Header Ads

Şu vergisiz tabanın inleri nerede?

İsmet Hazardağlı • #VergisizTaban


Ülkemiz uzun yıllar iyi, kötü
çok şey başardı, çok şey değiştirdi ama bir şeyi başaramadı: vergiyi tabana
yaymak.





Nice maliye bakanı geldi,
geçti, istisnasız hepsinden “basit,
etkin, geniş tabanlı ve daha adil, mevzuatı sade bir vergi sistemi getireceğiz”
sözlerini dinledik. Bu nasıl bir hedeftir ki bir türlü gerçekleşmediğinden tüm
maliye ile ilgili bakanların konuşma metinlerde hatta hükümet programlarında
sürekli yer alır ve her fırsat tekrarlanır?





Bu vergiyi tabana
yaymak ne iştir? Kimdir bu vergi tabanının muhatapları, nerede yaşarlar, neden
vergi ödemezler?





Burada kast edilen
taban orta ve alt gelir gruplarındaki vergi mükelleflileri ise bunlara neden bir
türlü ulaşamadık, bulamadık, inlerine giremedik?





Tavan deyince
ortanın üstü yani kaymak tabaka gelir grupları anlaşılıyor. Öyle ya bu grup
vergisini kuruşu kuruşuna, zamanında ödüyor ancak geri kalan bu taban vergi
ödemeden bir güzel yaşıyor. Demek vergide “tabana kuvvet” zamanı gelmiş.





HERKES VERGİ MÜKELLEFİ





Türkiye’de adil vergiden
ne anlaşılır o da bilinmiyor. Adalet denince şu meşhur “çok kazanandan çok, az
kazanandan az” lafı vardır ya bu da tam bir Maliye klasik söylemidir üstelik
vergi tabanını yaygınlaştırmakla ile çelişir.





Nedeni basit. Devletin
vergi gelirlerinin yüzde 80’ini dolaylı kalemlerden geliyor.  Bu konuda hamdolsun dünya birincisiyiz. Bugün
satın almaya kalktığımız her türlü mal ve hizmette vergi var. Bunu zengini de
fakiri de, silgi, defter alan yedi yaşındaki öğrenci de ödüyor. Sonuçta 82
milyon insanımız dolaylı ve/veya dolaysız vergi mükellefiyiz.!





Örneğin, benzin
alındığında ki 22 milyon araç var, bu da, bu kadar her insanın vergi ödediği
anlamına gelir. Bunların hepsi üst gelir gruplarında değil ya? Üstelik bunların
tümü yemez içmez, diğer hiçbir vergisini ödemez ama iş motorlu araçlar
vergisine gelince gününü sektirmeden öder.





Diğer bir örnek,
vergiden vergi almak ya da üst üste başka vergi eklemek de bize mahsustur.
Otomobil aldığınızda KDV eklenmiş tutara bir de özel tüketim vergisi bu da
yetmez, çevre vergisi de eklenir, 100 bin liralık araç olur 200 bin lira.





Bu anlayışı yani “alan,
tüketen ödesin” diyen rahmetli Turgut Özal yerleştirdi. İşte size adalet! Otomobil
almazsan bu vergileri ödemezsin. Daha farklı hangi vergi adaletinden
bahsediliyor?





AZ ÇOK KAZANANLAR





Ne zaman vergi
gelirleri azalırsa “efendim şu şu meslek grupları acayip para kazanıyorlar ama
iş vergiye gelince, ne fiş, ne fatura, ne beyan ediyorlar” sözü hemen
tekrarlanır. Bu da boştur. Yine Özal zamanından kalan beyana dayalı vergi
ödenmesi vardır. Yani ne yazarsan Maliye ona bakar. Çok şüphelerse inceleme
yapar. Hele bir de zamanında öderseniz Maliye sizle uğraşmaz, en fazla vergi
ödeyenler listesine bile girersiniz.





Vergi mevzuatı, diğerlerinde
olduğu gibi, dili hiçbir zaman sadeleşmez, basitleştirilmez. Mevzuatın büyük
bölümü eski Türkçe ile yazılıdır, anlaşılmaz. Vergi camiası da bunun basitçe
anlaşılmasını istemez.





Vergi mevzuatı
ayrıca öyle karmaşıktır ki basitleştirsen de içinden çıkılamaz. Bunu rahmetli
eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci denedi, ömrü yetmedi. Bir de o kadar sık
değiştirilir ki anlamak için onlarca Resmi Gazete’ye bakmanız gerekir.





Vergi hesaplamaların
gelince, zaten bu ayrı bir uzmanlık işidir, sade vatandaş yapamaz. Bir sürü
istisnalar, muafiyetler, ek indirimler vs. vardır Bunlar aynı zamanda vergi
yükümlülüklerini azaltmak için “bazı kolaylıklar” sağlar. Bir yerde “şu kadar
vergi ödeyeceksin” der diğer yanda “şu şu maddeler uyarınca vergin azılır” der,
bir bakarsınız o yıl onca gelire rağmen zarar çıkar, vergiden kurtulursunuz.





Onun için vergi
tabanını aramak için zaman harcayacağınıza, kesinleşmiş (tahakkuk etmiş)
vergilerin toplanmasına (tahsilatına) bakın. Özellikle de vatandaşın ödediği
KDV’yi sermayesine ekleyenlere!




http://bit.ly/2tHmLhx • İsmet Hazardağlı • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok