Pages - Menu

31 Aralık 2018 Pazartesi

Yeni sistemin ilk bütçesi Resmi Gazete’de

Editör •


"2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu" ve "2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu" Resmi Gazete’de yayımlandı.





Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk bütçesi olma özelliği taşıyan "2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu" ve "2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu" Resmi Gazete’nin bugünkü mükerrer sayısında yayımlandı.





2019 bütçesi ve 2017 yılı kesin hesap kanunu, 22 Aralık’ta TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada kabul edilmişti.




http://bit.ly/2LGKgQ1 • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Jean Claude Juncker: AB Birleşik Krallık"ı içeride tutmaya çalışmıyor

Editör •


AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Avrupa Birliği"nin Birleşik Krallık"ı AB"nin içinde tutmaya çalışmadığını söyledi.





Welt am Sonntag"a konuşan Jean Claude Juncker, Birleşik Krallık ile gelecekteki ilişkiler konusunda müzakerelere, Birleşik Krallık Parlamentosu"nun Brexit anlaşmasını imzalaması ile beraber başlamak istediklerini belirtti ve ekledi: 





AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Avrupa Birliği

AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Avrupa Birliği"nin Birleşik Krallık"ı AB"nin içinde tutmaya çalışmadığını söyledi.

"AB"nin elindeki bütün kaynaklarda Birleşik Krallık"ı Avrupa Birliği içinde tutmaya çalıştığı iddiaları doğru değil. Birleşik Krallık"ı AB içinde tutma niyetimiz yok. Bizim bütün istediğimiz gelecekteki ilişkiler konusunda netlik. Hepimiz referandumsonucuna saygılıyız." 





Juncker, Birleşik Krallık Parlamentosu"nun ayrılık anlaşmasını onaylamasından çabucak sonra gelecekteki ilişkileri görüşme etmeye başlamaya hazır olduklarınının altını çizdi. 





Juncker, "Birbeşik Krallık parlamenterlerinin çoğunluğunun AB ve (Birleşik Krallık Başbakanı Theresa) May"e güvenmediklerine ait bir izlenimim var" diye ekledi.




http://bit.ly/2LJk9HW • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Rusya’da gaz patlaması

Editör •


Rusya"da bulunan Çelyabinsk Oblastı"nda saf gazdan kaynaklandığı düşünülen bir patlama sonucu bina yıkıldı. İlk belirlemelere göre üç kişi hayatını yitirirken 79 kişinin sonu bilinmiyor. kentte muhteşem hal ilan edildi.





Çelyabinsk Oblastı Vali Yardımcısı Oleg Klimov, Moskova saatiyle 04:00’da Magnitorsk Karl Marks Caddesi 16 numaradaki binanın yıkılması sonucunda hayatını yitirenlerin sayısının üçe çıktığını bildirdi.





Klimov, yapmış olduğu açıklamada, “Binada 110 kişi kayıtlı. 19 kişi tahliye edildi. döküntün altından 3 kişi canlı olarak çıkartıldı, üç kişinin ise cesedine ulaşıldı. 79 kişinin bahtı ise bilinmiyor. döküntün altında olabilirler, evin dışında olabilirler” dedi.





Klimov, polis, kent yönetimi ve yönetici firmanın kaza çabucak binada kaç kişi olduğunu belirlemeye çalıştıklarını söyledi.





Sağlık Bakanlığı, 12 kişinin sağlık kuruluşlarına başvurduğunu, biri çocuk olmak suretiyle dört kişinin hastaneye yatırıldığını belirtti.





Şehirde muhteşem hal ilan edildi. Ayrıca, Moskova’dan psikolog ve psikiyatristlerin olayda yaralananlara ve yakınlarına destek için yere gitmekte oldukları belirtildi. Devlet Başkanı’nın talimatına göre, Sağlık Bakanı Veronika Skvortsova’da Magnitorsk’a gidiyor.





Vali Yardımcısı, doğalgaz patlamasının ikinci katta meydana geldiğini düşündüklerini kaydetti.





Araştırma komitesi sözcüsü, Stevlana Petrenko bir adli bir soruşturmanın başlatıldığını açıkladı.





Bir tv kanalında konuşan Chelyabinsk yeri valisi Boris Dubrovsky, yetklililerin patlamadan etkilenen vatandaşların barınmaları için konut satın almayı gözden geçirdiklerini duyurdu.




http://bit.ly/2sazE33 • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Bangladeş’te sandıktan Bangladeş Avami Birliği çıktı

Editör •


Bangladeş’te "kısıtlayıcı seçim ortamı" anlaşmazlığının sonrasında sandık başına giden halk, yeni meclis üyeleri olarak ülke Başbakanı Sheik Hasina’nın partisi, Bangladeş Avami Birliği’ni (AL) seçti.





Pazar günü yerel saatle sabah 08:00’de başlamış olan seçimlerde, Bangladeş Avami Birliği’nin (AL) öncülük etmiş olduğu Grand Alliance ittifakı ve muhalefet Bangladeş Ulusal Partisi’nin (BNP) öncülük etmiş olduğu muhalefet ittifakın yarıştığı seçimlerde ülke genelinde 104 milyondan fazla kişinin oy kullandığı belirtildi.





Seçim sonucuna göre AL, 350 koltuklu parlamentonun 288 koltuğuna sahip olurken, muhalkefet partisi 12 koltuk kazandı, 50 koltuk kadın milletvekilleri için ayrıldı.





Seçim Komisyonu Sekreteri Helal Uddin Ahmet, kazanan Bangladeş Avami Partisi’ni kutlama etti




http://bit.ly/2LHvloO • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

29 Aralık 2018 Cumartesi

Hangi ülke, ne kadar yatırımla vatandaşlık hakkı veriyor?

Editör • #Vatandaşlık


Süper zenginler artık sadece paralarını özel jetlere, yatlara ve otellere değil aynı zamanda ikinci bir vatandaşlık için de harcıyor.





 Hatta öyle ki Bloomberg tarafından yapılan bir araştırmaya göre, zengin kişilerin başka bir ülke vatandaşı olmak için 23 milyon dolar kadar para harcadığı ortaya koyuldu.





Bu anlamda CS Global Partners"ın yayınladığı İkinci Vatandaşlık 2017"de, araştırmaya katılanların yüzde 89"unun ikinci bir pasaport sahibi olmak istediği ifade edilirken, yüzde 34"ünden fazlasının ise ikinci bir vatandaşlığa yatırım yapmak istedikleri belirtildi.Raporda kişilerin yüzde 80"inin bu sebeple yıllık maaşlarının yüzde 5"ini bağışlamaya hazır olacağı da vurgulandı.





Dünyada vatandaşlık satın alınması için yetki veren çok az ülke var. Neyse ki bazı ülkelerde yatırım yoluyla ikinci bir pasaport ya da vatandaşlık almanın önü açılmış durumda. Business Insider"da yer alan haberde yatırım yoluyla vatandaşlık veya ikamet sunan ülkelerin bir listesi yayınlandı.





Peki hangi ülkede, ne kadar yatırımla ikinci bir vatandaşlık alınıyor?





Birleşik Krallık -2,57 milyon dolar





Yeni Zelanda- 1,98 milyon dolar





Güney Kıbrıs -1,74 milyon dolar





Avustralya -1,08 milyon dolar





Malta -1 milyon dolar





Kanada -612bin dolar





Bulgaristan -594 bin dolar





İspanya -580 bin dolar





ABD - En az 500 bin dolar





Montenegro - 407 bin dolar





Portekiz - 407 bin dolar





Yunanistan - 290 bin dolar





Türkiye - Birkaç ay öncesine kadar 1 milyon dolar yatırım yapan yabancılar Türk vatandaşı olabiliyordu. Ancak Türk Vatandaşlığı Kanunu"nda yapılan değişikliğe göre bu rakam 250 bin dolara çekilmiş, hatta bu uygulamada gayrimenkulün satış vaadi de geçerli olacağı duyurulmuştu.





Moldova -170 bin dolar





Dominik Cumhuriyeti - 100 bin dolar





Litvanya -75 bin dolar





Tayland - 16 bin dolar




http://bit.ly/2rZ7RSL • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Filipinler"de 7 büyüklüğünde deprem

Editör • #Filipinler


Filipinler’in güneyindeki Mindanao adasının Davao kenti yakınlarında 7 büyüklüğünde deprem oldu.





Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu, depremin merkezini  Pondaguitan olarak duyurdu. 




http://bit.ly/2LGIlux • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Çığ altında kalan TIR’ı zamanında terk etti

Editör • #Çığ, #Tır


Dağıstan’da seyir halindeki TIR’ın sürücüsü, çığın yolu kapatmaya başladığını görünce durdu.





Kısa sürede büyük bir kütlenin geldiğini gören sürücü araçtan hızla uzaklaştı ve saniyeler sonra kar kütlesi TIR’ın bulunduğu mevkiden yola yayıldı ve TIR gözden kayboldu. Karlar altında kalan TIR’ın sürücüsü ise o anları telefona kaydetti.




http://bit.ly/2LDxJgc • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Bakan Selçuk: 413 ilacı geri ödeme listesine ilave ettik

Editör • #BakanSelçuk


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, yeni düzenleme ile 22’si yurtdışı, 45"i kanser olmak üzere toplam 413 ilacı geri ödeme listesine ilave ettiklerini açıkladı.





Selçuk, "Bu ilaçlardan 13’ü daha önce Türk Eczacıları Birliği aracılığıyla yurt dışından temin ediliyordu. Artık bu ilaçlara doğrudan erişim imkanı doğdu" dedi.





Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği"ne (SUT) ilişkin yeni düzenlemelerin Resmi Gazete"de yayımlandığını belirterek, "Geri ödeme listesine eklediğimiz ilaçlar başta kanser tedavisi olmak üzere gebelik, kronik hastalıklar, alerji, enfeksiyon, HIV, DHA, NHL, hiperkolesterolemi tedavilerinde kullanılmakta. Vatandaşlarımız ilaçları SGK ile sözleşmeli eczanelerden temin edebilecek" dedi. 





Bakan Selçuk, vatandaşların tedavilerinde sorun yaşamaması için hemodiyaliz, ev hemodiyalizi ve acil hemodiyaliz işlemlerinde hizmet sunucularına ortalama yüzde 19 oranında ücret arttırımı yaptıklarını kaydetti. Selçuk, "Bu artış hizmetin erişebilir olması ve kalitesinin artırılması bakımından önemli" diye konuştu. 





Selçuk, başta palyatif bakım olmak üzere 27 adet sağlık hizmetini de ilave ücret alınmaksızın sunmaya başladıklarını belirtti. Bakan Selçuk, mitral kapak hastalığı olan sigortalıların tedavisinde kullanılan tıbbi cihazların üniversite hastanelerinde de kullanılabilmesine ilişkin değişiklik yapıldığını da ifade ederek şöyle konuştu:





"Ölçüm şartını kaldırarak işitme cihazına ihtiyaç duyan hastalarımızın cihaza erişimini kolaylaştırdık. İşitme cihazı kullanan tüm hastalarımıza haftada 2 pil bedeli olmak üzere ödeme sağladık. İşitsel implantlarda şarj edilebilir pil bedellerini de geri ödeme kapsamına aldık. İşitme cihazı hastalarına kablo, pil aktarıcı gibi sarf malzeme teminlerinde sağlık raporlarını istedikleri hastanelerden almalarının yolunu açtık. Kistikfibrozis hastalarının tedavilerinde önemli yer tutan "İnhalasyon İçin Hipertonik Steril Çözelti" isimli tıbbi malzeme geri ödeme kapsamına alınarak hastalarımızın mağduriyetini giderdik."





Sağlık konusunu hiçbir zaman maliyet unsuru olarak görmediklerini ifade eden Bakan Selçuk, "Vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu her türlü tedavi ve ilacı erişime açmak için çalışıyoruz. Böylece 413 ilacı daha geri ödeme listesine ilave ettik. Sağlık Uygulama Tebliği"nde gerçekleştirmiş olduğumuz yeni düzenlemenin vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Geri ödeme listesine aldığımız ilaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni ediyor, vatandaşlarımıza sağlıklı bir yaşam diliyorum" dedi.




http://bit.ly/2LGFL7P • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Diyetisyenler, yılbaşı gecesi pişmanlığına karşı uyardı

Editör • #Diyetisyen, #Yılbaşı


Diyetisyen Asena Güneş, yılbaşı gecesi için şimdiden yapılan bol yemeli içmeli, sabaha kadar uzayacak ziyafet sofralarının ardından pişmanlık duyacaklara önerilerde bulundu. 





Eski yılın son günü, yeni yılın ilk günü için diyet örnekleri veren Güneş, "Kendi vücudunuzun yönetimi size ait. Yeni yıla fazla ve ağır yemeklerin yarattığı uyku hali, sürekli rahatsızlık sinyalleri veren mide ve bozulan diyetlerin verdiği pişmanlık ile girmeyin" dedi.





Kent Bayraklı Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Güneş, akşamında fazla besin tüketeceğini düşünenlere 31 Aralık sabahına hafif bir kahvaltıyla başlanmasını önerdi. Gün içerisinde de hafif öğünler yapılmasının isabetli olacağını belirten Güneş, "Kahvaltıda farklı alternatifler olarak süt + yulaf ezmesi veya süt + meyve veya 2 ince dilim tam buğday ekmeği + 1 dilim peynir ile yapılmış yağsız tost + mevsim yeşillikleri tüketilebilir. Öğle yemeği tercihinizi zeytinyağlı sebze yemeği + ayran + az çorba + salata gibi yine hafif besinlerden yana kullanın. Akşam için hazırlıklar hızla devam ederken ara öğünlerinizi sakın atlamayın" diye konuştu.





"ÇOK YEDİM" PİŞMANLIĞI ÇEKMEMEK İÇİN YAPILACAKLAR





Yeni yıl sofrasında "Çok fazla yedim" pişmanlığı yaşamamak için porsiyonların küçük tutulmasını, doyunca da yemeğin bırakılmasını öneren Güneş, şunları söyledi:





"Ana yemek olarak kırmızı et yerine Izgara, fırında veya buğulama olarak derisi alınmış hindi eti, tavuk eti veya balık tercih edin. Hindi eti kırmızı ete göre daha az yağ içerir. Yanında pilav tercih edecekseniz ekmek veya püre yemeyin. Tatlı yemek istiyorsanız pilav almayın. Meze olarak sebze ağırlıklı ve peynirle hazırlanmış az yağlı mezeler tercih edilebilir. Şerbetli hamur tatlılarının yerine sütlü tatlıları veya kabak tatlısı, az şekerli ayva tatlısı, yağ içermeyen hafif meyve tatlıları veya meyve salatası iyi bir seçenek olabilir. Tüketilen miktar arttıkça kalori alımını da artıran kuruyemişler, aslında göründüğü kadar masum değildir. Bu nedenle küçük bir kaseye 5 fındık, 5 badem, 2 parça ceviz, 10 kuru yaban mersini ve kuru üzüm ile 1 yemek kaşığı dolusu beyaz leblebi eklemek size gece boyunca yeterli olacaktır."





"YILBAŞI SOFRASINA ÇOK AÇ OTURMAYIN"





31 Aralık gününün doğru yönetilmesinin yılbaşı akşamındaki kaçamakların zararını azaltmada önemli olduğunu kaydeden Kent Bayraklı Tıp Merkezi Diyet Uzmanı Güneş sözlerini şöyle sürdürdü:





"Nasılsa akşam fazla yiyeceğim" düşüncesi ile gün boyu aç kalmak, az yemek ve öğün atlamak yapılacak hataların başında gelir. Bu hatalar beslenme düzeninizi bozup, metabolizmanızı yavaşlatacağı gibi uzun süre bir şey yememek iştahınızı kontrol edememenize de neden olur. Yılbaşı sofrasına çok aç oturmayın. Sabah uyandığınızda ilk iş kendinize  bir bitki çayı (papatya, ıhlamur, rezene  gibi) hazırlamak olsun. Özel bir rahatsızlığınız yoksa bitki çayınızın içine 1 tatlı kaşığı bal ve yarım limon suyu ilave etmeyi unutmayın. Sabah ağır bir kahvaltı yapmaktan kesinlikle kaçının. Akşam yenen ağır yemeklerin etkisini yok edebilmek için sütlü yulaflı veya yoğurtlu meyveli bir kahvaltı daha iyi bir seçimdir. Kahvaltıdan sonra açık havada mutlaka en az yarım saatlik fazla ağır olmayan egzersiz veya yürüyüş yapmaya çalışın."





"TARTIYA ÇIKMAYIN"





Bir gece önce yenilen yağlı, tuzlu yüksek kalorili yemeklerin ve alkolün kişinin su ihtiyacını çok artıracağına dikkat çeken Güneş, susuzluğunu önleyebilmek için ertesi gün 10-12 bardak oda sıcaklığında su içilmesini önererek şöyle devam etti:





"Alkol vücuttan su atımına neden olduğu için, su atımını hızlandıran çay ve kahveyi çok tüketmeyin. Eğer tansiyon ve kalp probleminiz yoksa 1 şişe maden suyu tüketimi alkolün yarattığı sıvı elektrolit dengesizliğini düzenlemede yardımcı olur. Güne ara öğünlerle devam edip, akşam yemeğini erken saatlerde yapın ve daha çok sebze, çorba, salata,  yoğurt gibi hafif yiyecekler tercih edebilirsiniz. Beslenmenizi birkaç gün dengelemediğiniz sürece tartıya çıkmamanızı da tavsiye ederim. Yeterli uyku kilolarla savaşta en iyi yöntemlerden biridir. Yeterli uyumadığımızda stres hormonları aktive oluyor. Bu da kan şekerimizin dalgalanmasına ve de kendimizi daha çok aç hissetmemize neden olup bizi daha çok yemeye itiyor. Ertesi gün mutlaka erken yatağa girin ve 8 saat uyuyun."




http://bit.ly/2s0QnWk • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Doç. Dr. Öner, sağlıkta 2018"in önemli gelişmelerini anlattı

Editör • #DoçDrÖner


Kayseri"de Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Gökalp Öner, 2018 yılında sağlıkta yaşanan önemli gelişmeleri değerlendirdi.





Doç. Dr. Öner, hamile kadınlara Aedes cinsi sivrisineklerden bulaşan Zika virüsüne karşı aşı geliştirilmesi, kanser aşısı, kalp krizi erken bildirim sistemi ve inmede felç önleyici, beyin uyarıcı sistem gibi çalışmaların yıla damgasını vuran önemli gelişmeler olduğunu söyledi.







Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Gökalp Öner, 2018 yılında sağlık alanında dikkat çeken gelişmeleri anlattı. Yıl içinde sağlıkta önemli olayların yaşandığını kaydeden Doç. Dr. Öner, migren için aşı geliştirildiğini ve bu aşı ile baş ağrısı ataklarının azaldığını söyledi. Çikolata kisti tanısında yeni kan testi bulunduğunu da belirten Doç. Dr. Gökalp Öner, bu gelişmenin de 2018 yılına damgasını vurduğunu belirtti. Doç. Dr. Öner, "Her 10 kadının birinde görülen, ortalama 6,5 milyon kadında bulunan ve kısırlığın en sık nedeni olan çikolata kistlerini tanısı laparoskopi denilen kapalı cerrahi ile konulmaktayken "dotendo" isimli kan testi ile artık cerrahi işlem olmaksızın da tanısı konulabilmektedir. Bu kan testi ile hastalığın takibi de başarılı bir şekilde yapılabilecek" dedi. Kanser aşısı konusunda da 2018"in son aylarında yapılan deneylerde başarılı sonuçların alındığını kaydeden Doç. Dr. Gökalp Öner, "Kanser aşısı bağışıklık sistemini uyararak hiçbir yan etkisi olmaksızın tümör hücrelerini azalttığı gösterilmiştir" diye konuştu.





SAĞLIKTA YIL İÇİNDE DİKKAT ÇEKEN GELİŞMELER





Kalp krizi erken bildirim sisteminin de yine sağlık alanında yıl içinde önemli gelişme olduğunu belirten Doç. Dr. Öner, yaşanan diğer gelişmelerle ilgili de şunlar söyledi:





"Akıllı saatlerde EKG sisteminin yüklemesi ile kalp krizinin erken teşhisi mümkün hale geldi. Bunun yanında inmede felç önleyici, beyin uyarıcı sistem ile de inme sonrası beyin hücrelerinin ölümüne engel olan beyin uyarıcı sistem, inme sonrası felçleri engellemektedir. İnme sonrası beyne yerleştirilen sensörler elektronik uyarılarla paralize olan hücreleri uyarıyor. Parkinson hastalığında yeni ilaç sitemiyle de "ketamin" son yıllarda parkinson tedavisinde "levodopa"ya ek olarak kullanılmaya başlandı ve yan etkiler daha az olduğu gösterildi. Şeker takip ve tedavi cihazı da özellikle genç yaşta şeker hastalığı olanlarda başarılı olarak kullanılmaya başlandı. Hatta lens şeklinde göze takılarak kan şekeri yükseldiğinde erken bildirim yaparak şeker komasının önüne geçilen sistem kuruldu. Zika virüs aşısı da yine 2018 yılındaki önemli gelişmeleri arasında yer aldı. Özellikle Amerika"da hamile kadınlara sivrisinek aracılığı ile bulaşan Zika virüsü için aşı geliştirildi. Zika virüsü anne karnında bebeğin kafatasını etkilemekte ve beyin gelişimi de haliyle olumsuz etkileniyor. İnsansız göz cerrahi de dikkat çeken bir gelişme olarak hafızalarda yer edindi. İlk kez insan kontrolü olmadan robotla göz cerrahisi gerçekleştirildi."




http://bit.ly/2LGD3iF • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

19 Aralık 2018 Çarşamba

Özgür Özel: CHP"nin Atatürk konusunda alacağı bir akıl yoktur

Editör •


CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, ""CHP"nin ne Atatürk düşmanlarına sahip çıkan, ziyaret eden, onları parlatan AK Parti"nin yöneticilerinden ne de son partili Genelkurmay Başkanı, şimdide tek adam rejimindeki Milli Savunma Bakanı"ndan Atatürk konusunda alacağı bir akıl yoktur" dedi.







TBMM"deki bütçe görüşmeleri sırasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile arasında çıkan tartışmayla ilgili olarak bugün partisinin genel merkezinden basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, ""Eğer bir ülkede demokrasi varsa o ülkede Genelkurmay Başkanı ve onun görevini nasıl yaptığı eleştirilebilir. Kaldı ki bugün Genelkurmay Başkanlığı"ndan bir gecede partili bir bakanlığa dönüşmüş olan bir Milli Savunma Bakanı"ndan söz ediyoruz. Genelkurmay Başkanı olduğu zaman da üzerindeki üniforma ile aktif siyasete müdahil olmuş, helikopter ile MİT Başkanıyla birlikte siyasi ziyaretler yapmış ve belirlenecek cumhurbaşkanı adayı konusunda Saray"ın talimatıyla gidip adı geçen birisine baskı yapacak kadar ileriye gitmiş birisinin tutumunu eleştirdik."" diye konuştu.





"YAPMASI ZORUNLU BİR ASKERİ CEZAEVİNİ ZİYARET ETMİŞTİR"





"Dün meclis grubunda yaptığımız eleştiriler ve grubumuzun bir bütün olarak göstermiş olduğu tepkilerin hepsinin arkasındayız"" diyen Özel sözlerine şöyle devam etti:





""Geçmişte "Askeri vesayetle mücadele ediyoruz, askeri vesayetten Türkiye"yi uzaklaştıracağız" diyen AK Parti"nin "geçmişte genelkurmay başkanlığı yapmış birini nasıl eleştirirsiniz, Milli Savunma Bakanı"na böyle bir süreçte nasıl eleştiri getirirsiniz?" hezeyanlarıyla karşı karşıyayız. Dün akşam Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığımız eleştirilerin hiçbirine sağlıklı bir cevap vermemiş, kendisine hiç yapılmamış eleştiriler üzerinden sanki 15 Temmuz akşamı kendisinin takındığı tutum eleştirilmiş gibi kendisinin kahramanlık hikayelerini anlatmaya sığınmıştır. Balyoz davasında tutumuna yapılan eleştirilere hiç bir cevap vermemiş sadece bir askeri cezaevine yaptığı ziyareti sanki balyoz davası sanıkları ile dayanışmış gibi göstermiştir. Oysa ki 3"üncü Kolordu Komutanıyken yapması zorunlu olduğu kendisine bağlı olan bir askeri cezaevini ziyaret etmiştir. Bugün temaslarda bulunduğumuz kendisinin o zamanki çok sayıdaki silah arkadaşı Akar"ın askeri cezaevi dışında hiç bir yere gitmediğini, ne Silivri ne de diğer yerlerdeki askeri cezaevlerine ziyaretlerde bulunmamış, kendilerini sahipsiz bırakmış olduklarını söyledi."" 





AK Parti"nin ""CHP, Atatürk ile bağını koparmış"" bir parti sözlerini de eleştiren Özel konuşmasına şöyle devam etti:





""Atatürk"le hiç bir zaman bağ kuramamış bir partiden bahsediyoruz. Genel Başkanının, Diyanet Başkanının ve o zamanki Genelkurmay şimdi ki Milli Savunma bakanlarının, Atatürk düşmanlarına yaptığı ziyaretleri deşifre ediyoruz. Yüzlerine söylüyoruz; ancak o konuda bir şey söyleyemiyorlar. CHP"nin ne Atatürk düşmanlarına sahip çıkan, ziyaret eden, onları parlatan AK Parti"nin yöneticilerinden ne de son partili genelkurmay başkanı şimdide tek adam rejimindeki Milli Savunma Bakanı"ndan Atatürk konusunda alacağı bir akıl yoktur.""




http://bit.ly/2rNMvYo • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Kazada ağır yaralan genç hayata tutundu

Editör •


Eylül ayında geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan ve darbeye bağlı yaygın beyin hasarının yol açtığı ağır uyku haliyle hastaneye kaldırılan 16 yaşındaki Eren Alpdoğan, burada uygulanan tedavi yöntemiyle hayata tutunmayı başardı.





Kıbrıs"ta 16 yaşındaki Eren Alpdoğan eylül ayında geçirdiği motosiklet kazasında ağır yaralandı. Kaldırıldığı hastanede beyin kanaması teşhisi konan ve solunum cihazına bağlı olarak yaşam mücadelesi veren Eren, kazadan 3 gün sonra Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edilerek üç hafta boyunca yoğun bakım ünitesinde ve sonrasında aldığı fizik tedavi ile sağlığına kavuştu.





Eren"in, vücudunun çeşitli yerlerinde oluşan kırıkların yanında, bilinç kaybı, konuşma ve yürüme güçlüğü gibi sağlık sorunlarına yol açan yaygın beyin hasarına maruz kaldığı saptandı. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Hüsnü Koşucu, Eren"in 3 hafta boyunca yoğun bakım servisinde takip edildiğini ve geçirdiği ameliyat ve fizik tedavi süreci sonrasında konuşup, yürümeye başladığını söyledi.





Üniversite hastanesinde uygulanan tedavi sürecinin üçüncü gününde uyku halinden çıkarak gözlerini açan Eren"in, ikinci haftasında bilinci yerine geldi, 1 ay sonra konuşmaya başladı, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı tarafından aynı anda uygulanan 3 cerrahi operasyon ve sonrasındaki fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci ile yürümeye başladı.





EREN ALPDOĞAN: FİZİK TEDAVİ DEVAM EDİYOR





Tedavi sürecini anlatan Eren Alpdoğan, "Kaza sonucu bilincim kapalı, konuşamaz, yürüyemez durumdayken Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’ne getirildim.  Uygulanan başarılı operasyon ve tedaviler sayesinde sağlığıma kavuştum.  Şu anda fizik tedavi süreci devam etmektedir.  Dr. Suat Günsel’e ve kazadan önceki hayatıma beni geri döndüren tüm doktorlarıma teşekkür ediyorum" dedi.





YAYGIN BEYİN HASARI YÜKSEK HIZDA OLUŞAN KAZALARDA GÖRÜLÜYOR





Uzm. Dr. Hüsnü Koşucu ise, "Diffüz aksonal hasar, başın ani hızlanma, yavaşlama ve dönmesi sonucu beyindeki nöronların sinir ucunda kopmalar meydana gelmesiyle yaşanıyor. Bu tip yaralanmaların daha çok yüksek hızda meydana gelen trafik kazaları ile iş kazalarına bağlı olarak görülüyor" diye konuştu.





YAYGIN BEYİN HASARINA BAĞLI TEDAVİ SÜRECİ





Yaygın beyin hasarının tedavi süreci ile ilgili açıklamalarda da bulunan Dr. Koşucu, "Hastanın erken dönemde beyninin oksijenlenmesini sağlamak ve metabolizmasını yavaşlatmak en etkin tedavi yöntemidir.  Bunun için hastalar anestezik ilaçlarla uyutulur ve solunum cihazına bağlanır.  Beynin yeterince beslenmesini sağlamak için tansiyon değerleri, kan hemoglobini ve kan elektrolitleri normal sınırlarda tutulmaya özen gösterilir.  Hasta, burundan mideye uzanan bir kateter ile beslenir. Hasarın ağırlığı ile orantılı olarak uzun bir rehabilitasyon dönemi başlar" ifadelerini kullandı.





Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı"ndan Dr. Öğretim Üyesi Deniz Aydın ise hastanın ilk muayene ve tetkiklerinde, sol diz kapağında, sağ diz eklemi içinde ve sol köprücük kemiğinde kırık tespit ettiklerini, müdahalede bulunmak için ise hastanın bilincinin yerine gelmesini beklediklerini söyledi.  





"SOL DİZ KAPAĞINDA KIRIK VARDI"





Dr. Aydın, "İlk aşamada Eren"e müdahalede bulunamamakla birlikte sol diz kapağında kırık, sağ dizinde şişlik ve sol kolunda eğrilik izledik. Gerçekleştirilen radyolojik tetkiklerinde ise sol diz kapağı, sağ diz eklem içinde ve sol köprücük kemiğinde kırıklar olduğunu tespit ettik.  Ameliyata alabilmek için hastanın genel durumunun düzelmesini bekledik.  Bu süre zarfında hastanın iki bacağını alçıya, sol kolunu ise askıya aldık.  Genel durumunun düzelmesi üzerine kırıklara yönelik aynı operasyonda üç cerrahi işlem gerçekleştirdik. Başarıyla gerçekleştirilen operasyon sonrası başlanan fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci devam etmekle birlikte hastamız artık rahatlıkla yürüyebiliyor duruma gelmiştir" dedi.




http://bit.ly/2rJwDGv • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Kulunç kadınlarda daha fazla görülüyor

Editör • #Kadın, #Kulunç


Uzun süreli (kronik) ağrıya neden olan önemli rahatsızlıklardan biri olan kulunç hakkında konuşan Dr. Ahmet Çapar, “Her yaş grubunda gözlenen kulunç kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmektedir.





Ağrı dışında hiçbir zararı ve tehlikesi olmayan kulunç ağrıları, doğru tedavi yöntemleri giderilebilir” dedi.





Kulunç ağrıları ve tedavi yöntemleri hakkında konuşan Medicana Bahçelievler Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Çapar “Kulunç ya da tıp dilindeki adıyla myofasial ağrı sendromu, kas veya kası saran zar içerisinde gerilim sonucu kısalmış kasın gevşeyememesi nedeni ile oluşan kas düğümcükleridir. Toplumda çok sık karşılaşılan hemen her yaş grubunda gözlenen kulunç kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmektedir. En sık boyun, sırt ve omuz bölgesinde gözlenen kulunç, vücudun her bölgesinde görülebilir” dedi.





“KULUNÇ FITIKLAR İLE KARIŞTIRILABİLİYOR”





Tedavide ilk basamağın ağrının nedenine yönelik detaylı muayene yapmak ve doğru tanı koymak olduğunu söyleyen Dr. Çapar, “Kulunç ağrısı boyun ve sırt bölgesinde ise başa ya da kollara vuran ağrı yapabilir bu durumda baş ağrısı yaptığı için migren, kolda ağrı ve uyuşma yaptığı için boyun fıtığı ile karıştırılabilir. Yine bel ve kalça bölgesinde oluşan bir kulunç ağrısı bacaklara ya da kasıklara vurarak, sinir sıkışması, bel fıtığı ile karıştırılabilir. Bu nedenle iyi bir muayene ile kulunç noktalarının ağrılı olup olmadığı ve kulunç noktasına bastırıldığında ağrının başka bölgelere yayılıp yayılmadığı değerlendirilmelidir” diye konuştu.





“VİTAMİN VE KALSİYUM EKSİKLİĞİ AĞRIYA SEBEP OLABİLİR”





Stres, gerilim, soğuk algınlığı, rüzgarda kalmak, duruş ve oturuş bozukluğu sebebi ile oluşan kuluncun ağrı dışında hiçbir zararı ve tehlikesi olmadığını söyleyen Dr. Çapar sözlerini konuşmasına devam etti:





“Doğru tedavi yöntemleri ile bu ağrılar giderilebilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı tarafından yapılan muayene sonrası, fizik tedavi, sıcak uygulama, bölgesel medikal masaj, kuru iğneleme tedavisi, nöralterapi, proloterapi, manuel terapi, şok dalga tedavisi, lazer tedavisi, germe ve gevşeme egzersizleri ile başarılı ve olumlu sonuçlar alınabilir. Kulunç uzun süreli (kronik) ağrıya neden olan önemli rahatsızlıklardan biridir. Bu nedenle bahsedilen tedavi yöntemlerine ve ilaç tedavisine rağmen yanıt alınamayan ağrılı durumlarda kaygı bozukluğu, depresyon, panik atak, B, D vitamini, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, potasyum eksikliği gibi farklı rahatsızlıkların kulunç gibi ağrılara neden olabileceği unutulmamalı ve sorgulanmalıdır. Kulunç ağrısının hafife alınması ve tedavinin geciktirilmesi basit tedavi edilebilir bir ağrının kronik, uzun süreli tedavisi zor bir ağrı şekline dönüşmesine neden olur.”




http://bit.ly/2rN3PwF • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Şili açıklarında 6.2 büyüklüğünde deprem

Editör • #Deprem, #Şili


Şili açıklarında, Paskalya Adası"nın güneydoğusunda 6.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi.







ABD Sismik Araştırmalar Merkezi"nin verilerine göre, Paskalya Adası"ndaki Hanga Roa kentine 273.5 kilometre uzaklıkta meydana gelen depremin derinliği 10 kilometre olarak ölçüldü




http://bit.ly/2rKBJT5 • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Suriye"de siyasi çözüm adımı: Anlaşma sağlandı

Editör • #Suriye


İsviçre"nin başkenti Cenevre"de bir araya gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve İranlı mevkidaşı Cevad Zarif, Suriye"de anayasa komisyonu kurulması için anlaşmaya vardı.







Görüşme sonrası basın mensuplarına konuşan Çavuşoğlu, "Anayasa komisyonunu kurulması ile ilgili esasen önemli katkılar da sağladık. BM tabi ki aday gösterilen isimlerle ilgili çalışmaları yapacak. Önemli bir aşamaya geldik. Bugün isimlerin dışında özellikle anayasa komisyonun usul kurallarını da görüştük. Yavaş yavaş sona doğru gidiyoruz. Çabalarımızı daha da yoğunlaştırarak komisyonunu kurulmasını kararını BM ile beraber vereceğiz. Komisyonunu ilk toplantısını da önümüzdeki yılın ilk aylarında mümkünse ilk ayında yapmasını öngörüyoruz. Bugünkü toplantı Suriye"de siyasi bir çözüm için ne kadar önemli olduğunu; Astana sürecinin somut neticeler getirmeye başladığının da bir göstergesidir" dedi.




http://bit.ly/2Lrhe6X • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

18 Aralık 2018 Salı

Prof. Dr. Canan Karatay"dan "tarım ilacı" açıklaması

Editör • #CananKaratay


Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, "Tarım ilaçları zehirdir, bu ilaçların kanser yaptığı yüzde bin 500 kanıtlanmıştır. Yapmaz diye çıkıp itiraz etmesinler" dedi. 







Kurtlu meyve yemek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Karatay, "Çünkü bütün meyvelerin üstü ilaç ve kimyasal dolu, tarım ilaçları zehirdir. Trans yağ olur ve sizi kanser yapar. Tarım ilaçlarının kanser yaptığı yüzde bin 500 kanıtlanmıştır. Yapmaz diye çıkıp itiraz etmesinler" ifadelerini kullandı.





EMZİREN ANNELERE PALM YAĞI UYARISI





Emziren annelerin palm yağını kullandıktan sonra yağın sütle çocuğa geçerek kanser yapma riski olduğunu belirten Prof. Dr. Canan Karatay, "Anne sütünden geçerse çocuk kanser olur tabi, çünkü trans yağlar vücuda girdiği zaman sağlıklı yağların kullanımını engelliyor, kanser yaptığı biliniyor. Girdiği miktara bağlı, minik çocuklara palm yağı anneden de geçerse çok kullanıldığı zaman hemen yapar diyemeyiz ama ileride cips yiyorlar, gençler kilo alıyor, göğüslerinin büyümesi bunu gösteriyor" diye konuştu.





PALM YAĞI İŞLEM GÖRÜNCE KANSER SEBEBİ





Palm yağının palmiye ağacının meyvesinin çekirdeği veya et kısmından çıkartılan bitkisel bir yağ olduğunu belirten Prof. Dr. Karatay, "Bu rafine olduğunda yani işlem gördüğünde, kızartmaya girdiğinde, ısıl işlem gördüğünde, basınç olduğunda bozulur trans yağ olur. Trans yağlar kanserojendir, kalp krizi, Alzheimer ve kanser sebebidir" ifadelerini kullandı.





ANNELER İŞLENMİŞ OLAN AMBALAJLI GIDALARDAN UZAK DURSUN





Palm yağının endüstride her alanda kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Karatay, "Bütün kozmetik ürünlerinde, şampuan ve sabunlarda kullanılıyor. Biz bilerek veya bilmeyerek bunu vücudumuza soktuğumuz zaman tehlikelidir. Anneler işlenmiş olan ambalajlı gıda yememeye çalışmalıdır. Her zaman söylüyorum, doğal soğuk sıkım, virjin yani bozulmamış zeytinyağı çok önemli, anneler onları yerse çocuklar da çok sağlıklı olur, kanser de olmaz" dedi.





KARACİĞERİ YAĞLANDIRIYOR





Palm yağının kilo aldırdığını aktaran Prof. Dr. Karatay, "Çünkü karaciğeri yağlandırıyor, beyni bozuyor. Bozuk yağ olduğu için tehlikeli, şeker hastalığı,kanser yapıyor. Bütün kronik, dejeneratif hastalıkların karaciğer yağlanması, pankreas yağlanması bunların hepsini yapıyor" diye konuştu.





"BABALAR DA BESLENMEYE DİKKAT EDECEK"





Sadece annelerin değil babaların da beslenmesine dikkat etmesi gerektiğini altını çizen Prof. Dr. Karatay, "Trans yağ yerse baba spermleri,hormonol dengeyi bozuyor,testosteronu düşürüyor, kilo da olduğu zaman bilin ki babalarda östrojen fazlalığı oluşuyor" ifadelerini kullandı.





EN TEHLİKELİ YAĞ RİVİERA ZEYTİNYAĞI





Riviera zeytinyağının en tehlikeli yağ olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karatay, "Bilerek kızartmalarda kullanılıyor. Riviera zeytinyağı işlem gördüğü için en tehlikeli yağdır. Aynı şekilde palm yağı da işlem gördüğü için kanserojendir. Riviera zeytinyağı da işlem gördüğü için kanserojendir. İşlenmiş, pakete girmiş gıdaları kullanmayacaksınız. Pazara da gitseniz seçici olacaksınız. Pazarda da her şeyin doğal olduğunu sanmıyorum, açıktalar ama üstleri ilaçlı olabilir" dedi.




http://bit.ly/2rHw7cd • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

"Yenidoğan sünneti enfeksiyon riskini azaltıyor"

Editör • #YenidoğanSünneti


Çakmak Erdem Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor Zafer Dörtdoğan, bebeklere ilk 1 yıl içinde yapılan sünnetlerde hastaneye başvurma oranının, sünnet olmayan bebeklere göre 6 kat daha az olduğunu belirtti.





Dörtdoğan, üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle doktora başvuruların da bu sayede azaldığını kaydederek, "Üriner enfeksiyon nedeniyle doktora başvurular istatistiksel olarak 10 kat azalmaktadır. Özellikle sünnet derisi darsa bunu zorlayarak açmaya çalışmak, daha sonra ciddi darlıklara yol açabileceği için bu zorlamalardan kaçınmak ve gerekirse erken sünneti düşünmek mantıklı olacaktır" dedi.





"EN UYGUN ZAMAN İLK 3 AY"





Dünya Sağlık Örgütü’nün sünnet ile alakalı olarak son paylaştığı "Dünya Sağlık Örgütü Rehberi Işığında 2 Ay Altı Bebeklerde Lokal Anestezi Altında Sünnet" kılavuzuna göre sünnetin en kolay uygulandığı ve atlatıldığı dönemin doğumdan sonraki ilk 24 saatin ardından gelen erken bebeklik dönemi olduğunu anlatan Op. Dr. Zafer Dörtdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:





"Bunun da içerisinde ilk 3 ay en iyi, 3’üncü ay ile 6’ıncı ay arası orta ve 9’uncu aydan itibaren konforun azaldığı görülmektedir. Bu dönemde lokal sünnet(uygulama yapılacak bölgenin çevresinden uyuşturulması ile yapılacak sünnet işlemi) hem çocuk, hem aile, hem de cerrah için konforlu olacaktır. 2 yaşına kadar devam eden bu dönemde 9’uncu aydan itibaren konforun azaldığı görülmektedir. Lokal anestezi ile sünnetin yapılabileceği ancak kişisel değişikliklerin yaşandığı 5 yaş sonrası ise ikinci dönemdir."





"BEŞ, ALTI GÜN İÇİNDE İYİLEŞME OLUR"





Lokal anestezinin uzman ve tecrübeli kişiler tarafından yapılması gerektiğini ve bu şekilde zararının çok az olduğunu ifade eden Dörtdoğan, "Lokal anestezi doğasında olan hafif kızarıklık, şişlik ve hafif morlukların da ek müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden geçtiği anestezi çeşididir. Bebeklik döneminde yapılan klasik cerrahi ya da gömülü veya eğriliği olan peniste yapılan estetik cerrahi sünnet işlemi sonrası, beş, altı gün içerisinde kaba iyileşme olmaktadır. Devamında ince-mikro iyileşme devam etmektedir. İlk gün kullanılan ağrı kesici fitil, krem ve iyileştirici bir krem kullanmanız pansumanına yetmektedir. Arkasından kapatılan bebek bezi avantajı ile normal hayatınıza dönebilirsiniz. Ayrıca ameliyathanede kullandığımız kendiliğinden eriyebilen, alerjik olmayan yumuşak ve estetik dikişler en az iz ile iyileşmeye olanak vermektedir. Ancak yine de bebek bezinin kullanıldığı bebeklik dönemi sünnetinde, sünnetin doğasında olan sünnet sonrası yaşanabilecek hafif kızarıklık, ödem, morluklar, travmatik kanamaların, ciltte kabuklanmaların çok azaldığı, ileri yaş sünnetlerine göre bu gibi durumların onda bire düştüğü görülmektedir" diye konuştu.





"ESTETİK CERRAHİ SÜNNETLE TEDAVİ MÜMKÜN"





Gömülü penisin dışarıdan görülmeyen penis anlamında kullanıldığını ve bir hastalık olmadığını belirten Dr. Dörtdoğan, "Gömülü penis en basit olarak glans dokusu, vücut yüzey çizgisinin altında kalan penis olarak tanımlanabilir. Sünnetsiz çocuklarda sünnet derisi dışta göründüğünden bu durum aile tarafından anlaşılamayabilir. Çocuk yatar pozisyondayken dışta sallanan sünnet derisini iki parmağınız arasında tuttuğunuzda arada penis gövdesi yoksa bu durum gömülü penis olarak değerlendirilebilir. Tedavinin birinci adımı sünnettir. Özellikle bebeklikte erken teşhis ettiğimiz hastalarda çözüm sünneti yani estetik cerrahi sünnet dediğimiz özel teknikle sünnet yapıyoruz. Bu sünnetin özelliği içeriye çekilen penisin yuvasına yapışmasını önlemektedir" ifadelerini kullandı.





"ERKEN DÖNEM CERRAHİ İŞLEM TRAVMANIN ATLATILMASINI SAĞLIYOR"





Aile yanında çocuğun uyanık olduğu, uygulama yapılacak bölgenin çevresinden uyuşturulması ile yapılacak sünnet işleminin lokal anestezi ile yapılan sünnet olduğunu kaydeden Dr. Dörtdoğan, "Bunun yanında çocuğa verilecek şurup ile uykuya meyilli olduğu, uygulama yapılacak bölgenin çevresinden uyuşturulması ile yapılacak sünnet işlemine de sedasyon ve lokal anestezi ile klasik sünnet diyoruz. Cerrahi işlem sürecinin unutulmasına da fayda sağlıyor. Uyanık ya da uykuya meyilli halde istenilen cerrahi sünnet işlemi yapılamayacak çocuklara genel anestezi uyguluyoruz. Yaşına göre açlık süresi ile bekletilmiş çocuğun, ameliyathanede maske ile gaz koklatılarak, sünnet işlemini gerçekleştiriyoruz. Cerrahi işlemlerin hepsi değişik derecelerde travmaya yol açar ancak lokal sünnet bebeklik döneminde belirgin travmaya yol açmaz" diye konuştu.





"2 – 5 YAŞ ARASI SÜNNET PSİKOLOJİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR"





Ailenin isteğine bağlı olmakla birlikte sünnet için önerilen yaş aralığının 1’inci ay ile 2 yaş arası ya da 5 yaştan sonra olduğunu belirten Op. Dr. Zafer Dörtdoğan, "2-5 yaş arası çocuklarda sünnet nadir de olsa bir takım psikolojik sorunlara yol açabilir. İlerleyen yaşlarda gerek sünnet olan arkadaşlarından, gerek çevresinden duyacağı hikâyelerle çocuk korkabilir, bazı travmalara yol açabilir. Ancak bebeklikte yapılan işlemler hiçbir zaman hatırlanmayacak, travma sebebi olmayacaktır" dedi. 




http://bit.ly/2rJs3YL • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

3-5 yaş arasındaki çocukların yüzde 65’i hayali arkadaşa sahip!

Editör •


Çocuklar zaman zaman kendi hayal dünyalarında ‘hayali arkadaşlar’ yaratabiliyor. Araştırmalar, 3-5 yaş arası çocukların yüzde 65’inin ‘hayali arkadaş’larının olduğunu ortaya koyuyor.






‘Hayali arkadaş’ın çocuklar için dış dünyayla kurmaya çalıştıkları ilişkinin bir aracı olduğunu söyleyen Altınbaş Üniversitesi Öğr.Üy. Uzm. Klinik Psikolog Dila Özçelik, hayali arkadaşa sahip olmanın çocukta kendisini daha çok güvende hissetmeye ve duygularını daha rahat dışa vurmaya ihtiyacı olduğunu gösterdiğini belirtti.





Kendisini yeterince güvende hissetmeyen, duygularını yansıtamayan çocuğun ‘hayali arkadaş’tan güç aldığını söyleyen Özçelik, konu ile ilgili olarak anne babalara önemli tavsiyelerde bulundu.





TEK ÇOCUKLARDA ORAN DAHA YÜKSEK





Araştırmalara göre, ailede tek çocuk olarak büyüyen çocukların kendilerine hayali arkadaş yaratma ihtimali, kardeşle birlikte büyüyen çocuklara göre daha fazla. Çoğu ailenin çocuğun kendi kendine mırıldandığını duyduğunda kimle konuştuğu sorusuna aldıkları yanıt ise genellikle ‘kimseyle’ şeklinde oluyor.





Uzm. Klinik Psikolog Dila Özçelik, bu noktanın aileleri endişelendirse de genellikle çocukların hayal ile gerçeği tam olarak ayırt edemedikleri dönem içinde ortaya çıkan ‘hayali arkadaş’ın çok olası bir durum olduğunu söyledi.





Özçelik, “Bu dönem içerisinde çocuk kendisine, kendisinden başka kimsenin göremediği arkadaşlar yaratabiliyor. Hayali arkadaş bazen bir insan bazen ise bir hayvan olabiliyor. Dolayısıyla hayali arkadaş edinme durumuna bir hastalık demek yanlış olacaktır” şeklinde konuştu.





"7 YAŞ" TEHLİKE SINIRI





Hayali arkadaşların, çocuk gelişiminde kimi faydaları bulunduğuna da dikkat çeken Özçelik, çocuğun hayali arkadaşıyla birlikte güncel hayatta karşılaştığı problemlerle baş edebilme becerisi kazanabildiğini ifade etti. Ancak çocuğun 7 yaşını geçmiş olmasına rağmen hala hayali arkadaşının olduğu gözlendiğinde bir sorundan söz edilebileceğine dikkat çeken Özçelik, “7 yaşını geçen çocuklarda hala varsa bu hayali arkadaş çocuğun sosyal ortamdan kopmasına sebep oluyor ve çocuk gerçek arkadaşları yerine hayali arkadaşını tercih ediyorsa ebeveynler durumun altında yatan ciddi bir psikolojik problem olduğunu göz önünde bulundurmalılar. Bu noktada ise yapmaları gereken ilk şey konuyla alakalı olarak bir uzmanla görüşmektir” dedi.





ANNE-BABALAR NE YAPMALI?





Hayali arkadaşı olan bir çocuğun ailesine düşen görevin öncelikle konuyla alakalı olarak çocuğun üzerine gitmemeleri gerektiğini bilmek olduğunu vurgulayan Uzm. Klinik Psikolog Dila Özçelik şu tavsiyelerde bulundu:





“Ailenin çocuğa devamlı olarak çocuğun hayali arkadaşıyla alakalı sorular sorması çocuğun hayali arkadaşını saklamaya çalışmasına ve kendini sosyal ortamdan daha fazla izole etmeye çalışmasına sebep olacaktır. Bu nedenle aile, çocuğun üzerine gitmemeli ve durumun doğasını anlamaya çalışmalıdır. Bunun yanı sıra aileler çocuklarına sosyal ve duygusal açıdan ellerinden geldiğince destek olmaya çalışmalılar. Çocuğu kendi yaşıtlarının olduğu sosyal ortamlara sokmak, çocuk için duygusal dışa vurum noktasında faydalı olacaktır. Çocuk, okula başladığında ve kendi yaşıtı arkadaşlar edindiğinde hayali arkadaşla olan ilişkisi yoğun bir şekilde devam ediyorsa ve yaşıtlarıyla sosyalleşmekten kaçınıyorsa aileler konuyla alakalı olarak bir uzmandan yardım almalılar.”




http://bit.ly/2Lr9ZLW • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Ruhani, Türkiye"ye geliyor

Editör • #Ruhani


İran Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu"ndan yapılan açıklamada İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani"nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan"ın resmi daveti üzerine yarın Ankara"yı ziyaret edeceği belirtildi.





Yapılan açıklamaya göre, Ruhani"ye iki gün sürecek Ankara ziyaretinde, kabinesindeki üst düzey ekonomik ve siyasi kurmayları eşlik edecek.





Ruhani, Türkiye temasların kapsamında iki ülke lideri başkanlığında toplanacak  5. Yüksek Stratejik İlişkiler Konsey"ine de katılacak. Toplantıda, iki ülke ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkarılması için iki ülke cumhurbaşkanının benimsediği hedef ele alınacak. Ziyaret çerçevesinde iki ülke cumhurbaşkanı huzurunda  ekonomik, kültürel ve politik alanlarda hazırlanmış önemli  anlaşmalarının imzalanması bekleniyor.




http://bit.ly/2rKv0Zc • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Trump’tan Amerikalı çiftçilere ikinci yardım paketi

Editör • #Trump


ABD Başkanı Donald Trump, Amerikalı çiftçileri ticaret savaşlarının olumsuz etkilerinden korumak için ikinci bir yardım paketini açtığını duyurdu.





Başkan Trump, Twitter’dan yaptığı açıklamada, ikinci yardım paketinin uygulanması için talimat verdiğini belirterek: ‘’Ekonomimiz her zamankinden daha güçlü ve çiftçilerimizin yanındayız!’’ ifadelerini kullandı.





ABD’nin birçok Çin ürününe yüksek gümrük vergileri getirmesinin ardından Pekin yönetimi de soya fasülyesi başta olmak üzere bazı Amerikan tarım ürünlerine gümrük vergileri koymuştu. Trump, Amerikalı çiftçileri  korumak için yaz aylarında açıkladığı ilk pakette 12 milyar dolar dağıtmıştı. Başkan Trump, ikinci paketin büyüklüğü hakkında bilgi vermedi.





ABD ve Çin arasında Arjantin’deki G20 Zirvesi’nde ticaret savaşlarının üç aylığına askıya alınması yönünde varılan ateşkes anlaşmasının ardından Pekin yönetimi bir jest olarak ABD’li çiftçilerden 500 bin ton soya fasülyesi satın almıştı.




http://bit.ly/2rJLhOc • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Fransa Başbakanı: Protestocuları yeteri kadar dinlemedik, hata yaptık

Editör • #Fransa


Fransa Başbakanı Édouard Philippe Fransa’daki sarı yelekliler protestolarına yanlış müdahalelerde bulunduklarını söyleyerek; ‘hatalar yaptık’ diye konuştu.







Fransa’da yayınlanan Les Echoes gazetesine konuşan Başbakan Philippe, protestolara hatalı bir şekilde müdahale ettiğini belirterek, hükümet ile protestocular arasında bir diyalog kurulmasının gerekli olduğunu kaydetti.





Philippe, “Hatalar yaptık. Fransız halkını yeteri kadar dinlemedik. Onların bu ülkenin dönüşmesini istedikleri konusunda tatmin oldum. Onlara sabırsızlıklarını paylaştığımı söylüyorum. Onlarla daha da iç içe olarak ülkeyi iyileştirmeye devam edeceğiz’’ diye konuştu.





Macron hükümeti beşinci haftasına giren ülke genelindeki protestolara karşı yaklaşımını değiştirmişti.





Geçtiğimiz hafta da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, asgari ücret kazanan protestoculara ayda ekstra 100 Euro ödenmesi gibi tekliflerde bulunmuştu.





Fransa"da 17 Kasım’dan bu yana, binlerce Fransız, akaryakıt zamları ve hayat pahalılığını protesto ediyor.




http://bit.ly/2rHd2GO • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

17 Aralık 2018 Pazartesi

Süleyman Soylu: “ABD beslediği adamlarla bizi yıldırabileceğini düşündü""

Editör • #SüleymanSoylu


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Pakistan’ın başkenti İslamabad’daki Nur Khan Askeri Havalimanı’nda, Pakistan İçişleri Bakanı Şehriyar Afridi ve Türkiye’nin İslamad Büyükelçisi İhsan Mustafa Yurdakul tarafından karşılandı.





Karşılamanın ardından, Türkiye’nin İslamabad Büyükelçiliğine gelen Bakan Soylu, Türk Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelerek; dünyanın  zor bir dönemden geçtiğine, Afganistan"dan Pakistan"a, Afrika hattından Suriye hattına, Ürdün"den Lübnan"a kadar Müslüman coğrafyasında ciddi bir istikrarsızlık yaşandığına dair konuşma yaptı.





Soylu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:





"Fırat Kalkanı Harekâtı yaptık, Amerika bize "yap" demedi. Zeytin Dalı harekâtı yaptık, bizim karşımıza çıktı, tehdit etti. Beslediği adamlarla bizi yıldırabileceğini düşündü. Uluslararası bir kuşatma ortaya koymaya çalıştı ama Allah"a şükürler olsun Türkiye bunu da aştı. Şimdi Fırat"ın doğusunda esas itibarıyla yapmaya çalıştığı da çok net ve açık. (ABD) Bizi Kuzey Irak"ta çerçevelemeye çalıştı, bizi Afrin"de çerçevelemeye çalıştı.





Şimdi bizi bir taraftan Fırat"ın doğusunda çerçevelemeye çalışacak. Türkiye ona müsaade etmedi, şimdi buna müsaade etmeyecek. Bilmenizi isterim. Bu çerçevelemenin esası şu: Türkiye"nin hareket kabiliyetini daraltmak. Türkiye"nin çevre ülkeleriyle, dünya ülkeleriyle kurduğu ilişkiyi zayıf bir banda oturtmak. Esas itibarıyla da tırnak içinde söylüyorum, doğruyu söylemeyesini engellemek. Bu kadar açık ve net. Türkiye"nin irtibatlarını mümkün olduğunca kesmek. Bütün coğrafyalarla irtibatlarını mümkün olduğunca kesmek”.





Konuşmanın ardından Süleyman Soylu, temsilcilerle bir süre sohbet etti.




http://bit.ly/2LnLaRo • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

"Kusurlu olduğuna inanan kişi kıskanır"

Editör •


Kıskanç bireylerin devamlı kendilerine bir rakip bulma ve onunla rekabet etme eğiliminde olduklarını belirten Psikolog Cansu Yurtseven, “Kıskançlık partnere atfedilen sevgiden çok, kişinin bireysel yetersizliği, değersiz ve kusurlu olduğuna dair beslediği inancıyla kendi kendine var ettiği rakiplerdir” dedi.





Kıskançlığın ilişkiyle birlikte kendini var eden ve toplum tarafından sevginin ayrılmaz bir parçası olarak görülen bir duygu olduğunu belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Psikolog Cansu Yurtseven, “Kıskançlık duygusunun altında, önemsenen bir kişinin kaybedilmesinden duyulan korku ve ilişkinin bozulmasına ya da yitirilmesine yönelik kaygı yer almaktadır. Aynı zamanda kişinin ilişkisini korumak ve sürdürmek amaçlı verdiği korku ve acı temelli de bir duygudur" diye konuştu.





“KISKANÇLIĞIN SEVGİYLE BAĞLANTISI YOK”





"Seven insan kıskanır" yargısının nesilden nesile aktarılan bir ön yargı olduğunu ifade eden Yurtseven, “Kişi, yaşadığı yoğun kıskançlık duygusunun makul açıklaması olarak sunar bunu. Peki gerçekten sevgiyle mi alakalı kıskançlık? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kıskançlığın sevgiyle bağlantısı oldukça düşük. Çünkü kıskançlık bünyesinde hem sevgiyi hem de nefreti barındırıyor. Böyle güçlü bir nefret barındıran bir duygu yalnızca sevgiyle alakalı olamaz. Yani diyebiliriz ki; kıskançlık sevginin göstergesi değil, gölgesidir” ifadelerini kullandı.





"KISKANÇLIK SOSYAL VE KÜLTÜREL BİR OLGU"





Kıskançlığı kökenlerinin, çocukluk ve ergenlik dönemine kadar dayandığını ifade eden Psikolog Cansu Yurtseven, “Kişinin bireysel dinamikleriyle alakalı bir duygudur. Yani bireyin küçük düşmüş, yetersiz ya da çaresiz hissettiği bir döneme gecikmeli bir tepki olarak da kendini gösterir. Kişinin bireysel kimliği ve benlik saygısıyla yakından ilişkilidir. Sosyo-kültürel yaklaşıma bakacak olursak; kıskançlık sosyal ve kültürel bir olgudur. Birey yaşadığı toplumda öğrendiği kurallara ve gözlemlediği tutumlara dayanarak kıskanmayı öğrenir. Bireyin seçici içselleştirme yoluyla, kendisine bakım veren kişileri model alarak da kıskançlığı öğrendiği ve bu tutumu geliştirebildiği gözlemlenmiştir” değerlendirilmesini kullandı.





“SADAKAT TEHDİTLE DEĞİL, SEVGİYLE SAĞLANIR”





Yoğun kıskançlık duygusu barındıran bireyler, kıskançlığı ilişkilerini korumanın ve sahip çıkmanın bir yolu olarak nitelendirdiklerini belirten Yurtseven, şunları belirtti:





“İlişkiyi korumanın yollarını değerlendirecek olursak; bu, daha fazla paylaşım, özveri ve anlayış isteyen bir yolla sağlanabilir. Ancak kıskanç bireyler bunu kızarak, küserek, tehdit ederek ya da zor kullanarak yaparlar. Tehditle ya da baskıyla partnerin kendisine bağlılığını sağlamaya çalışır.Fakat sadakat tehditle değil, sevgiyle sağlanır. Kıskançlık sonucu yapılan kontrol ve baskı içeren tüm davranışlar yalnızca partnerin uzaklaşmasına sebep olur ve korumak için verdiğimiz çaba ilişkinin yitirilişiyle son bulur. Bu durum bir döngü haline gelerek kendini devamlı yeniden doğurur. Kişi, bu rakipleri elediğinde rahat edeceğine inansa da, kendisiyle alakalı çözümlenmeyen süreçler onu tekrardan bir rakip bulmaya itecek ve daima kendini bu yorucu savaşın içinde bulacaktır."





“TERK EDİLME KORKUSU KISKANÇLIK NEDENİ”





Kıskançlığın sebeplerinin üç başlıca faktöre dayandırılabileceğine dikkat çeken Yurtseven, “Öncelikle bireyin kendine, kendi özüne dair olan güvensizliği, yetersizliği ve değersizliği gibi faktörler düşük benlik saygısını etkilemekte ve kıskançlık duygusunun temellerini oluşturmaktadır. İkinci bir faktör kişinin geçmişine dayanan ve bugününü etkileyen kaybetme ya da terk edilme korkusudur. Bu kişiler geçmiş yaşantılarında terk edilmeyi bizzat yaşamış ya da bunun korkusuyla büyümüş olabilirler. Genellikle tutarsız, istikrarsız, ani çıkışları, öfke patlamaları olan bakım verenlerle büyümüş olma ve ebeveynlerle güvenli bağlanmayı kesintiye uğratan yaşantılara maruz kalma ihtimalleri olasıdır. Buna maruz kalan bir çocuk ebeveynlerini ya da bakım verenlerini kaybetme kaygısını yoğun bir şekilde yaşar. Büyüyüp bir yetişkin olduğunda ise çözümleyemediği bu kaygı peşini bırakmaz ve partnerini kaybetmemek adına yoğun bir kontrol çabasına girebilir. Diğer faktör ise güvensizliktir. Güvensizlikte ebeveynlerinin ya da bakım verenlerinin kötüye kullanımına maruz kalma, ebeveynlerin şüpheci ve güvensiz tutumlarını model alma, evhamlı, şiddet uygulayan, güven sarsan, zarar veren tutumlarla büyüme ve devamlı diğerlerine güvenilmez olduğuna dair uyarılarla yetişme gibi faktörler kişideki güvensizlik algısını oluşturabilir ve bu algı kurulan ilişkilere kıskançlık olarak yansıyabilir” dedi





KISKANÇLIK SEVGİNİN ÖLÇÜTÜ DEĞİL”





"Kıskançlığın çözümü için bireylere çokça görev düşüyor" diyen Yurtseven, şu tavsiyelerde bulundu:





“Öncelikle unutmamak gerekir ki ilişkilerde sorun olan durum kıskançlıktan çok kıskançlığa karşı verilen tepkilerdir. Bu yüzden kişinin öncelikle düşünceleri sonucunda doğan davranışlarını değerlendirerek bir süzgeçten geçirmesi gerekmektedir. Kıskançlığın sevginin ölçütü olduğu yargısının değiştirilmesi de etkili yollardan bir tanesidir. Eğer sevgi, göstermek istiyorsanız bunu kıskançlık yoluyla değil, doğrudan ve olumlu tutumlarla göstermeniz daha kolay ve sağlıklı olacaktır. Kişinin kıskançlığının altında yatan nedeni bulması da neyi çözmesi gerektiğini gösterecektir. Kıskançlığın yoğun yükünden, verdiği acı, korku ve kaygı hissinden kurtulmak isteyen kişilerin öncelikli amacıdır nedeni keşfedebilmek. Unutmamak gerekir ki nedenler değişmezse, olaylar; olaylar değişmezse sonuçlar değişmez. Eğer tüm bunlara rağmen kişi yine de kıskançlık duygusunun verdiği yükten, kaygı ve korkudan kurtulamıyor, tüm çabalarına rağmen hem kendine hem de ilişkisine zarar vermeye devam ediyor ve sırf bu yüzden tüm değerlerini kaybetmek durumunda kalıyorsa, öncelikle hedefi psikolojik destek almak olmalıdır."




http://bit.ly/2rGmjzd • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

900 sağlık personeli çalıştayda buluştu

Editör • #Sağlık, #SağlıkPersoneli


Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen ve yaklaşık 900 sağlık profesyonelinin bir araya gelerek, tıpta uzmanlık eğitimini tüm yönleriyle ele aldığı "Tıpta Uzmanlık Eğitiminde Kalite Kursu ve Çalıştayı" sona erdi.





Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile afiliye 58 eğitim ve araştırma hastanesinin, başhekimleri, şefleri ve uzmanlık eğitiminde aktif rol oynayan sağlık personelinin hazır bulunduğu çalıştay süresince "Eğiticinin Eğitimi", "Araştırma" ve "Ölçme ve Değerlendirme" kursları gerçekleştirildi. "Araştırma Öncelikli Alanlar" ve asistanlar için düzenlenen "Hipotez Yarışması" ile Türkiye’de ilk ve tek olma özelliğine sahip çalıştayın açılışında konuşan Çalıştay ve Kurs Başkanı Prof. Dr. Özgür Yiğit, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin kurulmasının herkesin özlemi ve hayali olduğunu ifade ederek, 2015"te bunun gerçeğe dönüştüğünü söyledi.





"10 BİNE YAKIN ASİSTANI OLAN BAŞKA ÜNİVERSİTE YOK"





Prof. Dr. Yiğit, üniversitenin büyük bir yükünün bulunduğunu dile getirerek, "Nedir bu yük? 10 bine yakın tıpta uzmanlık öğrencisi ve asistan. Sağlık Bilimleri Üniversitesi"nin sorumluluğunda olan bir öğrenci kitlesi var. Böyle düşündüğümüzde 10 bine yakın asistanı olan başka bir üniversite yok. Diğer üniversitelerin ancak bu kadar lisans öğrencileri var. Dolayısıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesi"nin en önemli görevi, bu binlerce öğrencinin eğitimini sağlamak" dedi.





"ÇALIŞTAYDAN ÖNEMLİ ÇIKARIMLAR BEKLİYORUZ"





Çalıştaylardan tıp fakültelerinin beklentisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yiğit, "Tıpta uzmanlık sorunlarını daha çok konuşma gereği ortaya çıktı. Bu toplantılar da marka haline geldi. Bugün üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz toplantı, sağlık sorunlarının konuşulacağı, tıpta uzmanlık eğitiminin daha kaliteli ve daha iyi hale nasıl getirileceğinin araştırmasının yapılacağı toplantı olacak. Buradan önemli çıkarımlar bekliyoruz. Programda her ana bilim dalının ayrı ayrı yapacağı program değerlendirme ve güncelleme çalıştayları olacak. Bu çalıştaylardan tıp fakültelerinin beklentisi var. Bu çalıştayların sonuçlarına göre, tıp fakültelerindeki hem eksiklerimiz hem de geliştirilmesi gereken yönler neler onlar tespit edilecek. O çalıştaylardan bu konuların çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu. Ayrıca, her ana bilim dalının hipotezinin bulunduğu yarışmanın sonuçlarının da açıklanacağını dile getiren Yiğit, "Tüm ana bilim dallarından 600"e yakın hipotez başvurusu oldu. Bu çalışmaların da asistanların daha iyi proje geliştirmesine katkıda bulunacağını düşünüyoruz" dedi.





"KISA SÜREDE ÖNEMLİ MESAFELER ALDIK"





Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali İhsan Taşçı, tıpta uzmanlık eğitimini yönetmek ve başarılı olmanın, iyi koordinasyon ve yetki paylaşımının yapılması ile sağlanabileceğini dile getirerek, tıpta uzmanlık eğitiminde kalite ve başarının sağlık sisteminde yaşanan sorunlarla yakın ilişkisi olduğunu, bu amaçla seferberlik başlattıklarını ve kısa sürede önemli mesafeler aldıklarını belirtti.





"SAĞLIK ALANINA NİTELİKLİ BULUŞ VE METOT KAZANDIRACAĞIZ"





Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Cevdet Erdöl ise, SBÜ olarak yaklaşık 10 bin asistanın uzmanlık eğitimlerini yürüttüklerini kaydederek, şunları söyledi:





"Bu çalıştayda bir yandan uzman doktor adaylarımızın eğitim süreçlerini değerlendirirken diğer yandan Türkiye kaynaklı bilimsel yayınların sayı ve kalitesini artırmak ve tıpta uzmanlık eğitiminde dünya standartlarını yakalamanın yollarını konuştuk. Eminim ki ülkemize sağlık alanında daha çok ve daha nitelikli patent, buluş, yöntem, metot kazandıracağız."





Açılışın ardından moderatörlüğünü Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Sadrettin Pençe ve Prof. Dr. Kadriye Kart Yaşar’ın üstlendiği oturumda "Tıpta Uzmanlık Eğitiminde Yönetimsel Sorunlar ve İhtiyaçlar", "Tıpta Uzmanlık Eğitim Programı Değerlendirme Raporu’, "Uzmanlık Eğitimi Takip Sistemi, Araştırma Öncelik Alanları" başlıkları masaya yatırıldı.





Tıpta uzmanlık eğitiminin tüm yönleriyle ele alındığı çalıştay, gerçekleştirilen oturumların ardından sona erecek.




http://bit.ly/2rCnPCm • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

HOLEP yöntemi ile prostattan kurtuldu

Editör • #HoLEP


İstanbul’da yaşayan Ali Haydar Güzel (84), 2 yıl önce yakalandığı prostat hastalığından HOLEP (Holmium Laser Enucleation of Prostate) yöntemi ile kurtuldu.





Ali Haydar Güzel, 2 sene önce prostat hastalığına yakalandı. Rahatsızlığının ardından İstanbul’da bir hastanede ameliyat olan Ali Haydar Güzel, sağlığına kavuşamayınca araştırmaları sonucu HOLEP yöntemini duydu. Bu yöntem ile prostat hastası insanların sağlığına kavuştuğunu öğrenen Ali Haydar Güzel, bu yöntem için Medicana International Ankara Hastanesi’ne başvurdu. Üç gün önce hastanede ameliyata alınan Ali Haydar Güzel, HOLEP yöntemi ile 2 yıldır yaşadığı prostat hastalığından kurtuldu.





""KAN KAYBINDAN ÖLEBİLİRSİN" DEDİLER"





Rahatsızlığının 2 yıl önce başladığını söyleyen Ali Haydar Güzel, “Prostatım çok büyük, 408 cc’di. Birçok doktora başvurmama rağmen ‘prostatını açık ameliyatla alınır ama buna dayanamazsınız, kan kaybından ölebilirsiniz’ dediler. Bir yerde prostatımı küçültme sistemini uygun gördüler. 3,5 saate yakın ameliyatta kaldım. Buna rağmen prostatım düzelmedi. Yaklaşık 1,5 sene sondayla dolaştım. HOLEP diye yeni bir yöntem çıktığını ve bu prostatı çok iyi bir şekilde kansız ve acısız olarak uygulandığını duyduk. Yaptığım araştırmalara göre Ankara Medicana Hastanesi’nde bu yöntemin yapıldığını öğrendim. Prof. Dr. Remzi Sağlam ile irtibata geçtim. İstanbul’dan Ankara’ya geldim. Sağ olsun hocam çok başarılı bir ameliyat yaparak, beni bu prostattan kurtardı. Şu anda çok iyiyim. Ameliyattan 3 gün geçmesine rağmen hiçbir şikâyetim yok” dedi.





“BİRÇOK HASTANIN BU YÖNTEMDEN HABERİ YOK”





Medicana International Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Remzi Sağlam ise, son zamanlarda HOLEP (Holmium Laser Enucleation of Prostate) ameliyatları yaptıklarını söyleyerek, “Büyük prostatlarda prostatın kesilmeden, hastanın hiçbir yeri delinmeden çıkarılması şeklinde gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.





HOLEP yönteminin ameliyat edilmesi gereken her hastada yapılabileceğini kaydeden Prof. Dr. Sağlam, “Lazer ile yapılması kanamanın çok az olmasını sağlıyor. Büyük prostatlarda yapılabilmesi hastalar içinde büyük bir avantaj sağlıyor. Biz diyoruz ki, 100 mililitreden daha büyük prostatlar ya açık ameliyat ile yapılmalı ya da HOLEP yöntemi ile yapılmalıdır. Birçok hastanın bu yöntemden haberi olmadığı için açık ameliyat olmaya devam ediyor. Normalde prostat idrar kesesinin altında yerleşmiş bir organdır. İçinden idrar yolu geçiyor. Meni kanalı da prostatın içinden açılıyor. Normalde kestane büyüklüğündedir. 25-30 gram arasındadır. Ancak prostat yaklaşık 400 mililitreye kadar büyüyebiliyor. Büyüyen prostat idrar yolunu sıkıştırıyor. Hasta hiç idrarını yapamazsa, sonda koyuluyor. Hasta ameliyata kadar sondayı taşımak zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.





“EN BÜYÜK PROSTAT AMELİYATI OLABİLİR"





Bu yöntemle dünyanın birçok yerinde 400 mililitre civarında prostatların ameliyat edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Sağlam, şöyle devam etti:





“Belki bizim yaptığımız en büyük prostat ameliyatı diyebiliriz. Prostatı bir portakala benzetecek olursak, portakalın kabuğu hastanın kendi prostatıdır. Portakalın için ise, çıkarılması gereken sonradan büyüyen idrar yolunu sıkıştıran kısımdır. HOLEP ameliyatında biz lazerle, portakalın kabuğu ile portakalın içi arasına giriyoruz. Sonradan büyüyen dokunun etrafını çepeçevre dolanıyoruz. Damarları gördüğümüz zaman kanamadan kanamaz hale getiriyoruz. Bu şekilde prostatın tamamen etrafını dolanıp, idrar kesesine itiyoruz. Sonrada onu rendeleyerek çıkartıyoruz. Ameliyat ettiğimiz hastalar çok kısa süre hastanede ve çok kısa süre sondalı olarak kalıyor. Sık sık idrara gitme, yanma, sızı belirtileri olmuyor. Bu bakımdan bütün dünyada bu yöntemin artık en iyi ameliyat yöntemi olduğu konuşuluyor.”





"ŞU AN BABAM ÇOK İYİ DURUMDA"





Ali Haydar Güzel’in Ankara’da yaşayan oğlu Ufuk Güzel ise, 1 buçuk senedir babasının sonda ile gezdiğini belirterek, şunları söyledi:





“Rahatsızlığı son derece ağrılı ve sorunlu ilerlemeye başlamıştı. Araştırmalarımızın sonunda Prof. Dr. Remzi Sağlam hocamıza ulaştık. Onun yapacağı bir sistem ile prostattan tamamen kurtulacağımızı öğrendik. İstanbul’dan babamı Ankara’ya getirdim. Prostatın o kadar büyük olmasına rağmen açık ameliyat olacaktı ve masada kalacaktı. Bu yöntem bize çok iyi geldi. Prostatın çok büyük olmasına rağmen Prof. Dr. Remzi Sağlam hocamız uzun sürmesine rağmen çok başarılı bir ameliyat gerçekleştirildi. Şu an babam çok iyi durumda. Prof. Dr. Remzi Sağlam’a çok teşekkür ediyorum.”




http://bit.ly/2rFcKQT • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Poroşenko: Erdoğan"a "kilise sürecine müdahale etmediği için" minnettarım

Editör • #Poroşenko


Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan"a, Ukrayna"yı Rus Ortodoks Kilisesi"nin dini alanından çıkartıp Ukrayna"da ayrı bir milli Ortodoks kilisesi kurması esnasında Fener Patrikhanesi"ne müdahale etmediği için teşekkür etti.





Petro Poroşenko, Ukrayna"nın başkenti Kiev"de düzenlediği yılsonu basın toplantısında, ilk olarak, önceki gün Ukrayna"da Fener Rum Patrikhanesi tarafından Rus Kilisesi"nden bağımsız milli bir kilise kurulması konusuna değinerek, bunun sadece dini bir mesele değil, aynı zamanda uluslararası siyaseti ilgilendiren bir mesele olduğunu söyledi. Basın toplantısına gelmeden hemen önce Fener Rum Patriği Bartholomeos"la uzun bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini söyleyen Poroşenko, Ukrayna"da milli kilise kurulmasının, Ukrayna"nın Rusya"nın sömürgesi olmaktan ve Rus işgalinden kurtulması anlamında önemli bir adım olduğunu ifade etti.





Konferansta DHA"nın sorularını da yanıtlayan Poroşenko, "Bu konunun sadece dini bir mesele değil, aynı zamanda uluslararası siyaseti ilgilendiren bir mesele olduğunu söylediniz. Fener Patrikhanesi, Türk topraklarında bulunuyor. Türk makamlarının bu konuda bir desteğini aldınız mı" şeklindeki soruya, "Ben, Ukrayna Cumhurbaşkanı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan"a, bu sürece müdahale etmediği için müteşekkirim. Kendisi hem Ukrayna"nın, hem de kişisel olarak benim büyük bir dostumdur", diye yanıt verdi. Ukrayna"da yeni kurulan milli kilisenin Moskova Patrikhanesi"nin Rusya Anayasası"nda sahip olduğu şekilde özel bir statüye sahip olup olmayacağı yönündeki soruya ise Poroşenko, yeni kurulan kilisenin, Ukrayna"daki diğer dini teşkilatlarla aynı statüde olacağı yanıtını verdi.





"TÜRKİYE"YLE SERBEST TİCARET ANLAŞMASI, KARŞILIKLI FAYDAYA DAYANMALI"





Türkiye"yle Ukrayna arasında serbest ticaret anlaşması konusunda müzakerelerin on yıldan fazla zamandan beridir devam ettiği yönünde DHA"nın yönelttiği soruya verdiği yanıtta ise Poroşenko, Ukrayna"nın pek çok ülkeyle serbest ticaret anlaşması konusunda görüşmeler yürüttüğünü, bunlardan İsrail"le olan serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin tamamlandığı ve anlaşmanın imzalanmak üzere olduğunu belirtti ve Türkiye"yle serbest ticaret anlaşması konusuyla Başbakan Birinci Yardımcısı Stepan Kubiv"in doğrudan ilgilendiğini ve onun kendisine, Türkiye"yle müzakerelerde en fazla uzlaşma gerektiren konularda aşamalar kaydedildiğini söylediğini aktardı. Poroşenko, "Ancak, imzalanacak olan bir serbest ticaret anlaşmasının, hem Türkiye"ye, ama hem de bize fayda sağlaması lazım. Erdoğan"la aramdaki iyi diyalog atmosferi, bu konuda iyimser olmamıza imkan veriyor", diye konuştu.





"KIRIM TATARLARI"NA ÖZERKLİK, ANAYASAYA EKLENECEK"





Basın toplantısında Kırım Tatarları"na da değinen Poroşenko, kendisinin, Parlamento"da Anayasa Komisyonu"an başvurarak, Kırım Tatarları"na özerklik verilmesine ilişkin, Parlamento"dan geçme ihtimali yüksek olan bir yasa tasarısı hazırlamaları çağrısında bulunduğunu ifade etti. Poroşenko, bu konuda Parlamento"da kendi fraksiyonuna da, bu tasarıyı desteklemesi çağrısında bulunacağını kaydetti.





"EN BÜYÜK UTANCIM, BOŞ VAAT VERMEK OLDU"





Poroşenko, bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanlığınız döneminde en utanç duyduğunuz politikanız ne oldu" şeklindeki sorusuna, "Utanç duyduğum şey, (Rusya"yla fiilen devam eden) savaşın çok kısa sürede sonuca ulaştırılacağı konusunda temelsiz vaatlerde bulunmuş olmamdır. O dönemde savaşın ne boyutlarda gelişeceğini hiç kimse öngöremiyordu. Evet, bu konuda belki yüzlerce mazeret öne sürülebilir, fakat bu, hataydı. Bu hatamdan ötürü ben önceden de özür dilemiştim, fakat burada Ukrayna halkını huzurunda bir kez daha özür dileyebilirim", diye konuştu.  




http://bit.ly/2LkiQ24 • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete