Pages - Menu

30 Nisan 2019 Salı

Kıdem tazminatı 1 Mayıs'ın ana konusu

Cafer Külahlıoğlu •


Kıdem
tazminatı birçok kişi için büyük önem taşıyor. Çalışanlar
için önemli bir güvence olan kıdem tazminatıyla ilgili
tartışmalar son günlerde kamuoyunu ve özellikle de iş dünyasını
meşgul ediyor.






Kıdem
tazminatı; çalışan işçinin hizmet süresi boyunca verdiği
emeğin karşılığını almasını sağlayan yasal bir sistemdir.
Geçerli olan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesine göre,
4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde çalışanlar
işverenlerinden kıdem tazminatı alabilir. Kıdem tazminatı
aşağıda açıklanan 7 durumda çalışana ödenir






1-
İşverenin haklı bir sebep olmadan işten çıkartması
2-
İşçinin haklı bir sebeple işi bırakması
3- Erkek
çalışanların askerlik için işi bırakması
4- Emekli olmak
amacıyla işçinin işi bırakması
5- Emeklilikle ilgili diğer
şartları tamamlayıp, emeklilik yaşını evinde beklemek amacıyla
işçinin işi bırakması
6- Kadın işçinin evlendikten sonraki
bir yıl içinde işi bırakması
7- İşçinin ölmesi,
Belirtilen
bu durumların herhangi birinin oluşması halinde, her yıl için
işçinin bir brüt maaşı tutarında kıdem tazminatı ödenir.





Uzun
süredir çalışma hayatının gündeminde olan kıdem tazminatı
konusu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı
yeni reform paketi ile tekrar gündeme geldi. Albayrak, “Kıdem
tazminatı fonunu hayata geçireceğiz.” dedi.





Türkiye
İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK)
“Kıdem tazminatı ödemesine işsizlik sigortası ve iş
güvencesinin de eklenmesiyle, işverenin maliyetleri yükselmiş ve
mali yükü artmıştır.” diyerek Albayrak’a destek
verirken, işçi sendikaları da “Kıdem tazminatı” kırmızı
çizgimizdir açıklamasıyla kıdem tazminatı fonu kurulmasına
karşı çıktılar.






Hak-İş
Genel Başkanı Mahmut Arslan konuyla ilgili, “TİSK’in temsil
ettiği kesim dışında kalan birçok işveren işçiye kıdem
tazminatı vermek istemiyor. Kıdem tazminatı fonuna sıcak bakan
tek işçi konfederasyonuyuz ama bizim çözümlerimizle de
işverenlerin beklentileri arasında ciddi fark var. Böyle bir
tablonun olduğu yerde uzlaşının çıkması imkansız. Çünkü
fonun kurulmasında işverenin tavrı ve tutumu son derece önemli.”
diyerek karşı çıkmıştı





Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı Ergün Atalay ise kamuoyunda tartışılan Kıdem Tazminatı fonu ile ilgili kıdem tazminatında kazanılmış haklarda geriye gidişe izin vermeyeceğimizi herkes bilsin” şeklinde açıklama yaparak net tavrını ortaya koymuştu.





Bugün
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nı kutluyoruz. Görünen o
ki 1 Mayıs mitinginin ana konusunu da kıdem tazminatı oluşturacak






Temennimiz
kıdem tazminatı konusunda her kesimin görüşü ve çözüm
önerileri alınır ve ortak akıl ile birlikte çözülür. İnşallah
“ Biz Yaptık, oldu” mantığından vazgeçilir.




http://bit.ly/2GSKNxe • Cafer Külahlıoğlu • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

1 Mayıs’ın Türkiye’de ve Dünya’da kısa tarihi süreci…

Sabri Arpaç •



Bugün
1 Mayıs işçi ve emekçilerin bayramı. 1 Mayıs Dünyanın birçok
ülkesinde resmi bayram olarak coşkuyla kutlanmaktadır.






Ülkemizde
de İlki 1906 yılından Osmanlı döneminde olmak üzere
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ‘’Amele Bayramı’’ olarak
kutlanıyordu. 12 Eylül 1980 Darbeci Kenan Evren tarafından bayram
olmaktan çıkarılmadan önce de ‘’Bahar
Bayramı’’
olarak
resmen kutlanmaktaydı. 29 yıl sonra 22 Nisan 2009 tarihinde
çıkartılan bir yasa ile
” 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü”
olarak
yeniden resmi bayram olarak kutlanması kabul edildi.






Türkiye’de
her
zaman olduğu gibi kutlamalar tartışmalı geçiyor. 1977 yılında
34 insanımız kurşunlanarak, panzerler altından ezilerek can
verdi. Bu dramatik tarihi olayın esrarı hala aydınlanmış değil.






İşçilerin
iyi bir yaşam ve iyi çalışma koşulları için verdikleri savaşım
sonucunda kazanılan bir gündür. 1 Mayıs’ın tarihi hakkında
bilgi tazelemesi ile devam edelim.






1856
yılında Avustralya’nın Melbourne

kentinde taş ve inşaat işçileri insani çalışma süreleri
istediler ve günde 8 saatlik çalışma için Melbourne
Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar bir yürüyüş
düzenlediler.






Bu
kez 30 yıl sonra 1 Mayıs 1886 tarihinde Amerika Birleşik
Devletleri’nin Chicago kentinde 1 milyona yakın işçi 8 saatlik iş
günü için genel greve gitme kararı aldı. de 6 binden fazla siyah
ve beyaz işçi birlikte yürüyüş geçti. Siyahların bu yürüyüşe
katılmasının anlamı Louisville‘de
bulunan parkların siyahlara kapalı olması etkili olmuştur.
Sokaklarda başlayan bu yürütüş Ulusal Park’a kadar devam etti.






Yürüyüş
3 Mayıs’a kadar eylem devam ederken katılım giderek arttı.
McCormick‘e
ait fabrikalarda işten çıkartılan ve greve katılan işçiler
miting düzenlediler. Ancak miting sona ermek üzereyken McCormick
fabrika düdüğünü çalarak, içerdeki grev kırıcıları dışarı
çıkarttı. Bunun üzerine bir grup işçi fabrikaya girmeye
çalıştı. Polis işçilere ateş açtı ve 4 işçi öldürüldü.
Onlarca işçi de yaralandı.






Olay
giderek büyüdu. 4 Mayıs’ta Haymarket
Alanı
‘nda
bir miting daha düzenlendi. Mitingin sonuna doğru kürsünün önüne
nereden geldiği belli olmayan bir bomba atıldı. 7 polis ölürken,
69’u ise yaralandı. Bunun üzerine yüzlerce işçi asılsız
iddialarla tutuklandı. İşçilerin bir kısmı yargılanmak üzere
seçildiler. Yargılanan 8 işçiden en genci Louis Ling’di.






Almanya
doğumlu olan Luis
Ling

İnsanları kışkırttığı gerekçesiyle tutuklandı. Hakkında
ölüm kararı verildiğinde mahkeme heyetine; “sizi
tanımıyorum! sizin yasalarınızı, nizamınızı, kuvvete dayanan
yetkinizi tanımıyorum! bu yüzden asın beni!”

diye haykırmıştır. Amerikan
Devleti
’ne
onu idam ettirme fırsat ve zevkini vermeden infazının
gerçekleştirileceği 11 kasım 1887 tarihinden bir gün önce,
hücresinde intihar etmiştir.






3
yıl sonra 14 Temmuz-21 Temmuz 1889’da toplanan İkinci
Enternasyonal’de
Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm
dünyada “Birlik,
Mücadele ve Dayanışma Günü “

olarak kutlanması kabul edildi. 1890 yılında 8 saatlik işgünü
için yeni bir gösteri yapıldı. Böylece 8 saatlik işgünü
birçok ülkede resmen kabul edildi. Böylece bütün dünyada 1
Mayıs işçilerin birlik ve dayanışma günü olarak bayram olma
özelliği kazandı.






TÜRKİYE’DE
1 MAYIS






Şimdi
Türkiye’de
 1 Mayıs’ın tarihi gelişimi hakkında kısa bilgiler
sunalım.






1
Mayıs ilk olarak 1906 yılında ‘’Amele
Bayramı’’

olarak Türkiye’de işçi ve emekçiler tarafından da kutlanmaya
başladı.






1921.
Tersane İşçileri, işgal altındaki İstanbul’da 1 Mayıs’ı
kutladı. İştirakçı
Hilmi
önderliğinde
Halk
İştirakiyyun Fırkası
‘nın
önderliğinde işçiler Kasımpaşa’dan Şişli Hürriyet-i Ebediye
Tepesi’ne kadar yürüdüler.






1923.
İstanbul’da tütün işçileri, askeri fabrika ve demiryolu
işçileri, fırıncılar, İstanbul tramvay, telefon, tünel,
gazhane işçileri 1 Mayıs’ı sokakta kutladılar. “Yabancı
şirketlere el konsun”, “8 saatlik iş günü”, “Hafta
tatili”, “Serbest Sendika ve Grev Hakkı”

pankartlarını taşıdılar.






1925.Takrir-i
Sükun Kanunu’yla her türlü gösteri ve yürüyüş yasaklanınca,
1 Mayıs da kitlesel olarak kutlanamaz hale geldi. 50 yıl sonra 1976
yılında Devrimci İşçi Sendikalarının (DİSK) önderliğinde 1
Mayıs İşçi Bayramı İstanbul Taksim Meydanı’nda yapılan
büyük ve tarihi mitingle kutlandı.






1977
yılında yine Türkiye
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu

(DİSK) tarafından Taksim Meydanında düzenl
enen
1 Mayıs Mitingi dağılmak üzereyken Taksim Meydan kana bulandı.
Sular İdaresi binasının üzerinden ve Intercontinental
Oteli
‘nden
(Şimdiki
The Marmara Oteli)

kalabalığın üzerine ateş açıldı ve 34 kişi hayat katledildi.
Yapılan yargılama sonucunda yargı olayın bir çatışmadan değil,
bir provakasyon sonucu patlak verdiğini tespit etti. Ama sorumluları
yakalanıp yargılanmadılar. Olay 1997 yılında 20 yıllık
zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle tarihe karıştı.






1
Mayıs 1979 yılında 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı İstanbul’da
sokağa çıkma yasağı uygulandı. Yasağa rağmen sokağa çıkan
Türkiye
İşçi Partisi (TİP)

Genel
Başkanı Behice Boran

ve 1000’e yakın kişi gözaltına alındı. Behice
Boran

ve 330 Türkiye İşçi Partili 6 Mayıs’ta tutuklandı.






12
Eylül 1980 Darbeci
Kenan Evren “Bahar Bayramı”

adıyla resmi tatil olarak kutlanan 1 Mayısı çalışma günleri
arasına dahil ederek bayram olmaktan çıkardı.






1989
yılında İstanbul’da 1 Mayıs’ı kutlamak için İstiklal
Caddesi’nden Taksim’e yürümek isteyen 2000 kişilik grup polis
tarafından dağıtıldı. Olaylar sırasında alnından vurulan
Mehmet Akif Dalcı adlı genç öldürüldü. 400 gösterici
gözaltına alındı.






1990
yılında İstanbul’un çeşitli semtlerinde yapılan 1 Mayıs
eylemlerinde 40 kişi yaralandı, 2 bin kişi gözaltına alındı.
Yaralılardan Gülay Beceren felç oldu.






1994
yılında İstanbul ve Ankara’da 1 Mayıs’ı kutladıktan sonra
dağılan gruplar polis tarafından coplandı. Sosyal Demokrat
Halkçı Parti Milletvekili Salman Kaya

da polisten dayak yedi. İki gün sonra millet vekili Salman
Kaya
‘yı
döven 3 polis ve Ankara
Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar

görevden alındı.






1996
yılında ise, İstanbul
Kadıköy’
de
yapılan 1 Mayıs gösterilerinde olaylar çıktı. 3 kişi öldü,
67 kişi yaralandı, birçok işyeri tahrip edildi.






2000’lİ
YILLARDA






2006
yılında 1 Mayıs Kadıköy’de
kutlandı. 2007 yılında tekrar Taksim’de kutlandı. 1977 olayları
anma etkinliğini polis; silah, biber gazı, gaz bombası kullanarak
durdurmaya çalıştı. 2008 Nisan’ında, 1 Mayıs’ın “Emek
ve Dayanışma Günü”
olarak
kutlanması AKP iktidarınca kabul edildi. 2010 1 Mayıs 140 bin
kişinin katılımıyla Taksim’de kutlandı.






2013
1 Mayıs’ında 4 ay önce Taksim’i Yayalaştırma projesi adı
altında 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanılması yasaklanmasına
rağmen bazı gruplar Taksim’de kutlamaya çalıştı. Polis,
göstericilere izin vermedi ve göstericilere karşı ateşli ve
ateşsiz silah kullandı. Hastanelere gaz bombası atıldı ve
ambulanslar durduruldu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin

ağır gaz sıkılması sonunda hastaneye kaldırıldı.






Gelinen
noktada sendikalar bölündü. Emek örgütleri giderek bütünleşip
emek platformu oluşturamadı. 2018 yılında  1
Mayıs’ı DİSK İstanbul Maltepe
’de,
Türk
İş Afrin’
e
destek için Hatay’da!
MEMURSEN ise işçi kenti İzmit’te
1 Mayıs kutluyor!






Bu
yıl ise DİSK İstanbul Bakırköy’de, TÜRK-İŞ Kocaeli’nde
HAKİŞ ise Urfa’da yine bölünmüş olarak kutlayacak!






Temennimiz
bu günün diğer yıllarda olduğu gibi kansız ve sakin geçmesi…




http://bit.ly/2GKMYlj • Sabri Arpaç • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Sevgi ve İslamiyet

Yahya Aksoy •


Ayların ve günlerin en hayırlısı ve uğurlusu Ramazan geldi, hoş geldi. Ramazan ayı sevgi, hoş görü, yardımlaşma,bereket ve erdem ayıdır.





Bu ay içersinde ,Ramazan’ın sosyal, kültürel ve dini boyutları ile ele alınması ve toplumun aydınlatılması önem ve öncelik kazanmakta.
SEVGİ GÖNÜLDE GÜLDÜR/KİN
YÜREKTE YÜKTÜR…
SEVGİ PINAR OLSUN GÖNÜLLERE
DOLSUN,
TÜM İNSANLAR,
İYİLİKTE,HOŞGÖRÜDE,SEVGİDE
BİRLEŞEREK DOSTOLSUN,KARDEŞ
OLSUN.
TÜRK KÜLTÜRÜ BİLGESİ ,İÇLİ VE ÖZLÜ
SEVGİ ŞAİR YUNUS EMRE’NİN DEDİĞİ
GİBİ:
“SEVELİM SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE
KALMAZ.”
Yunus Enre’nin öğütleri insanlara neler yapacaklarını söylemekte:
“Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül, /Bir küçük meyve için dalı incitme gönül,
Mevlâ verince azma,geri alınca kızma./Tüten ocağı bozma, /Külü incitme gönül.
Dokunma gayretine,karışma hikmetine,/Sahibi hürmetine,/Kulu incitme gönül.
Sevmekten geri kalma, /Yapan ol yıkan olma.
Sevene diken olma,/Gülü incitme gönül. “
İnsanların geçmişleri, gelmiş oldukları toplumlar göz önünde tutulmadan İslâm’ın sembolüne (Kelime-i Tevhid) inanan hür,köle,siyah, beyaz,Hıristiyan ve Musevi tek kelime ile, bütün insanlık birliğe ve birleştiriciliğe çağrılıyor ve fertler kardeşleştiriliyor. İslâm’da köle-efendi münasebeti de yoktur. Her fert eşittir.
Hayatı doğru anlamak, güzel yaşamak, üretken ve verimli olmak,bilim ve teknolojiyi insanlık yararına kullanmak, toprakla, doğayla, insanlarla barışık olmak,iyimser ve hoş görülü olmak temel kavramlar olarak uygulamaya geçirildi.
Antalya’da 12 Haziran 1995’de yapılan “Uluslararası Hoşgörü Kongresi” Sonuç Bildirgesi’nin ilk maddesi şöyl: “Aslında dinler,siyasi rejimler,ideolojiler,insanlığın mutluluğunu,evrensel barış içinde yaşamasını öngörür…”
İslâmiyet,tüm insanların dünya ve ahiret saadetini sağlamak ve kardeşçe yaşamalarını temin etmek için prensipler getirdi.İslam Dini birleştirici, yapıcı ve eşitlikçi fonksiyonu ile gönüllerde sevgi ve saygı ile yüce yerini aldı.
“…Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz;
Madem ki sen bensin, ben de senim
Niceye şu senlik benlik…”diyor Hz.Mevlanâ
Yunus Emre’nin dediği gibi :” Çeşmelerden bardağın/Doldurmadan kor isen/Bin yıl orda durursa/Kendi dolası değil.”
Sevilmek istiyorsan sevimli olmalısın;/Güzel güzel huylarla kalplere dolmalısın./ Herkesin sevilecek özellikleri vardır;/ Sevilmenin yolunu sevmekte bulmalısın.” şair Fazıl Bayraktar, yaplması gerekeni bir dörtlükte özetlemiş
“Hekimlik bedenin kötülüklerini,bilgelik ruhun kötülüklerini iyileştirir.” diyen bilge kişi demokritos’un ifade ettiği gibi bedenin ve ruhun kötülüklerden uzak kalması esastır. Tüm insanların sağlam kafa, sağlam beden ve sağlam ruha erişmesi sağlanmalı insanlık huzura ve başarıya ulaşmalıdır.
Sevginin bilge şairi Fikret Sezgin, zamanı, insanı, neyi ve sevgiyi bir dörtlükte harmalamış:
“Zaman yaşamıyorsa saat isterse dursun,/Yaşam gönül harmanı, seni seven savursun./Sevgi kamıştan değil,seven nefesten gelir./Sevdiğinin elinde severek ney olursun.”
Sevgi çok yönlü ve çeşitlidir: Allah, Vatan ,bayrak, toprak, insan,su, hava, doğa , çocuk,çiçek, musiki, resim, mimari, güzel sanatlar, tarih, kültür, deniz, yemek ve giyim gibi pek çok alanda ele alındığı zaman insanların bunlarla kaynaştıkları görülür. Hayatın ana tema’sını oluşturan felsefe sevgidir. Ramazan ayının sosyal, kültürel ve inanç boyutları ile aydınlatılması ,insana huzur, topluma barış ve dayanışma getirmesi için bu alanda halkımızın bilgilendirilmesi önemlidir.
Dinimizin ve kültürümüzün temel taşı olan sevgi ve hoşgörüyü yücelterek kaynaşalım…




http://bit.ly/2GO2mgM • Yahya Aksoy • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

MB: Enflasyona devam

İsmet Hazardağlı • #Enflasyon, #MB


Merkez Bankası bu yıla ait ikinci enflasyon bilgilendirmesinde yıl sonu enflasyonu değiştirmedi ve tahminini yüzde 14.6 olarak tuttu.





Bu artık yılın ikinci yarısında enflasyon düşecek, tek haneli rakamlara inecek gibi söylemleri boşa çıkardı. Eğer adı dengelenme ise bu oranlı enflasyonla yaşamaya devam edelim, hesabı kitabı buna göre yapalım.





Merkez Bankası (MB) Başkanı Murat Çetinkaya’nın açıkladığı bu tahmin gelecek günlerde ekonomi yönetimi ile enflasyon konusunda görüş farklılığını üzerinde yeni bir tartışma yaratabilir.





Başkanın sözlerine bakarsanız özellikle gıda fiyatlarından umut kesilmiş durumda. Öyle ki yıllık artış yüzde 13’den yüzde 16’ya çıkarıldı. Bu konuda gelecek aylardaki sürpriz artış beklentisi enflasyon hedefini daha da değiştirebilir.





Buna karşılık ne yapılacak? Sıkı para politikasına devam.
Nereye kadar enflasyonda belirdin iyileşme olana kadar.
Burada sorulması gereken MB faizleri bu enflasyonda ne kadar rol oynuyor, enflasyonla faiz oranları arasındaki yaklaşık on puan fark azalacak mı yani faiz düşmesi ihtimali oluşabilecek mi?





Bu soru sorulsaydı bir şeyde değişmezdi çünkü başkan “Merkez piyasa şartlarına, değişimlerine göre tepki veriyor” cevabıyla karşılaşacaktık.





Gelelim MB’nin rezervleri konusunda. Herkes bir rakam bekliyor ama Başkan brüt mü net mi tartışmalarından çok rezervlerin eğilimine dönemsel olarak bakılmasını öneriyor. Yani bir gün düşer iki gün sonra artabilir. Ama tehlike var mı yabancı gazetelerin manşetine çıkacak şekilde kritik bir düzey var mı, anlaşılmadı.





Başkana kalırsa brüt rezervler vatandaşın cebindekinden bankalardaki dövize kadar birlikte hesaplanabilir.
Genele bakınca MB geleneksel bekle gör politikasını ve hükümetin atacağı adımları izlemeyi sürdürme ve gerekli hallerde her türlü aracı kullanma niyetinde. Ancak bu politika ekonomide büyümeyi isteyen, düşük faiz isteyen hatta bu yönde bankalara baskı yapan hükümeti ne kadar memnun eder, göreceğiz.





MUTLU 1 MAYIS BAYRAMI





Bu yılkı 1 Mayıs etkinliklerin kalabalık olacağını söylemek mümkün. Nedeni, 4.5 milyon iş arayanın bir umut olarak meydanlar gitmesi. Gidilmesin de ne konuşuluyor?





Kıdem tazminatında yapılması düşünülen düzenlemeler ne getirecek ne götürecek? İşsiz fonu devletin borçlanma kaynağı oldu, buraya yapılan kesintiler ve biriken paralar nereye gidiyor?





Zorunlu hale getirilen bireysel emeklilik kesintilerine bir çözüm var mı?
İş güvencesi, iş kazalarının önlemesi, kayıt dışı çalışma, emeklik hakları alanlarında ne gibi gelişmeler var?
Milyonlar bunları duymak istiyor ama (umarız bu defa olmaz) bir gerginlik, itiş kalkış, kavga gürültü, müdahaleler, amacı dışında pankartlar, sendika başkanlarının laf salatası konuşmaları buna ek olarak ne işe yaradığını hiçbir zaman anlamadığım halay çekmeler. Görüntü hep aynı ama sorunlara cevap yok.





1 Mayıs kutlamalarını artık çalışanların sorunlarının konuşulduğu içeriğe çekmek gerekmiyor mu?




http://bit.ly/2GTYLiF • İsmet Hazardağlı • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Gaddarca, insafsızca, vicdansızca…

Nuri Kayış • #Gaddarca, #İnsafsızca


New York Times gazetesinin yayınladığı haberi okuyunca dehşete düştüm.
Özetle şöyle diyordu haberde:






“Avustralya Hükümeti, ülkedeki 2 milyon sokak kedisini öldürmek için harekete geçti.
1080 adı verilen zehrin sürüldüğü kanguru eti, tavuk yağı, bitki, ot ve baharatlardan oluşan sosis biçimindeki mamalar kedilerin yoğun bulunduğu yerlere konulacak.
Bu mamaları yiyen kediler 15 dakika içinde hayatını kaybedecek.
Ülkedeki kimi kedilerin de kurulan tuzaklarla ve vurularak öldürülmesi planlanıyor.
Queensland eyaleti ise yüzülmüş kedi derileri getirene deri başına 10 Avustralya doları ödül vereceğini açıkladı.
Avustralya Hükümeti, amaçlarının doğal hayatı korumak olduğunu bildirdi.”
++





Bu nasıl bir gaddarlıktır…
Bu nasıl bir vicdansızlıktır…
Bu nasıl bir acımasızlıktır…
Bu nasıl bir merhametsizliktir…
Bu nasıl bir taş yürekliliktir…





İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Yahudilere yaptığını, şimdi Avustralya Hükümeti ülkenin sokaklarında yiyecek bir avuç mama bulmak için dolaşan kedilere yapmak istiyor.
İsyan etmemek, “yazıklar olsun” diye bağırmamak elde değil.





++





Gazetede yukarıdaki haberi okurken, Yeni Zelanda’da 15 Mart’ta iki camiye yönelik saldırıda bulunup 50 kişinin ölümüne neden olan teröristin Avustralyalı olduğunu hatırladım birden.





Ve milyonlarca kediyi öldürme kararıyla iki camideki katliam arasında direkt bir bağ olduğunu düşündüm.





Tepedeki yöneticilerinin gözlerini bile kırpmadan 2 milyon zavallı hayvanı öldürme kararı aldıkları bir ülkeden katliamcı terörist değil de Nobel Barış Ödülü’nü kazanan birinin çıkması şaşırtıcı olurdu herhalde.




http://bit.ly/2GSvSDn • Nuri Kayış • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Vuslat'la Kozmoz'dan Dünya'ya 30 Nisan Salı: (Tuesday) Mars Günü

Vuslat Olcaydu • #MarsGünü, #VuslatOlcaydu


Yapılan araştırmalar, incelemeler, bilim ve tıp dünyasındaki ilerleme, yeni buluşlar, köklü değişimler biz insanların hayatını kolaylaştırmak ve kaliteli bir yaşam sunmak adına yapılan değerli çalışmalar arasında.





Bütün bu gelişmelerin beraberinde bizim sağladığımız katkılar bilinçli beslenmek, zararlı kimyasallardan uzak durmaya çalışmak ve doğayla barışık olmak, bütünleşmek, kendimize yapacağımız en büyük iyilik olacaktır. Bugün bu bütünlük içerisinde hareket ederek özellikle çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek hazırlamak için yapacağımız yatırımlar ve sarfedeceğimiz emek, hissiyatlarımız ve girişimlerimiz arasında yer alıyor. Oldukça hareketli ve iletişsel bir gün karşımızda; Birtakım ilişkilerimizi tekrar gözden geçirebilir, yaptığımız doğru ya da yanlışları irdeleyebilir ve bu doğrultuda problemleri çözme yoluna gidebiliriz.





Günün Şanslı Burçları : Kova, aslan





Enerjisi : Hava





Sayısı : 1





Saatleri : 13.00-17.00 ile 20.00-23.00 arası.  





Ağırlıklı Renkleri : Açık mavi tonları olacak.




http://bit.ly/2GSxv3V • Vuslat Olcaydu • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

29 Nisan 2019 Pazartesi

Evet, tüm göstergeler yukarı doğru

İsmet Hazardağlı • #Dolar, #Gösterge


Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta sonu yeni seçilen belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda ekonomideki tüm göstergelerin yukarıya doğru olduğunu söylemiş.





Doğruya doğru. Evet; maşallah, inşallah, hamdolsun, tüm göstergeler yukarı doğru gidiyor. Örneğin; Döviz kurları; sadece Nisan ayındaki kayıp, yani devalüasyon, yüzde 10, yılbaşından buyana yüzde 12, Yarın bir gecede değer kaybı ne olur, bilen yok.
Dolar 5,2’lerden yukarıya doğru, 6 liraya koşuyor.





Liradaki zayıflık sonucu yabancı paralara yatırılan tasarruf sıfır getirisine rağmen son üç aydaki 20 milyar atışla 210 milyar dolar.





Bankalar kağıt üzerinde dövizle dolu ama Merkez Bankası’nın döviz rezervleri brüt 26 milyar dolar düzeyinde. Geçen yıl bu zamanlar 120 milyar dolar deniliyordu





Yasal takibe düşmüş yani batık kredilerde 110 milyar liraya ulaşıyoruz. Bu batıklar başta kamu olmak üzere tüm bankacılık sistemi zorlanmaya başladı. Bilançoları öyle sağlam ki dış borçlanmayla 3.3 milyar avro aktarılıyor. Yabancılar da iflas etmiş projelerin, yatırımları nasıl ucuza kapatırız diye sınır kapılarında bekliyor.





Ülkenin dış borç ödeme riski bir anda geçen sonbahardaki 450 puanlara çıktı.
Banka kredi faizleri yüzde 25 ile yüzde 30’a yükseldi. Bu etiket oranlar. İstenildiğinde el altından en az yüzde 40, o da sağlam müşteriye.





Enflasyon; her ay birer ikişer puan artıyor, yüzde 25’lere doğru gidiyoruz. İki yıldır sivri biber enflasyonuna çare bulamadık, Tek çare Mısır’dan çürük soğan ithalatı.





Akaryakıtta, 7 liranın altında benzin, mazot kalmadı, eli kulağında yeni zamlar geldi, geliyor. Bütçe açıkları her ay ortalama 10 milyar lira. Bu gidişle yılsonu açığı yıllık hedefini ikiye katlayacak.
Kayıtlı iş arayan insanlarımızın sayısı 4.5 milyon. Yıl sonuna kadar bırakın 2.5 milyon insanı işe almayı, acaba Nisan ayı sonuyla kaç kişi daha işsiz kalacak?.





Kredi kartından, ticari kredilerden yasal takibe düşenlerin sayısı en az 3.5 milyon,
Karşılıksız çekler, protesto edilen senetlerin tutarı mahkeme duvarlarına asılı.





Bu arada bu açıklamanın hakkını yemeyelim aşağı doğru inen “olumlu” göstergeler de var.
Konut, otomobil, beyaz eşya aşağı doğru dip yapmış durumda. Fabrikalar vardiya kısmaya gidiyor. Sektör temsilcileri “ÖTV, KDV indirimine rağmen son 30 yıldır böyle durgunluk görmedik” diyorlar.





İhracat yerinde sayıyor ama ithalat da durduğu için cari işlemler açığı azalıyor hatta artı veriyor. Üretim göstergeleri öylesine patladı ki son altı aydır nedense elektriğe talep yok. Üretim pille yapılıyor demek.





Sonuçta eğer ekonomide göstergeler olumlu yönde yukarı doğru gidiyorsa ya devletin göstergelerinde bir yanlış var ya sokaktaki ekonomide ya da Sayın Cumhurbaşkanına aktarılan bilgilerde.
Varacağımız yer, şairin dediği gibi; “Yüksel ki bu yer senin değildir.”




http://bit.ly/2GQox7c • İsmet Hazardağlı • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Yanal’la bu kadar!

Erden Aktoğu •


Fenerbahçe Trabzonspor maçını izlerken bir kez daha ve de kesinlikle anladım. Ersun Yanal asla ve asla Fenerbahçe’nin teknik patronu olamaz.





Çünkü, Ersun hocanın halen oturmuş futbol formatı netleşmiş bir oyun şablonu yok. Tabi ki, bir teknik adam yerine göre, her maç için ayrı kadro ve oyun anlayışı ortaya koyabilir ve bir biçimde onun kalitesini de ortaya koyar. Buna hiç itirazım yok. Ancak hiçbir teknik adam, tam bir devre boyunca oyunda hiçbir varlık gösteremeyen, gösteremediği gibi aynı zamanda takımın oyun kurgusunu olumsuz etkileyen bir adamı oyunda tutmaz.
Buradan bu maçı izleyen tüm futbol severlere soruyorum; Ayew’e Ersun Yanal’ın dışında 66 dakika sabredebilecek bir başka hoca var mıdır acaba?
Ayrıca, madem oyundan alacaksın ikinci yarının hemen başından al Ayew’i sür Valbuena’yı oyuna. Böylece taraftarı son saniyeye kadar kahretme. Dön bir geriye bak, Valbuena öyle ya da böyle ne zaman oyuna girse, takıma bir hareket getiriyor. En azından rakip takımın defans bloğunun dengesini bozuyor. Trabzonspor maçın ilk çeyreği dolalar dolmaz golünü atmış, ikinci golün de sinyalini veriyor. Bütün bir ilk yarı boyunca, sahada varlığıyla yokluğu fark edilemeyen bir adamı sahada tutarak, kaba tabirle taraftarı fıtık ediyorsun…
Şimdi ben sana, “Sen asla Fenerbahçe’ye teknik direktör olamazsın, olmamalısın” dersem hiç de haksız olmam…
Bu sezon Fenerbahçe’nin bir numaralı şanssızlığı Comolli denilen futbol fukarasının oluşturduğu bu kötü kadrodur. Ardından gelen ikinci büyük şanssızlık da Ersun Yanal’dır. İnanın ki Cocu’nun şu tablodaki etkisi son derece azdır. Bana göre adama yazık oldu. Farklı bir futbolcu grubuyla birlikte göreve gelseydi, tablo farklı olur ve kesinlikle son derece başarılı olurdu Hollandalı.
Bu arada Fenerbahçe’nin gündeminde Abdullah Avcı var. Kulislerde dolaşan bu haberi çek ettim. Evet Ali Koç ve kurmayları Avcı’yla, ilki sezonun devre arasında olmak üzere iki kez bir araya gelmişler. Ayrıca, birlikte katıldıkları bir sosyal sorumluluk projesi sonrası Burhan Karaçam ve Semih Özsoy’la yemek yiyen Avcı da bu teklife, ‘kısa vadeli olmamak kaydıyla’ olumlu yanıt vermiş.
Maddi anlamda hiçbir sorunun çıkması beklenmeyen bu anlaşmada, yukarıda da vurguladığım gibi Avcı’nın tek şartı, kısa vadeli bir çalışma ortamı istemeyip, uzun soluklu bir çalışma süreci.
Başkan Ali Koç da bu isteği sıcak karşılayıp, kurmaylarıyla detaylarını görüştükten sonra, sezon bitiminde yeniden bir araya geleceklerini söylemiş.
Eeee, bakalım sezon sonunda neler olup neler bitecek, hep birlikte yaşayıp göreceğiz inşallah.
Kalın sağlıcakla…




http://bit.ly/2GG3EKW • Erden Aktoğu • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Denizlerkeki tehlike

Yahya Aksoy • #DenizlerkekiTehlike



Denizler, deniz altı dünyası ve balıklar, her zaman ilgi ve
merak konusu olmuş ve kitaplarda, belgesellerde ve araştırmalarda
özel yerlerini almışlar ve almaya devam etmektedirler. Her turizm
sezonu açıldığında bu konu gündeme taşınır.






Denizlerdeki kirlilik büyük bir sorun olarak karşımızda
durmaktadır.Deniz üstü ve deniz altı kirliliği üzerinde durmalı
ve düşünmeliyiz. Evsel atıklar göllere, akarsulara akarak
denizlere sinsice ulaşmakta.İnsanlar ve tüm canlılar için
sorunlar yaratmakta.Bu sorunları gidermek için bilimsel ve teknik
çözümler üretmeliyiz. İhmallarin faturası ülkemize
çıkmakmaktadır.






Türkiye sahillerinde,yıl boyunca 60’ın üzerinde sayılı fırtına
estiğini ve birkaç gün sürdüğünü bilen balıklar, balıkçılar
ve sahilde yaşayan insanlar da kendilerini buna göre düzenlerler.






Deniz sevgisi ile deniz ürünleri sevgisi atasözlerine,
öykülere,türkülere ve şarkılara da yansımıştır. İnsanlar,
denizler ve deniz ürünleri birbirinden ayrılmaz bir bütünlük
oluştururular. Denizlerin derinliklerinde yaşayan zenginlik ile
insanın derinliklerinde yaşayan tutkular anlatılmakla bitmez. Genç
araştırmacılar bu alanda projeler üretmekte.






Doğanın dantel gibi işlediği kıyıları,eşsiz doğası ve yaşam
biçimiyle ‘Dünya mutluluk raporu’nun üst sıralarında yer alan
Norveç,görülmesi gereken gözde bir ülke olarak
değerlendirilmekte.Türkiye’de buradan geri kalmayan turizme en
elverişli bir ülke.






Sevgi, sabır,ustalık ve bilgi isteyen balıkçılık, uçsuz
bucaksız denizler kadar geniş ve derin bilgi ve araştırma
ister.Kirli sular,bozulmuş doğa dengesi,evsel atıkların
akarsdulara ve deniizlere verilmesi vb.yanlışların faturası
insanlar çıkar. Misina, olta takımları,kıstırma, zoka,yüksük,
kaşık,çıkrık ve olta kamışları gibi malzemeler de dikkatle
kullanılmalıdır.






Suyuna ve huyuna göre yetişen balıklar çok kez ayrıntılı
olarak bilinmezler:
İstavrit,İzmarit,İspari,kayabalığı,lapina,karagöz,eşkine,kırlangıç,hani,horozbina,lüfer,palamut,zargana,levrek,çipura,kefal,tekir,uskumru,kolyos,dere
pisisi,camgöz,vatoz, rina,
keler,elektrikbalığı,iskorpit,trakonya,yılanbalığı,pavurya,karides,midye,sulina,kalamar,supya,ahtapot,alabalık,sazan,turna,tatlı
su levreği,yayın,dere yılanbalığı,kerevit,hamsi…






Önemli sosyal projeleri topluma aktaran bilim adamı, yazar ve
gazeteci Selçuk Şirin, ” senede bir gün herkes sokağa,çevre
temizlemeyi yerelden ulasula taşıyalım” teması ile
kampanyalar başlatmakta. Herkesin kulan vermesi ve bu kunulara öenm
ve öncelik vermesi bilincine ulaşması gerekir. Tabiat bize ve
çocuklarımıza armağan edilmiştir.Korumasını ve kullanmasını
bilmelmeyenler geleceklerini tehlikeye atarlar. Denizlere ulaşan
kirlilik dayanılmaz boyutlarda.






Dünya turizmine yön ve şekil veren tarih, kültür ,deniz ve su
ürünleri her zaman canlılığını ve güncelliğini
korumaktadır.İnsanları ve ülkeleri bu bilince eriştirmek
eğitimin de öncelikli görevleri arasında yerini korumaktadır.






Ahtapot ye, pot kırma,hamsi ye zihnin açılsın,karagöz ye
gözlerin görsün,denizlerdeki balıkların kralı sayılan LEVREK
başta olmak üzere tüm balıklara ve balıkçılara, Ege’den
,Bodrum kıyılarından selam olsun.Sağlıklı ve uzun yaşamak için
denizlerden ve deniz ürünlerinden uzak durmayın…






Troya’dan Assos’a ,sart ve Bodrum’a,Side’den Urla’ya ve sayısız
antik kentlere uzanan, doğal güzellikleri ile cennet köşesi,
özgün uygarlık ve kültür değerleri ile dünya kültür mirası
,güneş ve güzel atlar ülkesi Ege ve Anadolu coğrafyası ,
dünyanın en eski ve en zengin mitoloji, destan,efsane, kültür,
tarih, felsefe ve edebiyat değerlerini bağrında taşımaktadır.
Kültür turizmi için en verimli kaynaktır.






Bütün bu değerleri taçlandıran düşünce zenginliği ve
aydınlanma felsefesi ile de insanlık tarihine sonsuz bir ışık
tutmaktadır. Tarihe, coğrafyaya ve kitaplara sığmayan bu fikir
ve düşünce zenginliğini yaratan ve felsefe tarihinde unutulmaz
derin izler bırakan, onur ve aydınlık simgesi ölümsüz
filozoflara Bodrum kıyılarından selam olsun.






Yeryüzünün suları ile doğası ile, gök yüzünün
tarihi,kültürel, doğal ,özgün ve özel tüm zenginlikleri
belgeseller aracılığı ile dünya kültür mirası olarak
geleceğe aktarılır.






Belgeseller, geçmişi ve bu günü geleceğe taşıyarak en büyük
eğitim ve kültür kaynakları olarak insanlığın bilgisini
artırırlar.Yerel olanı evrensele taşıyan belgeseller, yerel
insanı evrensel bilgilerle donatarak dünyayı sevmesini, korumasını
ve geliştirmesini sağlarlar.





Boston’da
yaşayan Sophia Bilides’in,Büyükannesi’nin yıllarönce
Anadolu’dan getirdiği bir türküyü seslendirmesi, yazarlara ilham
veriyor ve tarihe ışık tutuyor:





“Gözlerim
Ayvalık gibi bir köy görmedi daha,/Bana sor orayı,çünki
oradaydım ben./Gümüş kapıları altın anahtarları vardır,/Ve
duru bir su kadar güzel kızları.”





Denizlerdeki
kirlilik ve sulardaki bulanıklık devam etmekte.Artık bu
benzetmeler yapılamıyor. Atın kendinizi denize ama dikkatli olun
kafanıza birşey çarpmasın.Dünya, suyu, havası ,denizleri ve
toprağı ile insanlığın ortak değeri olarak korunmalıdır…




http://bit.ly/2GHdCvn • Yahya Aksoy • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Keşke turşuyla anılsaydı…

Nuri Kayış • #Çubuk, #Turşu


Bazı yerleşim yerleri, doğal güzellikleri, ekonomik ve sosyal hayatı, kültürel yapısıyla filan değil hafızalarımızda derin izler bırakan talihsiz kimi olaylarla hatırlanır.





Sarıkamış, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu cephesinde donarak şehit olan binlerce Mehmetçiğin adıdır.
Yassıada, 27 Mayıs darbesiyle devrilen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın yargılandığı sözde mahkemedir.
Keza, İmralı, bu üç devlet adamı için acımasız darağaçlarının kurulduğu mekandır.





++





Kahramanmaraş deyince içimiz acıyla dolar, korkunç bir katliamı düşünürüz.





Sivas, konakladıkları otelde diri diri yakılan aydınları, sanatçıları gözümüzün önüne getirir.





Hamzakoy, 12 Eylül darbesinin ardından Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel’in zorunlu ikamete tabi tutuldukları askeri kamptır.





Mamak sözcüğüyle Mamak Cezaevi’nde yaşanan dramlar, trajediler çıkar karşımıza.





Silivri, Balyoz ve Ergenekon kumpaslarıyla yapılan toplu tutuklamalardır.





Sincan, seçimle gelmiş iktidarı düşürmek için tankların yürütüldüğü sokaklardır.
++





Ve bu uğursuz listeye ne yazık ki şimdi bir de Çubuk eklendi.





Çubuk artık nefis turşularından çok CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimiyle anılacak.




http://bit.ly/2GGFeAT • Nuri Kayış • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

27 Nisan 2019 Cumartesi

Batık kredilerin yarısı KOBİ’lerin

İsmet Hazardağlı • #BatıkKredi, #KOBİ


Rakamlar 13 Nisan 2018- 12 Nisan 2019 dönemine ait. Sözkonusu bir yılda takibe düşen kredilerin toplamı bir yılda 66.1 miyardan 107.3 milyar liraya çıkmış. Bu tutarın yarısına yarısı da KOBİ’lere ait.





Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun verilerine göre, bu toplamın alt bölümlerini oluşturan ticari ve diğer krediler 48.8 milyardan 88 milyar liraya,





Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları 17.3 milyardan 19.2 milyar liraya yükselmiş.





Gelelim işin daha vahim bölümüne. Geçen yıl bu zamanlar kaşına gözüne bakılmaksızın “aslanlar, kaplanlar, alın size beleş krediler tepe tepe kullanın” denilen küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) tam anlamıyla batmış.





Sözkonusu dönemde KOBİ’lerin batık kredilerine karşılık ayrılan tutar geçen yıl 26 milyar iken bir yıl içinde 49.3 milyar liraya ulaşmış.





Bakan Akbayrak’ın bahsettiği yasal takipli batık kredilerin üçte ikisinin KOBİ borçlarına karşılık çıkması işin ne kadar derinlerde olduğunu göstermesi açısından yeterli.





Geçen yıl takibe düşen konut kredileri 300 milyon lira artışla 1.1 milyar liraya ödenemeyen kredi kartları de 400 milyon lira artarak 6.6 milyar liraya yükselmiş.





Başka bir deyişle bir kartın kredi limitinin ortalama on bin lira olduğunu varsayarsak fazladan en az 40 bin kişi kredi kartından icra, haciz işlerine muhatap olmuş.
İcra, haciz demişken Adalet Bakanlığı’na göre icra iflas dairelerinde ele alınan dosya sayısı bugün itibarıyla 3.2 milyon, günlük gelen sayı 13.9 bin, günlük karar bağlanan ise 7.2 bin adet.





ÇEKLER, SENETLER KARŞILIKSIZ





Şu elim tabloyu karşılıksız çek ve protesto edilmiş senet tutarlarını da ekleyelim ki gerçek ekonomide ne olup bittiği daha da netleşsin.
Şubat 2018-2019 döneminde karşılıksız çek tutarı iki kat artarak 2.8 milyar, protesto edilen senetlerin tutarı da 489 milyon lira artışla 1.45 milyar lira.
Başka bir deyişle 1.4 milyar liralık çek şimdilik ödenmemiş, nakit paraya dönüşmemiş. Bu çekler ya ciro edilerek elden ele dolaşıyor ya da en son durak icra iflas dairelerine yasal takibe düşüyor.
Efendim bu kadar büyük ekonomide bu rakamlar yüzde 10’ların altında tehlike yok denilebilir. Ama kimin için tehlike yok?
Bahsettiğimiz rakamlar eskinin katrilyon liraları. Reel ekonomiyi bu para dönüşleri ayakta duruyor (duruyordu). Onlar ayakta durmayınca bankalar zora giriyor, karışık işlerle bu krediler elden çıkarılmaya çalışılıyor.
Bunlara nasıl çözüm bulunur, bu kadar borçla hangi krediyle tekrar ayağa kalkarlar, gelecek ayların çözüm bekleyen en büyük sorunu budur.
Artık yapısal mı döneriz yoksa kendi aramızda halay çekerek mi döneriz, büyüklerimiz bilir.




http://bit.ly/2GN2Nct • İsmet Hazardağlı • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Küfretme özgürlüğü

Nuri Kayış • #Küfretme, #Özgür


Türkiye’de pek çok alanda özgürlük olmadığı ya da çok sınırlı olduğu söylenebilir ama küfretme özgürlüğü olmadığını kimse söyleyemez.





Bir televizyon programında Sözcü gazetesinin sahibi ve yazarları için şu ifadeler kullanılmış:
“Bidon kafa, it, köpek, haysiyetsiz, ahlaksız, morfinlenmiş pespaye, aptal!”
Bu kadar mı?
Değil…
Şunlar da söylenmiş:
“Devlet kulağından tutup eşek gibi buraya getirecek!”
“Mahkemelerin önüne eşek gibi çıkaracak!”
“Anırta anırta ifadelerini alacak!”
“Kendi foseptiğinizde boğulacaksınız!
++
Şimdi sıkı durun:
Sözcü gazetesinin haberine göre bu ifadeler televizyon yayınlarını denetlemekle görevli kurum tarafından suç kabul edilmemiş, “ifade özgürlüğü” diye nitelendirilmiş.
++
Yazının girişindeki değerlendirmeyi tekrarlamakta yarar var herhalde:
“Türkiye’de pek çok alanda özgürlük olmadığı ya da çok sınırlı olduğu söylenebilir ama küfretme özgürlüğü olmadığını kimse söyleyemez.”
SEÇİM YENİLENİRSE…
Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığı seçimini yenileme kararı alması şu sonuçları doğurabilir:
-Türkiye seçim tarihine kadar yine çok kavgalı, gergin bir dönem yaşar.
-Ekonomik durum iyice bozulur; enflasyon artar, dolar zıplar, borsa düşer.
-Yeni seçimden çıkacak sonuç, kaybeden tarafı tatmin etmez.
-Toplumun yarısı, “kumpas”, “hile”, “organize işler” sözcüklerini dilinden düşürmez.
-Kaybeden, Yüksek Seçim Kurulu’na, “Seçim iptal edilsin” diye başvurur.
-Yüksek Seçim Kurulu haftalarca iptal başvurusunu değerlendirir.
-Arada geçen zamanda İstanbul’da belediyecilik hizmetleri fena halde aksar.
-Zaten iyi düzeyde olmayan dış itibarımız bir yara daha alır.




http://bit.ly/2GGZXEu • Nuri Kayış • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Kağıthane’de vatandaşlar taşınmaya başladı

Editör • #İstinatDuvarı, #Kağıthane


Kağıthane’de istinat duvarının çökmesinin ardından yıkılan binaların enkazında çalışmalar devam ediyor. Çevrede bulunan binalardaysa taşınma işlemleri başladı.





Akıcı Sokak’ta geçtiğimiz günlerde bir bina çökmüş bir bina belediye tarafından yıkılmış,  bölgede riskli olarak belirlenen 24 bina da boşaltılmıştı. Boşaltılan binaların tahliye edilmesi için Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin, 1500 TL kira ve nakliye yardımı yapacaklarını açıkladı. Başkan Öztekin’in açıklamasının ardından taşınma işlemleri başladı.





“HER ŞEY YOLUNDA, HER ŞEY KONTROLLÜ BİR ŞEKİLDE YAPILIYOR”





Riskli olan belirlenen binalardan birinde oturan Ozan Demirci, taşınmaya başladıklarını belirterek, Kağıthane Belediyesi’ne teşekkür etti. Demirci, “Her konuda destek var devletimiz tarafından da. Her şey sağlanıyor şu anda. Evimizi taşımamız için fırsat da verdiler. Her şey yolunda, her şey kontrollü bir şekilde yapılıyor” ifadelerini kullandı.





“GİTTİĞİMİZ YERDE İNŞALLAH BÖYLE BİR SIKINTI YAŞAMAYIZ”





Evini taşımaya başlayan Selahattin Eren de yetkililerin kendilerini hiç boş bırakmadan yardım ettiğini söyledi. Taşındıkları yerde bir daha böyle bir sıkıntıyla karşılaşmak istemediklerini belirten Eren, “Taşınıyoruz artık, yıkım başladı. Bizleri de belirli gün otellerde konaklattılar. Evlerini bulanlar şu an taşınıyor. Ben de ev buldum, taşınıyorum. Belediye bize çok yardımcı oldu. Onlardan Allah razı olsun. Hiçbir zaman bizi boş bırakmadılar, her zaman yanımızdalardı. Ekmeğimizden tutun paramıza kadar her şeyimizi verdiler. Şimdi de evlerimizi taşımamıza yardım ediyorlar. Çok güzel ilgileniyorlar. Şefkatli kollarını bize açtılar. Mağdur durumlarımızı çok güzel karşıladılar. Allah razı olsun onlardan, şu anda evimi taşıyorum. Gittiğimiz yerde inşallah böyle bir sıkıntı yaşamayız” dedi.




http://bit.ly/2GMWMwv • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

“Ortalama bir çalışan 7 kez kariyerini değiştiriyor”

Editör • #KariyerAtölyesi


Kariyer koçluğu hizmeti veren Kariyer Atölyesi’nden Zühal Yiğit, ABD’de yayınlanan İşçi İstatistikleri Bürosu raporlarına göre; bir insanın 18 ile 44 yaş arasında 11 farklı işte çalıştığını, bir çalışanın kariyerini ortalama 7 kez değiştirdiğini kaydetti. Yiğit, bu durumun Türkiye’de de benzer rakamlarda olduğunu vurguladı.





Kariyer ile mutluluk arasındaki ilişkiye de dikkat çeken Yiğit, “ABD İşçi İstatistikleri Bürosu’nun raporlarına göre insanlar, 18-44 yaş aralığında ortalama olarak 11 farklı işte çalışmaktadır. Ortalama bir Amerikan işçisi, hayatı boyunca birçok farklı kariyere sahip olmaktadır. İşçi İstatistikleri Bürosu raporlarına göre maaşlı çalışan işçilerin işlerinde kalma süresi ortalama 4-6 yıldır. Çalışmalara göre yakında Amerikan işgücünün yarısı serbest çalışanlar, danışmanlar, sözleşmeli çalışanlar, girişimciler, elektronik göçmenler ve benzerlerinden oluşacaktır. Ortalama bir çalışan kariyerini 7 kez değiştirecek, 44 yaşından önce 11 farklı işte çalışacak, mevcut işinde 5 yıldan az kalacak ve muhtemelen sonrasında serbest çalışmaya geçiş yapacak. Türkiye’de de durum çok farklı değil. Bir önceki nesil ile kıyaslandığında artık daha sık iş değiştiriyoruz. Artık esnek çalışma saatleri, dönemsel çalışanlar, proje bazlı çalışmalara yabancı değiliz. Teknoloji ile bilgiye daha hızlı erişebilmek kariyeri daha rahat değiştirebilmenin yolunu açıyor” dedi.





Kariyer koçluğu hakkında bilgiler de veren Yiğit sözlerine şöyle devam etti: “Orada sorular sorulur, kendi kendine ya da yüksek sesle. Diğer kişilerin soruları da duyulur ve ne kadar benzer olduğu fark edilir. Yanıtlar bulunur, elbette kendi içinde. Soruların bazıları yazılır bazıları yüksek sesle paylaşılır. Günün sonunda bir strateji, bir aksiyon planı hazırlanmıştır, şimdilik kendi zihninde ama en yakın zamanda bir kâğıt üzerinde. Başlamak için gerekli motivasyon bulunmuştur. Değerler, hedefler, yaşam amacı sorgulanmış, sabah gelen kişi değişmiş, farkında olmasa da dönüşüm başlamıştır artık.”





“HER İKİ DANIŞANDAN BİRİ YAPTIĞI İŞİN NE KADAR TATMİN EDİCİ OLDUĞUNU SORGULUYOR”





Sola Unitas Academy kurucularından olan Umut Kısa ise “Kariyer alanı hızla değişiyor ve her iki danışandan biri yaptığı işin onu ne kadar tatmin ettiğini sorguluyor. Böyle bir ortamda freelance çalışmaların artışı, ortalama çalışma sürelerinin kısalması ve değişim isteği gibi konular her birimizi daha etkin kariyer yönetimine yönlendiriyor. Bu ihtiyaç nedeni ile Sola Unitas Academy olarak, Kariyer Koçluğu Eğitimi ve Kariyer Atölyesi gibi özel çalışmalara yer vermekteyiz” dedi.





“YENİ MEZUN KATILIMCILAR DA VAR, EMEKLİ OLMUŞ KATILIMCILAR DA”





25 Mayıs tarihinde de bir atölye düzenlemeyi planladıklarını belirten Kariyer Atölyesi tasarımcılarından Şenay Cengiz Aslan ise bu atölyenin kariyerine yön vermek isteyenler için faydalı olacağını ifade ederek şunları söyledi: “İşinde mutlu olmayan, kariyerinde değişiklik yapmak isteyen çalışanların yanı sıra, üniversite son sınıfta olan ya da yeni mezun katılımcılarımız da var. Amaç kariyer alanını yeniden belirlemek. Emekli olmuş ancak asıl şimdi fayda yaratacağını bilen hem keyif alacağı hem de gelir elde edebileceği bir işe sahip olmak isteyen kişiler de var. Katılımcılar, atölyeden, kendilerine rehberlik edecek, kariyerlerine farklı açılardan bakacakları ve günden güne geliştirebilecekleri kariyer envanterleri ile ayrılırlar. Bu envanter kariyer tercihlerinde yol gösterici nitelik taşımaktadır.”




http://bit.ly/2GGbDr7 • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Denizlisporlu Burak Çalık: Filmin sonu mutlu bitecek

Editör • #BurakÇalık, #Denizlispor


Spor Toto 1. Lig’de Süper Lig yolunda pazar günü evinde Balıkesirspor Baltok’la karşı karşıya gelecek Abalı Denizlispor’un golcüsü Burak Çalık iddialı konuştu.





Takımın en golcü isimlerinden olan deneyimli futbolcu, “Süper Lig’e yükselmeyi sonuna kadar hak ediyoruz. Son maçlarda evimizde iyi skorlar alamadık. Ancak Balıkesirspor maçıyla bu devran da sona erecek. Rakiplerimizin puan kaybedip kaybetmemesinden ziyade bizim ne yapacağımız önemli. Bu hafta kazanıp yolumuza emin adımlarla devam edeceğiz. İnanıyorum ki filmin sonu mutlu bitecek ve Denizlispor camiası yıllardır özlem duyduğu Süper Lig’e kavuşacak” dedi. Kariyerinde daha önce ligde bu haftaki rakip olan Balıkesirspor formasıyla 1. Lig’de şampiyonluk yaşayan Burak, bu sezon 8 gol atarken özellikle Adanaspor deplasmanında 90+9. dakikadaki golüyle Süper Lig kapısını aralayan isimlerin başında geldi.




http://bit.ly/2GOeD6j • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Online alışveriş sahurda 5 kat artıyor

Editör • #OnlineAlışveriş


GEÇEN yıl ramazan ayında sahur alışverişlerinin bir önceki yıla göre 5 kat arttığını açıklayan Hepsiburada, ramazana özel kampanya yaptığını duyurdu.





Hepsiburada, ramazan ayı boyunca devam edecek yeni kampanya yaptığını belirtti. Kampanyada şu ifadelere yer verildi:





“Tüm temel mutfak ihtiyaçlarının topluca alınabileceği ramazan gıda paketleri, hurma, sahur sofralarına özel kahvaltılık ürünler, sağlıklı sofraların olmazsa olmazı zeytinyağı, iftara özel pratik çorba ve hazır yemekler, iftar sonrası çay keyfi için çeşit çeşit çaylar, bakliyatlar, salça, sos, baharatlar gibi ihtiyaç duyulan tüm ürünleri kampanyaya özel uygun fiyatlarıyla müşterilerimize sunuyoruz. Farklı bütçe ve beslenme alışkanlıklarına hitap eden 5 farklı ramazan kolisi çeşidi müşterilerimizi bekliyor.”





Önceki yılın ramazan alışverişi verilerini inceleyen Hepsiburada, 2018 ramazan ayında bir önceki yıla göre, e-ticaretten yapılan alışverişlerin 2 kat artığını bildirdi. Verilere göre 2018’in ramazan ayında sahur vaktine denk gelen 00.00’dan 06.00’ya kadar olan alışverişler, bir önceki yılın ramazan ayına göre de 5 kat arttı.





RAMAZAN’DA KİTAP ALIŞVERİŞİ ARTIYOR





Ayrıca 2018’in ramazan ayında uzun sahur saatlerinin kitaplara olan talebin de önceki yıla göre yüzde 57 artırdığı açıklandı. En çok alışveriş yapan yaş grubunun 25-40 yaş arası olduğunu belirtildi. En fazla talep İstanbul’dan gelirken onu sırasıyla Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya, Balıkesir, Hatay, Konya, Adana takip etti.





TEMEL TÜKETİM VE GIDA ÜRÜNLERİNE TALEP ZİRVEDE





Ramazanda en fazla alışveriş yapılan kategori temel tüketim ve gıda olurken, onu temizlik ürünleri takip etti. Gıda alışverişinde ramazan gıda paketleri, peynir, zeytin, bal, reçel, bakliyat ürünleri, zeytinyağı, hazır kahve, Türk kahvesi, çay, hediyelik çikolata, şeker, hazır gıda ürünleri öne çıktı. Temizlik ürünlerinde ise bulaşık deterjanı, çamaşır deterjanı ve yumuşatıcısı, yüzey temizleyici, tuvalet kağıdı öne çıkan ürünler arasında yer aldı. Sağlık ve güzellik ürünleri arasında ise en çok ağız ve diş sağlığı ürünleri talep gördü.




http://bit.ly/2GN4J4K • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Nesnelerin interneti, derin öğrenmeye veri sağlayacak

Editör • #NesnelerinInterneti


IoT sayesinde tek bir uçuştan elde edilen 30 milyon veri noktası, yılda 10 milyar veri, derin öğrenmenin getirebileceği sadece yüzde 2’lik tasarrufla 20 milyon dolar tasarruf anlamına geliyor.





Dell Technologies, Türkiye’deki müşterilerini bir araya getirerek geleceğin teknolojilerini konuştuğu etkinlik serisi Dell Tech Talks’un ikincisini gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü Sinan Dumlu, değişen nesiller ile birlikte değişen iş yapış şekilleri ve iş ortamları hakkında bilgi verdi. Dell Technologies’in Türkiye’deki 16 ve 23 yaş arasında 715 kişi ile katıldığı, dünya çapında 17 ülkede gerçekleşen Z kuşağı araştırmasından bilgiler aktaran Dumlu, şu bilgileri verdi:





Türkiye’deki Z jenerasyonunun yüzde 66’sı aynı koşulları sunan bir iş yerinde sağlanan teknolojinin iş tercihinde önemli yeri olduğunu belirtirken bu oran Amerika Birleşik Devletleri’nde yalnızca yüzde 37.

Türkiye’deki Z jenerasyonunun yüzde 57’si, okuldan mezun olduğunda işe girerken çalışanlarda aranan teknoloji yetenekleri konusunda kendine güveniyor. Fransa’da bu oran yalnızca yüzde 40.

Buna rağmen, Türkiye’deki her iki Z jenerasyonuna dahil olan gençten biri okul bitip, işe başladığında çalışmadan tecrübe edinmek mümkün olmadığı halde çalışanlardan tecrübe istenmesinden endişe ediyor.

Z kuşağının iş hayatında paradan çok daha fazlasını istediğini belirten Dumlu, dijital bir dünyaya gelen bu kuşağın sanılanın aksine daha fazla insani etkileşim istediğini aktardı.





Derin öğrenme ile gelişim devam ediyor





“Gelecek için İnovasyon” başlıklı sunumuyla sahnede yer alan Dell Technologies EMEA Bölgesi CTO’su Paul Mackay, “Yeni dünyanın veri kaynaklarını değerlendirmenin yolu yapay zekâ ve alt kırılımlarını keşfetmekten geçiyor. Yapay zekâ ve makine öğrenimi ile derin öğrenme arasında çok önemli bir fark bulunuyor. Makine öğrenimi elde ettiği veriyi kullanırken belli bir noktada tıkanırken, derin öğrenme bu soruna çok ilginç bir yaklaşım getiriyor. Derin Öğrenme gerçekten sadece büyüme yerine ölçeklendiriyor. Makine Öğrenmesi, modellerde alınabilecek veri miktarına göre ölçek büyütme problemi yaşatırken derin öğrenme bu sorunu modele girmek için verileri yönetim şekli ve kullanmasıyla çözer” dedi. Mackay, derin öğrenmenin farkını daha detaylı bir örnekle açıkladı:





“Hadoop ve çoğu Makine Öğrenimi envanteri ölçeklendirme bileşenine sahiptir. Hadoop’taki düğümü ve denetimsiz kümelemenin etrafındaki matematik verimliliği, işlenebilecek veri miktarını sınırlar. Derin öğrenme, Hadoop’tan ayrılarak, yinelemeli adımlara ayırmaya odaklanarak tıkanıklığı hareket ettirdi. Sonuçta, Dell EMC teknolojisi ile iyi bir şekilde eşleşen bir ölçeklendirme teknolojisi ortaya çıktı.”





Bir uçuşta 30 milyon veri noktası





Nesnelerin interneti (IoT) teknolojisine de somut bir yaklaşım getiren Mackay, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bugün GE, sensörlerle donatılmış akıllı jet motorları inşa ediyor ve bu sensörlerden gelen veriler GE ve havayollarının motorun nasıl çalıştığını tam olarak bilmesini sağlıyor. Bu da bakım ve yakıt ekonomisi gibi diğer alanlarda önemli faydalar sağlıyor. Örneğin, Teksas’tan Londra’ya uçmak, uçuş başına 30 milyon kadar veri noktası oluşturuyor. Bir yıl boyunca 10 milyar veri noktasından bahsediyorsunuz. Derin öğrenmenin getireceği zengin analizlerle, küçük yüzde iyileştirmeler bile büyük farklar yaratabilir. Örneğin, yakıt kullanımında yüzde 2 azalma, 20 milyon dolar tasarruf anlamına gelebilir.”





Yapay zekâ, makine öğrenimi ve derin öğrenme teknolojilerinin temelinin veriye dayandığını hatırlatan Paul Mackay, “Bu yenilikleri kullanabilmek için nesnelerin interneti ile elde edilecek veri, dünyayı gerçekten algılamak ve dijital birer kopya oluşturabilmek için büyük önem taşıyacak. Tüm bu dönüşüm insanlığın kendini tanımlaması dönemini işaret ediyor. Her şeyin neden değiştiğini, neden bu değişimin önemli olduğunu anlıyoruz” dedi. Mackay, bu dönüşüme seyirci kalmamak için işletmelerin de kendi içindeki dönüşümü başlatmaları gerektiğini vurguladı.
Bugüne kadar Anadolu Efes, Fenerbahçe, Beşiktaş, ODTÜ gibi takımların yanı sıra Basketbol A Milli Takım Baş Antrenörlüğü, Ümit Milli Takım Baş Antrenörlüğü ve A Milli Takım Yardımcı Antrenörlüğü gibi görevler yürüten Çetin Yılmaz katılımcılara Z jenerasyonuna nasıl yaklaşılması gerektiğini ve takım olma duygusunu paylaştı.




http://bit.ly/2GN3zpU • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Yol ortasında kalan bina, sürücüleri korkutuyor

Editör • #Çorum


Çorum’da yapımı süren bağlantı yolunda, kamulaştırma bedeline itiraz nedeniyle davalık olan ve büyük bölümü yol ortasında kalan 3 katlı bina, sürücülere zor anlar yaşatıyor.





Çorum Belediyesi tarafından yoğun olan şehir içi trafiği rahatlatmak amacıyla yapımı planlanan 650 metre uzunluğunda, 25 metre genişliğindeki bağlantı yolu projesi için çalışmalar sürüyor. Çalışmalar kapsamında; 22 milyon 963 bin liralık kamulaştırma çalışması yapılan güzergâhta birçok binanın yıkımı tamamlandı. Kamulaştırma bedeline itirazda bulunan bazı binaların sahipleriyle belediye davalık oldu. Bu nedenle, bölgede bazı binaların yıkımına başlanamadı. Asfalt döküm işlemi henüz yapılmayan bağlantı yolu, araç ve yaya trafiğine açıldı.





Sürücüler, dava nedeniyle yıkılamayan ve büyük bölümü yol ortasında kalan 3 katlı binanın önünde boş bırakılan kısımdan dönüp yollarına devam etmek zorunda kalıyor. Sürücüler, özellikle gece karanlığında önlerine çıkan binanın tehlike yarattığını belirterek soruna çözüm bulunmasını istedi. Belediye yetkilileri, söz konusu binanın, hukuki sürecin tamamlanmasının ardından yıkılacağını belirtti.




http://bit.ly/2GACuF8 • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

‘Motorcu Dostu Trafik’ projesinde yeni dönem

Editör • #MotorcuDostuTrafik, #Motor, #Trafik


Trafikteki motosiklet sürücüleri ve diğer sürücülerin birbirlerini daha iyi anlaması ve güvenli bir sürüş ortamı sağlanması hedefiyle geçtiğimiz yıl Aytemiz’in liderliğinde başlayan ‘Motorcu Dostu Trafik’ projesinin ikinci etabı başladı. 





Projenin 2019 yılındaki ikinci etabında yeni etkinlikler ile birlikte toplamda 3 bin 500 motosiklet sürücüsüne ulaşılması hedefleniyor.





Akaryakıt şirketi Aytemiz’in ‘Motorcu Dostu İstasyon’ projesinin bir ileri aşaması olarak, ‘trafikte empati hareketi’ söylemi ile hayata geçen ‘Motorcu Dostu Trafik’ sosyal sorumluluk projesinin ilk etabı tamamlandı. 2018 yılında başlatılan Motorcu Dostu Trafik projesi, yeni hedeflerle 2019 yılı ikinci fazına geçti. İlk etabında, 2 bini aşkın motosiklet sürücüsüne ulaşılarak trafikteki motosiklet ve diğer taşıt kullanıcılarının birbirlerini daha iyi anlaması ve güvenli bir sürüş ortamı sağlanması için birçok etkinlik yapılan projenin, 2019 yılındaki ikinci etabında ise yeni etkinlikler ile bin 500’e yakın motosiklet sürücüsüne ulaşılması planlanıyor. İkinci etabın sonunda toplamda 3 bin 500 kişiye dokunacak olan proje ile trafikte empatinin arttırılması amaçlanıyor.





2 yılda 160 istasyonda bu konsepti uyguladıklarını söyleyen Aytemiz Genel Müdürü Ahmet Eke, “Böylece motosiklet sürücülerinin, istasyonlarımızda güvenli yakıt alışverişi yapmalarına ve konforlu zaman geçirmelerine katkı sağladık. Motorcu Dostu İstasyon kavramımız özellikle motosiklet sürücülerinden pek çok takdir mesajı aldı ancak projemizin uluslararası bir ödüle layık görülmesi de bizlere ayrıca gurur verdi” dedi.





18 İLDE 2 BİNİN ÜZERİNDE KİŞİYE ULAŞILDI





Motorcu Dostu Trafik projesinin 1 yıla yayılan ilk fazını geride bıraktıklarını söyleyen Ahmet Eke, “Proje kapsamında 2018 yılı içerisinde birçok faaliyette bulunduk. Projemizin Türkiye geneline yayılabilmesi için yaptığımız ‘Asil Özbay ile yol deneyimleri’ gezici etkinliklerimizle 18 ilde yaklaşık 2 bini aşkın kişiye ulaştık. İstanbul Koşuyolu’nda hazırlanan özel eğitim pistimizde, güvenlik donanımları kullanım bilincinin yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması için oluşturduğumuz özel eğitim programı çerçevesinde proje için devreye alınan motorcudostutrafik.com.tr web sitesinden tarafımıza başvuran yüzlerce motosiklet sürücüsüne eğitim verdik. Projeye dikkat çekerek, trafikteki can kayıplarımızı ve yaralanmaları önlemek amacıyla motosikletlilere fosforlu donanım, diğer araçlara ise yine fosforlu proje logolu, dikkat çekici stickerler dağıttık” diye konuştu.





Projesinin ilk fazında motorlu servis personelleri ve kuryelerin ‘motorcu’ imajında etkili olduğunu tespit ettiklerini belirten Eke, “Çağımızın bir gereği olarak hızla hayatımıza giren kuryelerin trafikteki davranışları, tüm motorculara bakış açısını şekillendiriyor. Buradan hareketle, projemizin ikinci fazında, bu konuya biraz daha eğilmeye karar verdik” ifadelerini kullandı.





İKİNCİ DÖNEMDE NELER YAPILACAK?





Motorcu Dostu Trafik projesinin ikinci fazında yapılması planlanan projelerden de bahseden Ahmet Eke, “Motosiklet sürücülerinin doğru ve etkin bir şekilde temsil edilmesi için çaba sarf edeceğiz. Bunun için kamu ve özel otoriteler tarafından yolların, caddelerin, sokakların ve otoparkların ‘motorcu dostu’ bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmesi için bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştireceğiz. Belediyeler tarafından tahsis edilecek olası tüm açık hava reklam alanlarında projeyi hatırlatacağız” dedi.





‘ASİL ÖZBAY İLE YOL DENEYİMLERİ’ DEVAM EDECEK





Projenin ikinci etabında ‘Asil Özbay ile Yol Deneyimleri’ gezici aktivitelerinin en az 5 ayrı kent merkezine daha taşınacağını da dile getiren Ahmet Eke, “Gezici aktivitelerimizin yanı sıra Motorcu Dostu Trafik projemiz ile birçok üniversite etkinliğine ve motosiklet festivallerine de katılım sağlayacağız. Motosikletlere reflektörlü bir aparat ve diğer araçlara yine reflektörlü proje logolu dikkat çekici stickerler dağıtacağız” diye konuştu.





ÖDÜLLÜ PROJE





Proje, ABD merkezli piyasa araştırma ve danışmanlık şirketi Frost & Sullivan tarafından ‘Müşteri Değeri Liderliği’ ödülünün sahibi oldu.





KAMU SPOTU YAYINDA





Türkiye Motosiklet Federasyonu ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün desteği ile hazırlanan kamu spotu televizyonlarda yayınlanmaya başladı.





PROJE ORTAKLARI





Aytemiz’in yanı sıra projeye; Castrol, Fiyuu, Unico Sigorta, Yuasa, Suzuki, Türkiye Motosiklet Federasyonu (TMF), Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED), Türkiye Motosiklet Platformu (TMP) ve Motosiklet Kullanıcıları ve Sporları Federasyonu (MKSF) destek veriyor.




http://bit.ly/2GDhwp9 • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Citrix, 2019'un ilk çeyrek sonuçlarını açıkladı

Editör • #Citrix


Citrix, 31 Mart 2019’da sona eren 2019 mali yılı birinci çeyreğinin mali sonuçlarını açıkladı.





2019 mali yılının ilk çeyreğinde Citrix, 719 milyon ABD doları gelir elde etti. Bu rakam, 2018 mali yılının ilk çeyreğinde gerçekleşen 697 milyon ABD dolarlık gelirle karşılaştırıldığında yüzde 3’lük bir gelir artışını ifade ediyor.





Citrix’in Başkan ve CEO’su David Henshall, “Workspace çözümleri alanındaki hızlanan gelir artışının desteğiyle ilk çeyrekte sağlam sonuçlar elde ettiğimizi açıklamaktan dolayı mutluyuz,” şeklinde konuştu ve şöyle devam etti: “Workspace çözümlerinden elde edilen gelir yıldan yıla %13 artarak 2012’den bu yana en hızlı artışa ulaştı. Abonelik modeli geçişimiz de başarılı bir şekilde devam ediyor ve abonelik işimizin %60’ını oluşturan SaaS bize %43’lük güçlü bir yıldan yıla artış sağladı.”





2018 mali yılının ilk çeyreğiyle karşılaştırıldığında, 2019 mali yılının ilk çeyreği için elde edilen sonuçlar şöyle:





• Abonelik geliri yüzde 37 oranında artmıştır;





• Ürün ve lisans geliri yüzde 16 oranında düşmüştür;





• Destek ve hizmet geliri yüzde 2 oranında artmıştır;





Citrix yönetimi, 2019 mali yılının ikinci çeyreğinde net gelirin 765 milyon ABD doları ile 775 milyon ABD doları aralığında olmasını hedefliyor. 2019 mali yılı için ise plan net gelirin 3,08 milyar ABD doları ile 3,09 milyar ABD doları aralığında olması.




http://bit.ly/2GG25MN • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

TÜİK-Ölümlerin yüzde 38.4'ü dolaşım sistemi hastalıklarından

Editör • #DolaşımSistemi, #TUİK


Türkiye’de 2018’de dolaşım sistemi hastalıkları, iyi ve kötü huylu tümörler ve solunum sistemi hastalıkları ölümle sonuçlanan ilk üç hastalık olmaya devam etti.





Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ölüm nedenlerinde ilk üç 2018’de bir önceki yıla göre değişmezken, ölüm vakalarının yüzde 38.4’ünü dolaşım sistemi hastalıkları, yüzde 19.7’sini iyi ve kötü huylu tümötler ve yüzde 12.5’ini de solunum sistemi hastalıkları oluşturdu.

Verilere göre dolaşım sistemi kaynaklı ölümlerin yüzde 39.7’sini iskemik kalp hastalıkları oluştururken, iskemik kalp hastalıklarını yüzde 22.4 ile serebro-vasküler hastalık ve yüzde 8.3’ünü de hipertansif hastalıkları izledi.

TÜİK’e göre kötü huylu tümör nedeniyle gerçekleşen ölümlerin toplam sayısı 2018’de 81 bin 129 oldu ve bu ölümlerin yüzde 30.8’i gırtlak ve soluk borusu, bronş ve akciğerin kötü huylu tümöründen kaynaklandı.

Ölüm nedeni istatistikleri yaş gruplarına göre incelendiğinde 2018’de dolaşım sistemi hastalıklarının en çok 51 bin 376 kişi ile 75-84 yaş grubunda, iyi ve kötü huylu tümörlerin de 23 bin 674 kişi ile en çok 65-74 yaş grubunda olduğu görüldü.

İkamet edilen illere göre ölüm nedenleri incelendiğinde de 2018’de dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk beş il sırasıyla  yüzde 48 ile Çorum, yüzde 47.2 ile Denizli, yüzde 46.7 ile Adana ve yüzde 46.2 ile Çanakkale ve Afyonkarahisar oldu. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle oluşan ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk beş il de sırasıyla yüzde 24.6 ile Kırklareli, yüzde 23.8 ile İstanbul, yüzde 23.2 ile Van ve Eskişehir yüzde 23 ile Edirne oldu. 




http://bit.ly/2GO5Zol • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

'Turkuaz Sergi' sanatseverlerle buluşmak için gün sayıyor

Editör • #TurkuazSergi


Hat, tezhip ve minyatür alanlarında eser veren sanatçılar, ‘Türk rengi’ olarak adlandırılan turkuaz rengin ağırlıklı olduğu eserlerini ‘Turkuaz Sergi’de bir araya getirecek.





Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi iş birliği ile hazırlanan sergi, 30 Nisan Salı günü İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda sanatsever ile buluşacak.





Sergide, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Geleneksel Sanatlar Enstitüsü öğretim üyeleri M. Hüsrev Subaşı, Mustafa N. Çelebi, Betül Bilgin, Ali Toy, Davut Bektaş, Nihal Aracı ve S. Hilal Arpacıoğlu’nun turkuaz temalı hat, tezhip ve minyatür eserleri yer alacak. Sergi; hat, tezhip ve minyatür sanatının ana renklerinden olma özelliği taşıyan, iyileştirici gücü ve mekânı hareketlendiren özelliği ile sanatı ve sanatçıyı temsil eden turkuaz rengin üç sanattaki uygulamalarına odaklanıyor.





YAŞAMIN SÜREKLİLİĞİNİ TEMSİL EDEN BİR RENK





Zengin ve canlı bir renk kültürüne sahip olan Orta Asya ve Türk geleneğinde kutsal olarak kabul gören ve yaşamın sürekliliğini temsil eden mavi ve yeşil renklerinin tüm açılımlarını yansıtan turkuaz, Mançurya Denizi’nden Tuna Nehri’ne kadar yayılan alanı kapsayan Türk coğrafyasında M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren bütün tezyinat unsurlarında kullanılıyor. Fransızca Türk kelimesinin söylenişinden türetilmiş bir kelime olan, ‘Türk rengi’ olarak da bilinen turkuaz, kitap tezyini sanatlarında da önemli bir yer tutuyor.





‘Turkuaz Sergi’, 10 Mayıs’a kadar İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Sergi Salonu’nda görülebilecek.




http://bit.ly/2GAOrL2 • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete