beklediğini de söyleyen Karamanlı ekip otosuyla tekrar evine gönderildi.

Aziz L. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

8 kişi hakkında yakalama kararı

Reyhanlı saldırısı faili Yusuf Nazik"in ifadesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 8 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yakalama kararı çıkartılan 8 kişi arasında Yusuf Nazik"in saldırı için talimat aldığını söylediği Mehmet Gezer de var.

28 Eylül 2018 Cuma

Google 20 Yaşında! Google 20"ci Yılını Kutluyor!

Dünyada en çok kullanılan arama
motoru Google 20"ci yılını tamamladı.





Google 20 Yaşında! Google 20
Google 20 Yaşında! Google 20"ci Yılını Kutluyor!




İnternet ortamında Google"ın
kendisine ait açıklaması şu şekilde: “Google,
İnternet araması, çevrim içi bilgi dağıtımı, reklam
teknolojileri ve arama motorları için yatırımlar yapan çok
uluslu Amerikan anonim şirketidir. İnternet tabanlı hizmet ve
ürünler geliştirir, ek olarak bunlara ev sahipliği yapar.”





4 Eylül 1998 yılında Larry Page ve Sergey Brin tarafından kurulan Google,19 Ağustos 2004 tarihinde halka arz edildi.





Türkiye"de de bilgisayar kullanımıyla beraber en çok ziyaret edilen internet arama motorudur. Kuruluşundan bu yana misyonu dünyadaki bilgiyi organize etmek ve bunu evrensel olarak erişilebilir ve kullanılabilir hale getirmektir.





Google’ın kurucularından Lawrence Page, bilinen adıyla Larry Page, teknoloji dünyasının en etkili isimlerindendir. Henüz 12 yaşında, borç içinde ölen Nikola Tesla’nın hayatını okuyup bitirdiğinde ise ağladığını itiraf ediyor:






“Bir
şeyleri icat etmenin yeterli olmadığını öğrendim. O icatların
etkili olabilmesi için onları gerçekten dünyaya kazandırmalı ve
insanların kullanmasını sağlamalısınız.”





Google Guys

Google Guys




Stanford Üniversitesi’nde doktora adayı olduğu yıllarda ‘Google Guys’ olarak anılmalarına sebep olan ‘iş ortağı’ ise Sergey Brin. Google’ın kurucuları, ileride herkesin zihnine kazınacak bu terimi Gogool yani, 1’in yanına 100 tane ‘0’ konulduğunda ortaya çıkan sayıyı anlatan matematik teriminden türetmişler. BackRub isimli bir arama motoru üzerinde çalışmaya başladılar. Bu, Google olarak değiştirildi.





Google’ın
dünya çapında veri merkezlerinde bir milyondan fazla sunucuda
çalıştığı,
bir
milyardan fazla arama isteğini işlediği ve kullanıcıları
tarafından oluşturulan verinin gün başına yirmi dört petabayt
olduğu tahmin edilmektedir.





Google 20 Yaşında! Google 20"ci Yılını Kutluyor!




Merkezi
ABD California’da bulunan şirket, aynı zamanda ortamı ve
çalışanlarına sağladığı imkanlar ile de
oldukça beğeni topluyor. Kendi
çabasıyla milyarder olan Larry Page, 44 milyar dolarlık serveti
ile dünyanın sayılı zenginleri arasında.

KAHRAMAN İTFAİYECİLER

İtfaiye haftası nedeniyle Kızılay Güvenpark’a konulan dev itfaiye araçları Ankaralıların ilgisini çekiyor.Alanda görevli itfaiyeciler de Ankaralılaragörevlerini anlatıyor.Ankara Büyükşehir Belediyesi, İtfaiye Haftası nedeniyle başlattığı etkinliklere Ankaralılar yoğun ilgi gösteriyor.





1922 yılında faaliyete geçen Ankara İtfaiyesi, dünya
standartlarındaki teknik donanımı, uzman personeliyle birlikte yıllardır vazifesini
sürdürüyor. Başkentlilerin güvencesi olan Ankara İtfaiyesi, Kızılay Güvenpark’a
park ettiği dev itfaiye araçlarıyla Başkentlilere daha yakından tanıtılıyor.
Ankara itfaiyesinin tanıtıldığı broşürlerde, itfaiyenin tarihçesi ve görev
esasları yer alıyor. Gelin, Ankara İtfaiyesinin görev, esaslarına ve tarihine
yakından bakalım.





Ankara
itfaiyesinin görevleri





"Yangınlara Müdahale etmek, söndürmek. Her türlü kaza,
çökme, patlama, mahsur kalma,vb. durumlardan teknik kurtarma gerektiren
olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek. Arazide,su üstü ve
sualtında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapmak.Yangın öncesi
tedbirleri almak. Sel ve su baskınlarına müdahale etmek. Baca temizlemek. Deprem,
enkaz ve göçük olaylarına müdahale etmek. K9 köpekli arama ekibi ile arama
kurtarma olaylarına müdahale etmek. Hayvanların kurtarılması olaylarına
müdahale etmek





Yangın
nedenleri





İtfaiye haftası nedeniyle Güven parkta kurulan stantta
görevli itfaiyeciler yangınların büyük bir kısmını ihmallerden ve kazalardan
ortaya çıktığını söylerken maddeleri şu şekilde sıraladılar.





  • Korunma önlemlerinin alınmaması, bilgisizlik
  • İhmal
  • Kazalar
  • Sabotaj
  • Doğa olayları

Olası
bir yangın ihtimaline karşı yapılarda alınacak önlemler





İtfaiye erleri olası yangınlara karşı alınması gereken
basit önlemleri şu şekilde sıraladı;





  • Yapılarda yanmaz veya yanması güç yapı
    malzemeleri kullanılmalıdır,
  • Yangının yayılmasını önlemek amacıyla, yangın
    bölümleri oluşturulmalıdır,
  • Dumanların yayılmasını önlemek için duvardan
    sızmaları önlemek gerekir,
  • Yangına yüksek derecede dayanıklı yapı seçimi
    yapılmalıdır,
  • Yangının etkilerinden korunmuş kısa kaçış
    yolları sağlanmalıdır,
  • Ateşleyici ve yanıcı malzeme kaynaklarının
    ayrılması gerekmektedir,
  • Her an çalışabilecek durumda faal yangın
    söndürme cihazları bulundurulmalıdır.

Yangına
karşı alınacak basit önlemler





İtfaiyeciler olası bir yangının basit önlemler ile
önlenebileceğini şu şekilde dile getirdiler;





""Çatlak, hatalı inşa edilmiş veya dolmuş bacalar yangın
nedeni olabilir. Bacalar devamlı temizlenmelidir, Tavan arası ve bodrumlar
temiz tutulmalıdır, Yanıcı maddeler evinizin veya iş yerinizin uygun bir
yerinde saklanmalıdır, Soba, kalorifer ve mutfak ocaklarından çıkabilecek
yangınlara dikkat edilmelidir, Çocukların ateşle oynamalarına engel
olunmalıdır, Sigara içilmemesi gereken yerlerde bu kurala uyulmalıdır.





Kaynak ve kesme işlemlerinde çok dikkatli olunmalıdır,
Elektrik donanımına ehliyetsiz kişiler el sürmemelidir, LPG tüplerinin
bulunduğu mutfak ve banyolar sürekli havalandırılmalıdır, Yangına karşı
korunmak ucuzdur. Evinizde ve iş yerinizde yangına karşı önlemler almak
sanıldığı kadar pahalı değil, tam tersine ucuzdur. Üstelik yangına karşı
korunma cihaz ve donanımları yüksek nitelikte ve sağlam olarak üretildikleri
için uzun ömürlüdür ve yıllarca hizmet verebilirler.""





Yangın
Anında Yapılması Gereken Şeyler





Yangın anında yapılması gereken en önemli şeyin
telaşlanmamak olduğunu ve önce can emniyetinin alınması gerektiğini vurgulayan
itfaiyeciler son olarak şunları anlattı;





  • Telaşlanmayınız,
  • Bulunduğunuz yerde yangın ihbar düğmesi varsa ona basınız,
  • İtfaiyeye telefon ediniz,
  • Yangın adresini en kısa ve doğru şekilde bildiriniz,
  • Mümkünse yangının cinsini (Bina, benzin, araç vb) bildiriniz,
  • Yangını çevrenizdekilere duyurunuz,
  • İtfaiye gelinceye kadar yangını söndürmek için elde mevcut imkanlardan yararlanınız,
  • Yangının yayılmasını önlemek için kapı ve pencereleri kapatınız,
  • Bunları yaparken kendinizi ve başkalarını tehlikeye atmayınız,
  • Görevlilerden başkasının yangın sahasına girmesine mani olunuz.

Ankara
İtfaiyesi’nin tarihçesi





Türk İtfaiyeciliği 1714 yılında Tulumbacılar adıyla Yeniçeri
Ocağına bağlı olarak kurulan Türk itfaiyeciliği çeşitli aşamalardan geçerek 209
yıl süren askeri kimliğinden sonra 25 Eylül 1923"te belediyelere
devredilmiştir.





İtfaiye teşkilatının kuruluş tarihi kesin olarak
bilinmemekle birlikte eldeki ilk belge 19 Haziran 1338(1922) tarihli ve Ankara
Belediyesi dairesince Osman Zeki (aban) bey"e verilen bir takdirnamedir. Bu
takdirnameye göre, Ankara’da ilk İtfaiye Teşkilatı, 1922 yılı başlarında,
Kurtuluş Savaşı içinde “Müstakil İtfaiye Bölüğü” adı ile askeri bir örgüt şeklinde
ve Osman Zeki Bey kumandasında, bugünkü adının verilmesine sebep olan İtfaiye
Meydanı’nda kurulmuştur.





1997 yılına kadar İtfaiye Müdürlüğü olarak görev yapmakta
olan birim, 1997 yılında Daire Başkanlığı"na dönüştürülerek; 10 şube müdürlüğü,
4 grup ve müfreze şeklinde yeniden yapılanmıştır. Bu yapılanma ile daire
başkanlığı 1997-2006 yılı arasında 10 şube müdürlüğü ile görevini sürdürmüş
ancak 2006 yılında getirilen norm kadro ilke ve esasları gereğince 10 olan şube
müdürlüğü sayısı bu kez de 3"e düşürülmüştür.





Daire Başkanlığı, günümüz itibariyle Ankara mücavir alan
içerisindeki, 26 anakent ilçesinde,46 itfaiye grubunda 155 araç ve 782
personeli ile 7/24 itfaiye hizmeti vermektedir.

Sultangazi"de huzurevinde yangın

Sultangazi"de huzur evinde yangın çıktı.


Binanın çatısı ve dış cephesinin alev alev yandığı belirtilirken olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.

Tropik fırtına İstanbul"u etkileyecek mi?

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek beklenen tropik fırtına için, "İstanbul için büyük bir risk gözükmüyor.


Daha çok Güney Ege ve Antalya"nın batısında görülecek" dedi.

"YUNANİSTAN"DA YIKIM YAPACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR"


Meteoroloji Genel Müdürlüğü"nün "Tropik Fırtına" uyarısının ardından son veriler üzerinden değerlendirme yapan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, "Akdeniz üzerinde, Yunanistan"da yıkım yapacak gibi görünüyor" dedi.

"Mora Yarım Adası"nda, güneyine doğru kuvvetli rüzgarla birlikte kuvvetli yağışlar da var" diyen Tek, "Akdeniz"de meydana gelmesinin sebebi yüksek deniz suyu sıcaklığı. Deniz suyu sıcaklığının 26 derecenin üzerine çıktığı, yazdan kışa geçildiği dönemlerde görülüyor. Yarın yine Yunanistan"da devam edecek" diye konuştu.

"FETHİYE, MARMARİS VE ANTALYA"NIN BATISI..."


Türkiye içinde değerlendirmede bulunan Adil Tek, "Bizde de pazar günü akşam saatlerinde güney kesimleri etkileme ihtimali var. Daha çok Fethiye, Marmaris ve Antalya"nın batısında gerçekleşmesi bekleniyor. Rüzgarın şiddeti biraz daha azalmış olacak. Kuvvetli yağış olasılığı ise daha yüksek. İstanbul için büyük bir risk gözükmüyor. Daha çok Güney Ege ve Antalya"nın batısında görülecek. Pazartesi günü de etkisi azalacak" diye konuştu.

Akdeniz’de 10 tehlikeli yabancı türe dikkat

Akdeniz’de toksin içeren 7’si balık, diğerleri denizkestanesi, denizanası ve benzeri organizma olan 10 yabancı türe dikkat edilmesi istendi.


Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TUDAV), ‘Zehirli Yabancı Türler’ hakkında uluslararası ortak basın bildirisini yayımladı. Açıklamada, Akdeniz"de yaklaşan yaklaşık bin yabancı türün, diğer Avrupa denizleri toplamından çok daha fazla olduğu vurgulandı. Yabancı istilacı türlerin küçük bölümünün zehirli olmaları nedeniyle insan sağlığı üzerinde tehlikeli etkileri bulunduğu, son günlerde, balon balığı tüketen 3 Libyalı balıkçının öldüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Akdeniz"de kaydedilen yabancı türler arasında, insan sağlığını tehlikeye atabilen 10 tür belirlenmiştir. Bunların 7’si balık, diğerleri denizkestanesi, denizanası ve benzeri organizmalardır. Bunların çoğuna ya bin yıl öncesine ait kayıtlarda rastlanmış ya da son 10 yılda bu türlerin yayılımları büyük ölçüde artmıştır. Hepsi Hint Okyanusu veya Hint-Batı Pasifik Okyanusu kökenlidir ve Süveyş Kanalı aracılığıyla Akdeniz"e giriş yaptıkları bilinmektedir” denildi.

YAYILIM ALANLARI GENİŞLEYEBİLİR


Dikkat çekilen 4 türün Doğu Akdeniz (Levant) ve Tunus"ta dağılım gösterirken, diğerleri (örn. Balon balığı Lagocephalus sceleratus, beyaz sokar balığı Siganus luridus, esmer sokar balığı Siganus rivulatus, göçmen denizanası Rhopilema nomadica ve aslanbalığı Pterois miles), Akdeniz’in batı ve kuzeyinde de görülebildiği ifade edildi. Bu türlerin en büyük popülasyonlarının Doğu Akdeniz’de olduğu, yükselen sıcaklıklar ile bu termofilik (sıcak seven) türlerin yayılım alanlarını daha çok genişletebileceği bildirildi. Şu ana kadar Tetraodontidae ailesinin 8 türü ve Diodontidae ailesinin 3 türünün Akdeniz"de görüldüğü kaydedildi.

ÖLÜMLER OLDU


Akdeniz’de en fazla yaygın olan tehlikeli balık veya deniz canlılarının Latince isimlerine de yer verilen açıklamada, Akdeniz"in en istilacı yabancı tür balıklarından Lagocephalus sceleratus türü balon balıklarının insanlar tarafından tüketilmesi nedeniyle birçok zehirlenme ve hatta ölüm vakaları meydana geldiği hatırlatıldı.

Açıklamada, “Tetrodotoksin (TTX), bu balıkların yumurtalıkları, karaciğerleri, kas ve derilerinde bulunmaktadır ve bilinen en güçlü zehirlerden biridir. Belirtileri ise, bulantı ve kusma, baş dönmesi, baş ağrısı, karın ağrısı ve ilerleyici kas felcidir; son aşamada solunum felcine bağlı ölümlere neden olabilir. Akdeniz"de görülen balon balıkları, özellikle Lagocephalus sceleratus, hatalı bir şekilde geleneksel Japon yemeği ‘Fugu’ için kullanılan türler ile bir tutulmaktadır. Ağırlıklı olarak Asya ülkelerinde tüketilen ‘Fugu’nun lezzeti balığın etinde, yani kas dokusunda bulunduğu ve balığın eti yüksek toksin içerdiği için, Japon Sağlık, Çalışma ve Sosyal Yardım Bakanlığı türlerin seçimi ve işlenmesiyle ilgili bir katalog hazırlamıştır. Bu katalogda, müsaade edilen balon balığı türlerinin yenilebilir kısımları listelenmiştir. Sphoeroides pachygaster türü hariç, Akdeniz"de bulunan balon balığı türlerinin hiçbiri, kas dokusu ve derisindeki yüksek TTX nedeniyle, Japon Bakanlığı"nca izin verilen ‘Fugu’ balıkları listesine dâhil edilmemiştir.” denildi.

Açıklamada, özetle şu uyarılar yapıldı


* Aslan Balığı (Pterois miles); Dikkat edilerek yenilebilir. Dikkatli tutulduğunda eti yenilebilir ve oldukça lezzetlidir. Yine de balıkçılar ve turistler tarafından popüler olan sahil şeridindeki mevcudiyetleri, insan sağlığı için tehdit oluşturmaktadır.

* Sokar Balıkları (Siganus rivulatus, Siganus luridus) – Yenilebilir bu türler Güneydoğu Akdeniz"de büyük sürüler halinde bulunur ve günümüzde yayılım alanı hem kuzey hem de batı yönünde genişlemektedir. Sokar balıklarının zehirli bölümleri 13 sırt, 7 anal, 4 göğüs yüzgeçlerindeki diken ışın ve batırdığı dikenlerin deri altında yayılmasını sağlayan zehir bezlerinden oluşur. Balıkçılar, bu balıkları avlarken ve temizlerken dikkatli olmalıdır. Dikkatli bir şekilde tutulduğunda ve temizlendiğinde, her iki türün eti de yenilebilir.

* Çizgili yılan-kedi balığı (Plotosus lineatus); Dikkat edilerek yenilebilir

* Göçmen Denizanası (Rhopilema nomadica) – Tehlikelidir.İ Akdeniz’deki Yabancı Türler Çizgili yılan kedi balığı Plotosus lineatus, Süveyş Kanalı yoluyla gelen, Doğu Akdeniz kıyıları ve Türkiye"den de bildirilen Hint Pasifik kökenli yabancı bir türdür. Dünyadaki en zehirli türlerden biridir. Sırt ve göğüs yüzgeçlerinde dikenler ve bunlara bağlı zehir bezleri vardır. Deri salgıları toksin içerir. En yaygın yaralanma sebebi, yakalandıktan sonra balıkların elle tutulmasından kaynaklanır. Dikkatli olmak şartıyla bu türler yenilebilir.

*Göçmen Denizanası (Rhopilema nomadica) – Tehlikelidir. Süveyş Kanalı aracılığıyla The species can Akdeniz"e gelen tropikal bir türdür. Sokması çok acı vericidir. Nefes darlığı, ciltte veya vücutta şişlik, papüloveziküler döküntü şeklinde kızarıklıklar ve anafilaksi dahil olmak üzere şiddetli sistemik belirtiler görülebilir. Yüzerken yüze temas etmemesine özen göstermeli ve çok dikkatli olunmalıdır, çünkü göz ve dudaklarda ciddi etkiler bildirilmiştir.

NEDEN; İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE SÜVEYŞ KANALI’NIN GENİŞLEMESİ


Uluslararası açıklamada istilacı yabancı türlerin insan sağlığı açısından gitgide tehlike içermesinin, iklim değişikliği ve Süveyş Kanalı"nın genişletilmesinden kaynaklandığı, Akdeniz ülkelerinin bu yeni sağlık tehdidine karşı halkı bilgilendirmeye hem de sağlık, turizm ve deniz eğlence endüstrisi alanında çalışan personele gerekli eğitimleri vermeye başlaması gerektiği vurgulandı.

Bütün Avrupa Birliği ülkelerinin, yabancı türlerin izlenmesiyle ilgili olarak Avrupa’da ve küresel çerçevede belirlenen yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olduğu, erken uyarı ve hızlı müdahale mekanizmalarının etkili olarak geliştirilmesi, yabancı türlerin geçiş yollarının tanımlanması için ufuk taraması yapılması ve en zararlı türlerin tanımlanması gerektiği bildirildi.

Antalya"da 4 büyüklüğünde deprem

Antalya"nın Korkuteli İlçesinde Richter ölçeğine göre 4 büyüklüğünde deprem meydana geldi.


Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), verilerine göre, bugün saat 03.26"da merkez üssü Korkuteli ilçesinde Richter ölçeğine göre 4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem yerin 78.6 kilometre derinliğinde gerçekleşti.

Yeni havalimanına ulaşım ücreti ne kadar?

Yeni Havalimanı ihalesini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) şirketi Otobüs AŞ kazandı.


İlçe ilçe yolculuk ücretleri de belli oldu. Posta Gazetesi"nin haberine göre; otobüs hatlarından uzaklığına göre 12 ile 30 lira arasında ücret alınacak. İşletmeci 6 yaşına kadar olan çocuklardan ise ücret almayacak. Otobüs AŞ, 29 Ekim’den itibaren hizmet vermeye başlayacak.

Yeni Havalimanı’na 150 otobüsle 18 hat üzerinden yapılacak seferleri hangi işletmenin alacağıyla ilgili ihale 4 Eylül’de yapılmıştı. İETT’nin düzenlediği ihaleyi Altur-Havaş-Free Turizm konsorsiyumu 475.5 milyon TL’yle kazanmıştı. Ancak ihale kamu yararı olmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş ve yeni ihaleye çıkılmıştı. Dün yeniden yapılan ihaleyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) şirketi Otobüs AŞ, 755 milyon 823 bin liralık teklifle 10 yıllığına kazandı. İlçe ilçe yolculuk ücretleri de belli oldu.

Ziraat Bankası çalışanı 14 şüpheliye FETÖ"den gözaltı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, kamu kurum ve kuruluşlarındaki FETÖ/PDY yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında "ByLock" kullandıkları tespit edilen, Ziraat Bankası çalışanı 14 şüpheli gözaltına alındı.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu"nca yürütülen soruşturma kapsamında, FETÖ/PDY"nin gizli haberleşme aracı "ByLock" programını kullandıkları tespit edilen 14 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildiği belirtildi. Savcılığın talimatıyla harekete geçen Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyonda, 14 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin emniyetteki sorgularının sürdüğü belirtildi.

27 Eylül 2018 Perşembe

Euro 2024 - Türkiye kaybetti

Türkiye ve Almanya"nın aday olduğu 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası"nı (EURO 2024) düzenleyecek ülke bugün belli oldu. EURO 2024"e ev sahipliği yapma hakkı kazanan ülke, Almanya oldu.





"Irkçılığa
Hayır" mottosu ile futbolda ırkçılığa karşı mücadele veren UEFA,
Almanya"daki ırkçılık olayları sonrasında şampiyonayı düzenleyecek ülkeyi
belirledi. Türkiye ve Almanya"nın aday olduğu 2024 Avrupa
Futbol Şampiyonası"nı (EURO 2024) düzenleyecek ülke bugün belli oldu.





Türkiye"nin
EURO 2024"ün ev sahipliği sloganı olan "Birlikte Paylaşalım" ile
futbolda ırkçılık ve ayrımcılığa karşı bir duruş sergileniyor. UEFA"nın
"Irkçılığa hayır" kampanyasında, futbolda son yıllarda büyük bir
sorun olarak ortaya çıkan ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığın ortadan
kaldırılması hedefleniyor. Türkiye’nin sergilediği hoş görü sunumuna rağmen
umutlar 4 yıl sonraya kaldı.





Alman’ın
ırkçılık suçlamalarının gölgesinde UEFA kararını açıkladı. Yapılan suçlamalara
rağmen Türkiye EURO 2024"e ev sahipliğine seçilemedi. Kurayı
ırkçılık suçlamaları gölgesinde Almanya kazandı.

Okul önüne 3 boyutlu yaya geçidi

Denizli"de Pamukkale Belediyesi, araç trafiğinin yoğun olduğu bir ortaokulun arkasındaki yola, 3 boyutlu yaya geçidi yaptı.


Okulun bulunduğu yola gelen sürücüler, 3 boyutlu yaya geçidi görünce yavaşlamak zorunda kalıyor. Bu durumdan en çok öğrenciler mutlu oldu.

Pamukkale ilçesi Fatih Mahallesi"nde bulunan Hacı İbrahim Cin Ortaokulu"nda öğrenim gören öğrenciler için, okulun arkasındaki 1891/2 Sokak"a, Pamukkale Belediyesi tarafından 3 boyutlu geçit yapıldı. Araçların yoğun olarak kullandığı sokaktan öğrencilerin de okul giriş- çıkışlarında güvenli olarak karşıya geçebilmeleri için yapıldı. Yolda, 3 boyutlu geçit araç sürücülerinin dikkatini çekiyor ve yavaşlamak zorunda kalıyor. Yolda kasis var görünümünü sağlayan 3 boyutlu geçitten öğrencilerde böylelikle güvenli şekilde karşıya geçebiliyor. Pamukkale Belediyesi"nin diğer okul önlerinde de uygulamanın benzerlerini yapacağı öğrenildi.



Okulda 5 sınıf öğrencisi Arda Karaçay, daha önce yolda karşıya geçerken korktukları ancak 3 boyutlu yaya geçidinin yapılmasının ardından güvenli şekilde geçtiklerini söyledi. Aynı okulda 6. Sınıf öğrencisi olan Meryem Güler, geçidin sürücülerin dikkatini çektiğini ve durmak zorunda kaldıklarını, kaza endişesi duymadan karşıya geçtiklerini söyledi.

Liseli Pınar Ezgi"den haber alınamıyor

İzmir"in Tire ilçesinde yaşayan lise öğrencisi 15 yaşındaki Pınar Ezgi"den dün sabahtan beri haber alınamıyor.


Güvenlik güçlerine kayıp başvurusunda bulunan baba Selim Ezgi (48), görenlerin ya da yerini bilenlerin yardımcı olmasını istedi.

Lise öğrencisi Pınar Ezgi, geçen pazartesi günü, Bahçekahve Mahallesi"nde yaşayan dedesi Kadir Ezgi"nin evinde kaldı. Salı sabahı dedesinin yanından okula gitmek üzere saat 08.00"de ayrıldı. Ancak okuluna gitmediği anlaşılan Pınar Ezgi"den bir daha haber alınamadı. Kayıplara karışan ve cep telefonuyla da kendisine ulaşılamayan Pınar Ezgi"nin başına bir şey gelmesinden korkan babası güvenlik güçlerine giderek kayıp başvurusunda bulundu.

Evli ve 2 babası olan çiftçi Selim Ezgi, Pınar Ezgi"nin küçük çocuğu olduğunu belirterek, "Biz Tire merkezde değil ovada oturuyoruz. Pınar pazartesi günü dedesinin evinde kaldı. Sabah okula gideceğini söyleyerek evden çıkmış. Ben dün saat 15.00"te okuldan almak için okuduğu okula gittim. Kızımın okula hiç gelmediğini öğrendim. Hemen Tire İlçe Emniyet Müdürlüğü"ne bildirdik. Daha sonra jandarmaya ifade verdik" dedi.

Selim Ezgi, kızını görenlerin ya da yerini bilenlerin ya güvenlik güçlerine ya da 0536 971 50 03 numaralı telefondan kendisine ulaşabileceğini söyledi.

Kaza yapan sürücü, otomobilde uyuya kaldı

Konya"nın merkez Selçuklu ilçesinde, otomobiliyle parkın demir çitlerine çarpıp, aracında uyuya kalan ve alkollü olduğu ileri sürülen sürücü U.U., itfaiyenin otomobilin camını kırıp kapıyı açmasıyla uyandırıldı.


Daha önce de alkollü araç kullandığı için ehliyetine el konulduğu öğrenilen U.U."ya alkol metreyi üflemeyi kabul etmediği ve ehliyetsiz araç kullandığı için 4 bin 887 TL para ceza kesildi. Gözaltına alınan U.U., ifadesinin ardından "trafik güvenliğini tehlikeye düşürme" suçundan adliyeye sevk edilecek.

Kaza, saat 19.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Yazır Mahallesi Elmalı Hamdi Hoca Caddesi Kanyon Park önünde meydana geldi. U.U., yönetimindeki 42 ABP 934 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu parkın demir çitine çarpıp durdu. Kazanın ardından U.U., otomobilde uyuya kaldı. Çevredekiler polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen polis, aracın camını tıklatarak U.U."yu uyandırmak istedi ancak uzun uğraşlara rağmen uyanmayınca itfaiye ekibi çağrıldı.

Olay yerine gelen itfaiye ekipleri otomobilin sol arka camını kırarak, kapıyı açıp U.U."yu uyandırdı. Sağlık görevlileri yaptığı kontrolde U.U."nun kazadan yara almadan kurtulduğunu belirledi. Polis, U.U."nun alkollü olabileceği üzerine test yapmak istedi. U.U. alkol metreyi üflemeyi reddetti. Güçlükle ayakta durabilen U.U., ambulansa alındı. Ardından polis, U.U."nun eşine cep telefonuyla ulaşıp bilgi verdi. Eşinin paniklemesi üzerine görüntülü olarak konuşmaları sağladı. Alkollü araç kullandığı için ehliyetine el konulan U.U."ya alkol metreyi üflemeyi kabul etmediği ve ehliyetsiz araç kullandığı için 4 bin 887 TL ceza kesildi. Gözaltına alınan U.U."nun ifadesinin ardından "trafik güvenliğini tehlikeye düşürme" suçundan adliyeye sevk edilecek.

Karaburun"da otluk ve tarım arazisinde yangın

İzmir"in Karaburun ilçesinde, otluk ve tarım arazisinde yangın çıktı.


Havadan ve karadan müdahaleyle yangın söndürüldü. Karaburun"un kırsal Tepeboz Mahallesi"ndeki otluk ve tarım arazisinde dün gece, henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın başladı. İhbar üzerine İzmir Orman Bölge Müdürlüğü"ne bağlı 4 helikopter havadan, 12 arazöz ise karadan müdahale başlattı. Havadan ve karadan müdahaleyle yangın söndürüldü. Yangında 5 hektarlık alan zarar gördü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Alınan her karar karşılık bulur

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-ABD İş Konseyi"nin yatırım konferansında önemli açıklamalarda bulundu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savaşın, bilhassa ticaret savaşlarının kazananı yoktur. Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur." dedi. Erdoğan ayrıca ABD yönetiminin Türkiye menşeli bazı ürünlerine karşı korumacı adımlar attığına ve ek gümrük vergileri getirdiğine dikkat çekerek, "Ülkemiz için iki kat artırılan demir-çelik vergileri, yaptırımlar, soruşturmalar ve tabii ki kur hareketleri, mevcut yönetimin ülkemizi hedef alan adımlarından bazılarıdır. Tüm bunlara rağmen, Amerika ile olan siyasi ve ticari ilişkilerimizin geleceğine umutla bakıyoruz" dedi.

Erdoğan, New York’ta Türkiye- ABD İş Konseyi (TAİK) ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından düzenlenen 9. Türkiye Yatırım Konferansı’nda konuştu.

Dünyada ticaret savaşlarının yaşandığı kritik bir dönemden geçildiğini belirten Erdoğan, "İran, Suriye, Kuzey Kore, Ortadoğu gibi siyasi krizlerin, ticaret savaşlarının, Brexit müzakerelerindeki aksaklıklar tarzı pek çok gelişmenin aynı anda yaşandığı kritik bir dönemden geçiyoruz. Küresel düzenin parametrelerinin sarsılmasına neden olan bu süreç, uluslararası ilişkileri etkilediği kadar iş dünyasını da yakından ilgilendiriyor. Firmalar, gerek mevcut ticari faaliyetlerinde, gerek yatırımlarında, gerekse gelecek tahminlerinde ciddi belirsizliklerle karşılaşıyor. Böyle bir dönemde yaptığımız toplantımızın, hem birbirimizi daha iyi anlamamıza, hem de Türkiye ekonomisi hakkında daha doğru bir resmin çizilmesine vesile olacağına inanıyorum" diye konuştu.

"Stratejik ortaklığımız, bu çalkantılı dönemin de üstesinden gelecektir"


ABD ile ilişkilerde özellikle FETÖ ve PYD-YPG terör örgütleriyle ilişkiler bağlamında kapatılması gereken ciddi bir mesafe bulunduğunu belirten Erdoğan, "Son birkaç yıldır FETÖ, Suriye, terörle mücadele, Kudüs, yaptırımlar ve ekonomi alanında mevcut yönetim ile yaşadığımız fikir ayrılıklarının Türk-Amerikan ilişkilerini test ettiği bir gerçektir.

Kimi hususlarda belli bir anlayış birliğine varsak da, bilhassa FETÖ ve PYD-YPG terör örgütüyle ilişkiler bağlamında, ilişkilerimizde kapatmamız gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Mevcut yönetimdeki kimi çevreler, görüş ayrılıklarımızı tehdit, baskı ve şantaj diliyle çözebileceklerini zannediyor. Ancak bu olumsuz tavır, hem müttefiklerle ilişkilerde, hem de Amerika’nın dünyadaki konumunda ciddi bir erozyona yol açıyor. Biz bu anlayışın sonsuza kadar devam ettirilemeyeceğini düşünüyoruz. Demokrasinin, küresel istikrarın, uluslararası hukukun ve serbest ticaretin altını boşaltan bu tavır, zaten sürdürülebilir de değildir. Bugüne kadar pek çok badireyi atlatan stratejik ortaklığımız, bu çalkantılı dönemin de üstesinden gelecektir. Amerika Birleşik Devletleri ile yakın dostluğumuzun, yönetimlerin tarzından bağımsız olarak, bu süreci de fırsata çevireceğine yürekten inanıyorum" dedi.

"Uluslararası ticaret rejiminin geleceği tehlike altına girmiştir"


Türkiye’nin ABD’ye 8.7 milyar dolarlık ihracat, ABD’den de 12 milyar dolarlık ithalat yaptığını anımsatan Erdoğan, "Bu rakamlarla Amerika Birleşik Devletleri, ihracatımızda beşinci sırada, ithalatımızda ise dördüncü sırada yer alıyor. Görüldüğü gibi, ülkelerimiz arasındaki ticaret dengesi Amerika"nın lehine, Türkiye"nin aleyhinedir. Bu tabloya rağmen, Amerikan yönetimi Türkiye menşeli bazı ürünlerine karşı korumacı adımlar atmış, ek gümrük vergileri getirmiştir. Trump yönetiminin, genel olarak siyasi hedeflerine ticari konuları araç olarak kullanarak ulaşmak istemesi, ekonomik iş birliğimizin ilerlemesinin önündeki engellerden birisidir. Ülkemiz için iki kat artırılan demir-çelik vergileri, yaptırımlar, soruşturmalar ve tabii ki kur hareketleri, mevcut yönetimin ülkemizi hedef alan adımlarından bazılarıdır.

Tüm bunlara rağmen, Amerika ile olan siyasi ve ticari ilişkilerimizin geleceğine umutla bakıyoruz. Korumacı politikalarla hiçbir yere varılamaz. Tarih bize şunu açık ve net bir şekilde göstermiştir. Savaşın, bilhassa ticaret savaşlarının kazananı yoktur. Tek taraflı alınan her karar mukabili ile karşılık bulur. Bu tavır, hem ticari hem siyasi alanda kaybet-kaybet denkleminin oluşmasını sağlayacaktır. Ancak biz hep kazan-kazan ilkesinden yanayız. Geldiğimiz noktada, uzun yıllar süren diplomatik müzakerelerle elde edilen uluslararası ticaret rejiminin geleceği tehlike altına girmiştir. Özellikle de dünyanın en büyük üç ekonomisi olan ABD, Avrupa Birliği ve Çin arasındaki ticaret savaşı, sadece bu ekonomilerle sınırlı kalmayacak, herkesi etkileyecektir. Nitekim bunun menfi yansımaları, Afrika ve gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere birçok bölgede hissedilmeye başlanmıştır" diye konuştu.

"Dünya Ticaret Örgütü Türkiye’nin tezlerinin hemen hemen hepsini kabul etti"


Türkiye"nin uzun yıllardır ticaret açığı veren bir ülke olduğunu, buna karşın tek taraflı kararlar alıp korumacılığa başvurmadığını vurgulanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Açığımızı yeni pazarlar bularak, ekonomimizin etkinliğini ve verimliliğini artırarak çözmenin çabası içinde olduk. Ticari meselelerimizi tehdit diline itibar etmeden, diyalog ve kazan-kazan anlayışı ile çözmeye çalışıyoruz. Ortada bir haksızlık varsa, bunun Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde çözülmesi esas olmalıdır. Bu anlayışla biz de ülkemize karşı uygulanan kısıtlamalara karşı haklarımızı Dünya Ticaret Örgütü nezdinde arıyoruz. Haksız rekabetin önlenmesi için başlattığımız hukuki süreçte ilk ara karar da Türkiye lehine çıktı. Dünya Ticaret Örgütü Türkiye’nin tezlerinin hemen hemen hepsini kabul etti" dedi.

"Şeffaf bir yatırım ortamının tesisine de büyük önem verdik"


Kendilerinin bugüne kadar Türkiye"de yatırım yapan uluslararası şirketlerin menşeine, ülkesine, konumuna bakmadıklarını belirten Erdoğan, "Hepsini de kendi şirketimiz olarak gördük. Uluslararası yatırımları, yasal düzenlemeler yanında, kurumsal olarak da destekledik. Yatırım potansiyelimize inanan, geleceğimize güvenen, Türkiye’deki yatırım fırsatlarından yararlanmak isteyen herkese kapılarımızı sonuna kadar açtık, açmayı sürdüreceğiz. Geçtiğimiz günlerde kabul ettiğim Türkiye"deki Amerikan firmalarının üst düzey yöneticilerine söylediğim bir hususu burada tekrarlamak istiyorum.

Türkiye, serbest piyasa ekonomisinin kurallarından taviz vermeden, yatırım ortamını güçlendirmeye devam edecektir. Ülkemizin daha fazla doğrudan yatırım çekmesi için, uluslararası yatırımcıların ülkemizde güvenle ve daha çok yatırım yapmaları için gerekli yasal düzenlemeleri yapmayı sürdüreceğiz. Aynı şekilde, öngörülebilirliğin artması ve şeffaf bir yatırım ortamının tesisine de büyük önem verdik, vermeye devam ediyoruz. Türkiye"nin son 16 yılda sergilediği başarı, bu irademizin en açık ispatıdır" diye konuştu.

"Tek bir bankamız dahi devlet yardımına ihtiyaç duymadı"


Bazı çevrelerin son dönemlerde döviz kurunda yaşanan dalgalanmayı fırsat bilerek Türk ekonomisi üzerinde sorular ve şüpheler yaratma girişiminde olduğunu belirten Erdoğan, "Hemen her gün karamsar tablolar çizen bu kesimler hakikati resmetmek yerine, Türkiye ile birikmiş hesaplarını görmenin derdindeler. Oysa Türkiye, hem 2009’daki Amerika küresel finans krizini, hem de Avrupa kaynaklı kamu borç krizini başarılı şekilde atlatmış bir ülkedir. 2009 yılında gerek Amerika’da gerekse Avrupa Birliği’nde birçok banka devlet tarafından kurtarılmak zorunda kalırken, bizim tek bir bankamız dahi devlet yardımına ihtiyaç duymadı.

Son 16 yılda brüt kamu borç stokunun milli gelire oranını yüzde 72’den yüzde 28’e düşürdük. Bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 11.4’den yüzde 1.5"e indirdik. Her yıl ortalama bir milyon yeni iş imkanı sağlayarak dünyanın en çok istihdam oluşturan ekonomilerinden biri olduk. 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı 163 milyar doların üzerine çıkarttık. Dış ödemeler dengesi açısından önemli bir gelir kaynağı olan turizmde önemli gelişmeler kaydettik. Dış ticaretimizi kur baskısından kurtaracak tedbirleri almaya şimdiden başladık. Yoğun ticaretimizin olduğu ülkelerden başlayarak, birçok devletle milli para birimlerimiz üzerinden ticaret yapma imkanlarını görüşüyoruz. Bankacılık sektörümüzü özel sektörümüzün ihtiyaç duyduğu kredi imkanlarını sağlamaları yönünde cesaretlendirmeyi sürdüreceğiz. Yenilenebilir enerji ve yerli kömür kaynaklarının elektrik üretimindeki payını artırarak, petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerimizi hızlandırarak, enerjide dışa bağımlığımızı azaltacağız" dedi.

"FETÖ şu anda 27 eyalette faaliyet gösteriyor"


Türkiye’nin ekonomisini büyütürken, demokrasiye yönelik birçok saldırıyı da püskürtmeyi başardığını söyleyen Erdoğan, "Sokak olaylarından vesayete, terör eylemlerinden darbe teşebbüsüne kadar dünyada birçok ülkeyi adeta felç edecek nice saldırının üstesinden başarıyla geldik. İşte 15 Temmuz FETÖ terör saldırısı. Kime? Devlete. Devletimize bir darbe girişiminde bulunuldu.

251 şehidimiz var 2 bin 193 yaralımız, gazimiz var. FETÖ elebaşı şu anda ABD"nin Pensilvanya eyaletinde yaşıyor. FETÖ şu anda 27 eyalette faaliyet gösteriyor. 27 eyalette okulları var. Charter Okulları vasıtayla ABD’nin bunlara ödediği para yaklaşık 850 milyon dolar civarında ve bu adam yargılanmıyor. Hala adeta koruma altında. Biz stratejik ortak değil miyiz? Stratejik ortak olarak böyle bir teröristi niçin koruma altında tutuyorsunuz? Kara para aklama bunlarda. Hiçbir özelliği olmayan kaçak yollarla gelen öğretmenlerle burada eğitim veriyor. 850 milyon doları aşan para bunlara ödeniyor ve bunlar vasatıyla. Bunlar terörist" dedi.

"Ticaret savaşlarının da kazananı olmayacaktır"


Erdoğan dünyanın görmezden geldiği Suriye ve Iraklı mültecilere de Türkiye’nin sahip çıktığını belirtti ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eğitimden sağlığa varıncaya kadar, giyiminden kuşamına varıncaya kadar bu insanlara biz bakıyoruz. Avrupa Birliği 3 milyar avro destek vereceğini söyledi. Peki verdi mi? 1,7 milyar avro verdi. BM Mülteciler Komiserliği verdi mi? 520 milyon dolar. Bizim harcadığımız 32 miyar dolar. Fazlası var azı yok. Verseler de vermeseler de biz bu varil bombalarından kaçan, ölümlerden kaçanları koruyacağız. Benim içim yanıyor, 81 milyonun şu anda Cumhurbaşkanı olarak, İslam işbirliği Teşkilatının Başkanı olarak. Şurada Kuzey Suriye’ye ne yazık ki Amerika’dan gelen silah, bomba, mühimmat ne kadar biliyor musunuz? 18 bini aşkın tır buraya geldi. 3 bin civarında kargo uçağıyla buraya silah mühimmat geliyor. Nereye geliyor? PYD-YPG. Bir de Suriye’de 22 üs var.

Peki bunlar kim için, kime karşı kullanılıyor? Buradaki terör koridorunun ötesinde kim var? Türkiye var. Rusya burada değil, İran burada değil. Bunları söylediğimiz zaman bize farklı muamele ediyorlar. Ama söylemek zorundayız. Eğer söylemezsek, evet haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Dünyanın farklı köşelerinde ihtiyaç sahiplerine yardım hususunda gayrisafi milli hâsılaya oranla Türkiye, gariplerin, kimsesizlerin yardımına koşan bir numaralı ülke Türkiye’dir. İdlib krizinde olduğu gibi on binlerce sivilin hayatına mal olacak yeni insani trajedilerin önüne geçmek için yoğun bir küresel barış diplomasisini Rusya ile birlikte yürüttük ve şu an itibariyle de iyi durumdayız. İki gün öncesi itibariyle 50-60 bin İdlibli evlerine döndü. Tüm İdliblilerin de evlerine dönmesini temenni ediyorum. Önümüzdeki dönemde de bu insani duruşumuzu devam ettireceğiz. Komşularımız başta olmak üzere, bölgemize barış ve istikrarın hakim olması için tüm gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Savaş ve çatışmanın kazananı yoktur. Ticaret savaşlarının da kazananı olmayacaktır. Barış ve iş birliğinin kazananı ise tüm dünya olacaktır."

26 Eylül 2018 Çarşamba

Tarih İçinde Ankara’nın Kalbi Ulus

Restorasyonlar aslına uygun yapılmalı





Şehir ve Bölge Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tuncer ve Araştırmacı Yazar Necati Yalçın ile yaptığımız son bölümünde kitabı ‘Dünden Bugüne Kültürel Miras ve Koruma’ üzerinden tarihi yapıların nasıl korunması gerektiğini konuştuk.





https://www.youtube.com/watch?v=zHKJc84WaXQ&feature=youtu.be





‘Tarih İçinde Ankara’nın Kalbi Ulus’ söyleşimizin son
bölümünde tarihi yapıların nasıl korunması gerektiğini konuştuk. Şehir ve Bölge
Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tuncer kaleme aldığı ‘Dünden Bugüne Kültürel Miras Ve Koruma’ kitabı üzerinden tarihi yapıları
nasıl korunmasını ve aslına uygun yapılması gereken restorasyonları şu şekilde
anlattı.





Prof.
Dr. Mehmet Tuncer; Ankara’daki tarihi mekânların restorasyonu hakkında ve
Ankara’da yapılmakta olan
kentsel
dönüşümler hakkındaki fikirlerini de siz okurlarımız ile şu şekilde
paylaştı. 





‘Dünden
Bugüne Kültürel Miras ve Koruma’





Yazar,
Şehir ve bölge plancısı Prof. Dr. Mehmet Tuncer bu kitap benim kendime ait olan
yedinci kitabım ortak kitaplarımı da sayarsak 23. kitabım diyebilirim. Bu
kitapta çok eski belgelerden başlayarak Ankara’nın 1985 yılında yaptığımız Ulus
tarihi kent merkezi kale içini korunmasına ilişkin çalışmalar ve toplantıların
raporları var.









Mehmet
Tuncer; “ O zamanlar Ankara Büyükşehir Belediyesinde Altınsoy dönemi kültür
bakanlığı belediyeler vakıflar genel müdürlüğü ve ODTÜ ortaklaşa toplantılar
yapmıştı. O toplantıların tutanakları var. Ankara da yine Cumhuriyet döneminin
mimari mirasın korumasına ilişkin makaleler ve yazılarım var. 90 yılda yok olan
doğal ve tarihsel kültürel çevre diye bir makalem var kitabın içinde. 





Kitabın
içinde 1995 te yaptığımız Perge ve Patara ile ilgili arkeolojik alanların
korunmasına ilişkin çalışmaları raporları ve onlardan sonra ürettiğim makaleler
var. Çok kapsamlı ve içeriği doyurucu 430 sayfalık bir kitap oldu. Kitabımı
Gazi yayın evi bastı” diyerek kısaca kitabından bahsetti ve kitapta yazdığı
Ulus ve çevresi özelinden tarihi mimarinin nasıl korunması gerektiğini ve
yapılacak restorasyonları şu şekilde anlattı.





“Kitabın
ikinci Bölümün de Eski Ankara ve Ulus Tarihi Kent Merkezi adında. Bu bölümde
ise eski Ankara ve Ulus civarı tarihi kent merkezleri ile ilgili yazılarımız
var. Aslında ikinci bölüm oldukça uzun yani Ankara bölümü yaklaşık 190 sayfa bu
bölümde Ankara’nın bütün ilk planlama çalışmalarından bahsediyorum. 





Josef
planı Jansen planı ve güncel koruma sorunlarından bahsediyorum. Doğal çevre ve
tarihsel çevre Cumhuriyet dönemi ile ilgili korumaya ilişkin bilgilerden
bahsediyorum.





Tarihi
yapılar aslına uygun restore edilmeli





Şehir
ve Bölge plancısı Prof. Dr. Mehmet Tuncer Ankara genelinde ve özellikle Ulus
civarındaki tarihi yapılardaki restorasyonlar hakkında şu sözleri dile getirdi;
“Ulus ve Hacı Bayram Camii çevresini kitaplarımda da yazdım.









Ulusta
yapılan planlama çalışmaları plan iptalleri ve davalar. Hacı Bayram Camii’nin
çevre düzenlemesi ilk Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Altınsoy
zamanında başlayıp, Murat Karayalçın zamanın da tamamlanan meydan düzenlemesi
ve daha sonra Melih Gökçek zamanın da yeniden o düzenlemeyle kitapçılar
yıkıldı. Orası yeni bir plan ve projeyle yeniden düzenlendi.”





Tuncer;
“Bazı işler maalesef biraz acele ile yapıldı. Plansız ve projesiz yapıldı. Ben
yapılan işleri kötümsemek istemiyorum küçümsemek istemiyorum ama daha derli
toplu yapılabilirdi. Tam bir restorasyon çalışması yapılmadı. Hamamönü
çevresinde bazı yapılarda yapıldı. Ama Hacı Bayram Camii çevresinde hepsi hemen
hemen yıkılıp neredeyse 4 katlı apart şeklinde yapılar yapıldı.





Bu
yapılan eski Ankara evlerine benzeyen yapılar pek bilimsel değil. Yapılan doğru
bir çalışma değil eski yapıları onarmak gerekiyordu. Ama yine de dışarıdan
bakılınca Hacı Bayram Camii ve çevresi güzel oldu insanlar mutlu gezmeye
görmeye geliyorlar” diyerek halkın yapılan restorasyonlar dan memnun kaldığını
belitti.





Tuncer
söyleşiye şu şekilde devam etti; “Ama orada da çok değerli antik sur duvarı
yıkıldı ve onun yerine yepyeni bir sur duvarı yapıldı. Hâlbuki o sur duvarının
tarihi özelliği 2000 yıldır orada duran duvarda saklıydı. Bu önemli bir şey
sonra Hacı Bayramın altına girildi. Höyük kazıldı o höyük ün içinden acaba
neler çıktı bilmiyoruz. Höyük yok edildi diyebilirim orada birçok tarihi
kalıntı tahrip edildi diyebiliriz.





Ama
Hacı Bayram’ın şimdiki durumu ziyaret edilebilir. İnsanlar ibadetlerini
yapabilirler rahatlıkla gezip görüp arabalarını park edebiliyorlar hele Bent
deresi dolmuş durakları da yapılırsa daha iyi olacak çünkü toplu taşıma ile de
rahatlıkla insanlar ulaşabilecek. Ben benzer bir çalışmayı Suluhan çevresinde
de o bölge de de ele alınması gerekiyor. Özellikle Yahudi Mahallesi denilen
İstiklal Mahallesin de de çok güzel evler var. Onlarında elden geçirilmesi
doğru olacaktır bence.”





Ankara
genelinde yapılaşma çıldırmış halde





Ankara
genelinde yapılan kentsel dönüşümü çılgınlık olarak nitelendiren Şehir ve Bölge
Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tuncer konu hakkındaki düşüncelerini dile getirerek
söyleşimize son verdi;





“Ankara
genelinde yapılaşma çıldırmış halde 40- 45 senelik evler yıkılıyor. Sonra ne
oluyor iki kat fazla almak için bu binaları yıkıyorlar tos toprak çamur
hafriyat kamyonları mahallerde yaşayan insanlara zülüm oluyor. Bunların hepsi
neredeyse müteahhitler 4 daire kazansın diye yapılıyor bu kentsel dönüşüm mü
bilemiyorum bence rantsal dönüşüm diyebilirim. Müteahhitler tabi ki kendi
çıkarlarını düşünüyorlar.”





Tuncer;
“Birazda bölgede yaşayan insanları düşünmeleri gerekir. Kentsel dönüşümler de
toplumun çıkarlarını düşünmek lazım. Sokaklar aynı alt yapı aynı eskiden 7-8
dairenin olduğu bir apartmanda en fazla 8 tane araba vardı. Şimdi apartmanlarda
10-12 daire var ve araç sayısı arttı ama sokaklar hala dar park sorunu ortaya
çıkıyor.





En
sakin semtler bile kalabalık olmaya başladı. Kentsel dönüşüm şu şekilde olur
mesela bir gecekondu semti alt yapısı yok yol yok çok kötü durumda sağlıksız.
Buralarda yapılır ama tutup da Bahçelievler de, Emek’te, Maltepe’de yaparsanız
yeni sorunlar ortaya doğar. Bu pek anlamlı da değil yurt dışında böyle bir şey
yapılmıyor. Bütün eski binalar güçlendirilip korunmaya alınıyor. Çünkü bu eski
binalarında bir mimari yapısı bir dokusu var. Şimdiki yapılan apartmanlar
fazlasıyla düz” dedi.

Sağlık çalışanının Küçük minyatürleri

Sağlık Çalışanı ve Miyatürist Çelebi Eşkara," Eserler gerçekçi olmak zorundadır. Yoksa hiçbir anlamı olmaz. Bu iş gerçekten hayal dünyasıyla gerçeğin bir araya gelerek dışa vurmasıyla oluşan bir iştir"





Ülkemizde
fazla ilgi görmeyen sanatlardan biri olan minyatür sanatı adeta
can çekişiyor. Unutulmaya yüz tutan minyatür sanatını yaşatmaya
çalışan birçok kişi hem profesyonelce hem de amatörce yaşatmaya
çalışıyor.






https://www.youtube.com/watch?v=UKNOw-NdDig

Minyatür
sanatı tanım olarak iç dünyanın dışa vurumu olarak
yorumlanıyor. Bu tanıma en güzel örnek ise kendisi sağlık
çalışanı olmasına rağmen hobi olarak başladığı minyatür
sanatında profesyonel eserler ortaya çıkaran Çelebi Eşkara.





 Ali Baran Fayık ve Çelebi Eşkara

Minyatür
sanatına amatör olarak başlayan ve hobisini profesyonelleştiren
Çelebi Eşkara ile günümüzde kaybolmaya başlayan minyatür
sanatı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.





Çelebi
Eşkara,"1974 Kırıkkale doğumluyum. Öğrenim hayatımı
Ankara’da tamamladım. Okul hayatımı tamamladıktan sonra 1995
yılından itibaren sağlık sektöründe çalışıyorum. Asıl
konumuz olan minyatüre yeteneğim olan resim ile başladım. Kendimi
keşfettikten sonra bu alana yöneldim.





Minyatüre
başladıktan sonra kendimin rahatladığını gördüm. İçimde var
olan cevheri dışarıya çıkarmaya başladım. Minyatürü ilk
olarak internette gördüm ve hoşuma gitti. Bende yapabilirim dedim
ve başladım. Daha sonra çeşitli araştırmalar yaptım. Balsa
ağacını keşfettim. Bu ağacın önemi işlenmesinin kolay
olmasıdır" dedi.





Bir
minyatür eserinin ortaya çıkması yaklaşık bir hafta sürüyor.
Esere başlamadan önce kafamda bir kurgu yapıyorum. Daha sonra
hayata geçiyorum. Bu eserlere kendi subjektif duygularımı
katıyorum. Minyatüre bizim ülkemizde fazla rağbet gösterilmiyor.
Yurt dışında ise olağanüstü önem gösteriliyor. Yaptığım
eserlerin üstünde çok da profesyonelce yapılmış eseler de var.
Daha iyi eserlerin ortaya çıkması için atölye ve tam donanımlı
malzemelerin olması gerekiyor. Ben eserlerimi evimin balkonun da
yapıyorum" şeklinde konuştu.





İlk eserim kuzine sobasıydı





Eşkara,"
Keşiflerimi tamamladıktan sonra ilk eserim olan kuzine sobasını
yaptım. Soba minyatürü benim acemilik eserimdir. Bodrum evi, Köy
evi, Ev önü, Köy aletleri, Mutfak eserlerim ustalık eserimdir.
Bu eserlerde çocukluğumda yaşadığım ortamları ele aldım.
Çünkü ben köyde yetişen birisiyim. Eski günlerin özlemini
çektiğim için böyle minyatürler yaptım.





Minyatür
yetenek isteyen bir sanattır





Minyatür eserleri yaparken ölçülerin çok önemli olduğunu belirten Eşkara," Bu eserler gerçekçi olmak zorundadır. Yoksa hiçbir anlamı olmaz. Bazı eserlerimde oymacılık da yaptım. Bu iş gerçekten hayal dünyasıyla gerçeğin bir araya gelerek dışa vurmasıyla oluşan bir iştir. Minyatür yaparken genellikle kullanılan malzemeler balsa ağacı, çeşitli yapıştırıcılar, foreks dekota, strafor, su bazlı vernik gibi malzemeler kullanıyorum. Bu iş incelik, heves, yetenek isteyen bir iştir.





Minyatür
koskoca dünyada küçücük bir parça anlamına gelir. Gerçek
dünyada yaşayamadıklarımızı hayal ile yaşayabilir hale
getiriyoruz. Minyatür ile ilgili kurs veren yer bilmiyorum. Bu iş
her gün yeni hayal gücü ile ortaya eser çıkarabilen bir sanat.
Eğer yaptığım işi yapım aşamasında beğenmiyorsam o iş
olmuyordur. Beğenmediğim bir işi de ortaya çıkarmam. Yaptığınız
iş içinize sinecek.





Minyatür
sanatı insanı rahatlatan bir sanattır. Bazen eve geldiğim zaman
iş stresinden kurtulmak için kendimi hemen sanata veriyorum. Beni
gerçek dünyadan alıp hayal dünyama götürüyor. Bu işi
götürebileceğim yere kadar götürmek istiyorum. Bu işi yaparken
bana destek olan aileme sonsuz teşekkür ediyorum. Eğer ailem bana
destek olmasaydı bu işi buraya kadar getirmezdim" dedi.





Çelebi Eşkara,şu an Özel bir  hastanede anjiyo laboratuvarında sorumlu hemşiresi olarak çalışmasına rağmen fırsat buldukça sanatsal çalışmalarına devam edebiliyor.

Kocaoğlu, İZFAŞ binasının tahsisiyle ilgili açıklama yaptı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, daha önce İZFAŞ Genel Müdürlüğü olarak kullanılan Kültürpark Müdürlüğü"ne ait olan binayı, 3 yıllığına yeni kurulan İzmir Tınaztepe Üniversitesi"ne tahsis etmelerine ilişkin açıklamada bulundu.


Kocaoğlu, üniversitenin yardım talebinde bulunduğunu, kendilerinin mecliste oy birliğiyle binayı tahsis ettiğini söyledi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Lozan Meydanı"nda Kültürpark Müdürlüğü"ne eski İZFAŞ binasını, meclis kararı ile yeni kurulan İzmir Tınaztepe Üniversitesi"ne tahsis etti. Meslek odalarının tepkisini çeken tahsise dair gazetecilere açıklama yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, üniversitenin bu alanı 3 yıl süreyle kira ödemeden kullanacağını belirterek, tahsisin gerekçelerini açıkladı. Vakıf üniversitesinin Buca"da 100 dönüme yakın bir yer aldığını ve buraya kampüs yapmak istediklerini aktaran Kocaoğlu, üniversite yetkililerinin kendisi ile görüşerek yardım istediklerini kaydetti. Yapılacak olan tıp fakültesinin, 3 senede bitirileceğini söyleyen Aziz Kocaoğlu, "3 sene erken açmak için yardımcı olmamızı istediler. Biz de Kültürpark"daki binamızı, biliyorsunuz Fuar İzmir"e taşımıştık. Üniversitenin 3 yıl önce başlamasının kente yarar getireceğini düşündük. Mecliste de oy birliği ile kabul edildi" dedi.

"YANLIŞ İŞ YAPMADIK"


"Burada hiç bir şeyin satıldığı, atıldığı yok" ifadesini kullanan Kocaoğlu, tahsis edilen binadan kira da almayacaklarını vurguladı. Kocaoğlu, daha önce yapılan benzer tahsislerden örnekler vererek, şunları söyledi:

"Biz buradan kira da almıyoruz, meclis tahsis etti. İzmir"de bir üniversitenin 3 yıl önce eğitimine başlaması için İzmir Büyükşehir Belediyesi"nin yaptığı katkıdır. İzmir Ekonomi Üniversitesi"ne de rametli Ahmet Piriştina Grand Plaza Oteli"ni vererek aynı katkıda bulundu. Yaptığımız iş bundan ibaret. Tabii ki eleştirecek. Odalar eleştirecek ama biz ne ahlaki, ne maddi bir yanlış iş yapmadığımız kanaatindeyiz. Tıp fakültesinin İzmir"de açılmasında bir yarar görüyoruz. Buna da vesile olduysak ne mutlu bize" dedi.

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde 74 taraftara ceza



DERBİDE 74 TARAFTARA CEZA






http://ajans.dha.com.tr/images/videos/2018_09/2018_09_26/2060197/istanbul-derbide_74_taraftara_ceza.mp4

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü ekipleri önceki gün Fenerbahçe-Beşiktaş takımları arasında Kadıköy"de bulunan Ülker Stadyumu"nda oynanan derbi maçla ilgili yapılan çalışmalarda 41"i Fenerbahçe, 33"ü Beşiktaş taraftarı toplam 74 kişi hakkında işlem yapıldı. 





45 KİŞİYE "USULÜZ GİRİŞ" , 29 KİŞİYE "SPORDA ŞİDDET"TEN İŞLEM YAPILDI





Polis ekipleri, stadyuma usulsüz giriş yapmak isteyen 45 kişiye "Spor alanlarına seyirci girişini sağlamak amacıyla elektronik kartı yetkisiz olarak üretmek ve kabul etmek" suçundan, 29 şüpheliye "Sporda şiddet" suçundan işlem yaptı. 





74 KİŞİ SPOR MÜSABAKALARINDAN MEN EDİLDİ





İki takım taraftarı olan 74 şüpheliye "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna" muhalefetten işlem yapılarak şüpheliler tüm spor müsabakalarını seyirden men edildiği öğrenildi. Bazı şüphelilerin gözaltına alınma anları polis kameraları tarafından görüntülendi.

Fil fosilleri alçılanıp, Bilim Merkezi"ne taşındı

Kayseri"nin Kocasinan ilçesindeki Yamula Barajı"nın çevresinde, Çevril ve Taşan mahallelerinde bulunan, 9- 10 milyon yıl önce yaşadığı sanılan fillere ait kafatası ve kalça kemikleri, koruma amacıyla alçılanarak, Büyükşehir Belediyesi"ne ait Bilim Merkezi"ne götürüldü.


Yamula Barajı"nın çevresindeki Çevril ve Taşan mahallelerinde, keçi çobanı tarafından 9- 10 milyon yıl önce yaşadığı sanılan fillere ait kafatası ve kalça kemikleri bulundu. Fosillerle ilgili Hacıbektaş ve Gazi üniversiteleri ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi"nin desteğiyle kazı çalışmaları başlatıldı. Çalışmaların, Hacı Bektaş Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cesur Pehlevan ve Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü"nden öğretim üyesi Prof. Dr. Okşan Başoğlu tarafından mevsim şartları değişene kadar sürdürüleceği belirtildi.

Bölgede megafauna (zoolojide büyük ya da dev hayvanlar için kullanılan terim) araştırması ve kazısı sırasında ortaya çıkarıldı. Anadolu"da özellikle Kapadokya bölgesinde 9- 10 milyon yıl önce yaşadığı sanılan ve "konobledon" olarak adlandırılan fil cinsi ile 3 toynaklı atların fosillerine "alçı ceket" yöntemi uygulandı. Prof. Dr. Pehlevan"ın, laboratuvar çalışması yapılması ve taşınırken hava şartlarından etkilenmemesi için fosiller alçılandı. Anadolu Harikalar Diyarı"ndaki Büyükşehir Belediyesi Bilim Merkezi"ne götürülerek, depoya konuldu.