Header Ads

Arıcılar hem tanıdı hem öğrendi

Arıcılar hem tanıdı hem öğrendi • http://bit.ly/2S9g1TP • Emre Yılmaz • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete


Ankara,
Anfa Altınpark Expo Center ev sahipliğinde gerçekleştirilen
ARMASAD Arıcılık fuarı halkın yoğun ilgisi ve destekleri ile
gerçekleşti. Fuarda arıcılık malzemeleri, bal çeşitleri
tanıtılırken bilgi almak isteyenler için öğretici konferanslar
da verildi.





Sofralarımızın değişmeyen tatlarından olan balları arılar sayesinde tüketebiliyoruz. Balların sofralarımıza gelmesini sağlayan arıcılık sektörü ise bu konuda oldukça önemli bir yere sahip.Bilinçli üretim arıların nesillerini korumamız açısından büyük önem arz ediyor. Nitekim arılar sadece bal üretmiyor aynı zamanda ekolojik dengeyi sağlıyor. Hatta en önemli parçalarından bir tanesi.





Kürşat Zeynel Utlu

Ankara’da
gerçekleştirilen ARMASAD Arıcılık Fuarı hem çeşit çeşit
ürünlerin tanıtılmasını sağlarken, hem de arı ve arıcılık
konusunda üreticileri ve vatandaşları bilgilendirdi.

2015
yılından itibaren ARMASAD Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten
Kürşat Zeynel Utlu ile fuarı ve arıcılığı konuştuk.





  • Soru:
    Arıcılık fuarı fikri nasıl oluştu?

Utlu:
Dernek olarak yıllardır eğitimci kimliğimizin vermiş olduğu
arıcılık sektöründe  yaptığımız hizmetlerle arıcılara
daha fazla fayda sağlayacak hale getirmek için ARMASAD olarak bir
fuar organizasyonu planlamaya başladık. 2015 yılında ARMASAD’ın
kurulmasıyla beraber arıcılık fuarı fikri doğdu. İstanbul ve
Ankara ayaklarını yürüttüğümüz fuar bu yıl 4. kez Ankara’da
düzenleniyor.





  • Soru:
    Fuarla kimleri ulaşmayı hedefliyorsunuz?

Utlu:
Organizasyon, lokasyon gereği İç Anadolu Bölgesi’nin arıcısına
hitap etmekte.
Eğitim ayağının da içinde bulunduğu
organizasyon malzeme, ekipman ve arı ürünlerinin hem bölgedeki
arıcıyla malzeme ekipmanının buluştuğu hem de tüketicinin
ürünler ile buluştuğu bir alan. 

Sektörel bir
organizasyon olmasına rağmen oldukça kalabalık ve başarılı bir
organizasyon gerçekleşiyor. Eğitim ayağımız da gerçekleşti
üniversitelerden gelen hocalarımız uzman arıcılarımızın
sektörle ilgili sorularını cevapladı. Arı ile ilgili gerekli
bilgilerin arıcılara aktarıldığı fuar, eğitimle desteklenen
başka bir ayağı da temsil ediyor.





  • Soru:
    Arıcılıktan bahsedebilir misiniz?

Utlu:
Arıcılık, Anadolu insanının bir geleneği olarak ülkemizde çok
eski dönemlerden beri yapılmaktadır. Çok eski bir geçmişe sahip
olmasına karşın arıcılığın gelişmesi bilim ve teknolojinin
ilerlemesine bağlı olarak son yüzyıllarda gelişmiştir.

Tarımın
topraksız bir dalı olan arıcılık, arıcıların zor şartlar
altında mücadele ederek balın üretimi sağlamasıyla
sofralarımıza geliyor. Arıcılar üretim yaparken çeşitli
haşeratla, yılanla, akreple mücadele etmek zorundalar.
Çocuklarıyla insanların ayak bile basmaya cesaret edemeyecekleri
coğrafyada ki florayı bitkiyi ülke ekonomisine kazandırmak için
çabalayan emekçi bir sektör.





Arıcılarüretim yaparken hem ülke ekonomisine katkı sağlıyor hem deinsanlar için şifa kaynağı olan balın tüketicilerin sofrasınaulaşmasını sağlıyor. Tek üretim kalemi bal olmayan üreticilerbalın yanında ana arı, polen, propolis, arı sütü gibibirbirinden kıymetli ürünler ile ülke ekonomisine canlılıkkazandıran tarımın en küçük temel taşı durumunda.

Tarımınen küçük taşı olmasındaki ana etken tozlaşmayı sağlayan arıların dünya üzerinden çekildiğinde insanların yaşamak için 4 günü olmasından kaynaklı çünkü arıların çekilmesi demek bitkisel üretimin tamamen durması anlamına geliyor buda hayvancılık ve tarımın arının olmadığı yerde konuşulamayacağı anlamına gelir. Bundan dolayı en çok desteklenmesi gereken sektörün arıcılık olduğu arıcılarıngenel görüşü.





KARAKOVANBALI ŞİFA KAYNAĞI





Avarlar Bal Genel Koordinatörü Celal Tuğrul Karakovan balının oluşum şeklini anlattı. Tuğrul, “Karakovan balı hiçbir şekilde günışığı görmeden 6 ay süreçte kovanda bekletilerek sıvama yöntemi ile sıvanır 6 ayın sonunda açılır. İçi, mumu herşeyi tamamen arı tarafından yapılan doğal bir baldır.”





Celal Tuğrul
  • Soru:
    Arıdan bal dışında nasıl faydalanıyorsunuz?

Tuğrul:
Bal aslında arının yapmış olduğu en son şeydir. Onun öncesinde
arı; polen, propolis ve arı sütü yapıyor. Arı sütü çok
değerli bir malzeme. Vücudun bütün hücrelerini yeniliyor insana
dinçlik, enerji veriyor. Bu ürünler bal ile karıştırarak
tüketilmelidir. 

Propolis adı verilen malzeme ise
arının kovana yabancı bir madde girmesin diye sıvama yapmasıyla 
meydana gelir  ve yabancı bir maddenin giremediği kovan da
bulunan propolis bir nevi antibiyotik görevi görür. Ham halini
kişi kilosuna göre kullanmalıdır. Kilonun onda biri damla
oranında kullanılmalıdır.





  • Soru:
    Balın doğal olduğunu nasıl anlarız?

Tuğrul:Sağlıklı yaşam için bu kadar önemli besin maddesi olan bal hakkında halkımız arasında yanlış bir inanış hakimdir. Bu,kristalleşen(şekerlenmiş) balın düşük kalitede olduğu kanısıdır. Halbuki, balın kristalleşmesi bozulma olmayıp, elde edildiği kaynağa göre değişebilen doğal bir olaydır. Ancak tüketicilerin çoğu kristalize olan balı bilgisizlik sonucu kalitesiz bal olarak algılar. Gerçek olan pek çok doğal vekaliteli balın çok kısa sürede, hatta süzme aşamasından sonra bile kristalleşmeye başlayabileceğidir.





78 MİLYON LİRA DESTEK 197 MİLYON LİRA YATIRIM





Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme kurumu İletişim Uzmanı Selma ürkmen ise arıcılık sektörü ile ilgili kurumlarının faaliyetlerini anlattı. Türkiye genelinde 1858 projeye toplamda 78 milyon TL destek ve 197 milyon TL yatırım yaptıklarını ifade eden Türkmen,





“Ankara
genelinde 2 projeye destek veren kurumumuz Ankara’da 
hayvancılık yapan ve et süt üreten tarımsal işletmelere destek
veriyor. Destek kapsamları içinde kırsal turizm, yenilenebilir
enerji de bulunuyor. Kurumumuz tarıma destek olmaya devam ediyor”
dedi.

Sözlerine devam eden Türkmen, “İPARD programını
da yürüten kurumumuz yatırım öncesi kalkınma aracıdır. Avrupa
Birliği’nin desteğini yürüten ve Türkiye’de kamu alanında tek
akredite kurum olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
İPARD programı kapsamında hibe desteklerini, kırsal alan ve tarım
alanında  yürüten kurumlara hibe desteklerini dağıtıyor.
Hibelerin yüzde 75’i Avrupa Birliği fonundan yüzde 25’i ise ulusal
fondan dağıtılıyor. Verilen hibeler yüzde 40 ile yüzde 70
arasında değişiyor” ifadelerinde bulundu.

İPARD programı
ile işletmelerin fiziksel yatırımlarına yönelik verilen hibe
desteklerinin 1 milyon Euro üst sınırı olduğunu belirten
Türkmen, “ Hibe destekleri yüzde 40 ile yüzde 70 oranında
değişmekte olup 1 milyon Euro üst sınırı bulunmaktadır. 103
adını verdiğimiz sektörde daha çok işlemeye yönelik etten
salam, sucuk yapımı, sütten kaşar yoğurt yapımı gibi entegre
tesislerin kurulmasına destek veren kurumumuzun 3 milyon Euro üst
sınırı bulunmaktadır. 302 olarak geçen çiftlik faaliyetleri
çeşitlendirilmesi adı verilen tedbirleri bulunan kurum burada da
500 bin Euro’ya kadar üst limit bulundurmaktadır. Hibe oranı ise
yüzde 55’dir.
 
Çok çeşitli yerlere destek veren
kurumumuz yenilenebilir enerjiden arıcılığa kadar kırsal turizm
Makine parkları gibi sektörlere destek vermeye devam ediyor”
şeklinde konuştu.





PEKİ ARILAR NEDEN ÖNEMLİ?





Bal
arıları ve yaban arılarının içinde bulunduğumuz eko-sistem
için önemi, bitki örtüsüyle oluşturdukları ortak yaşamla
başlar: Arılar yaşamak için besin olarak çiçeklerin nektarına
(bal özüne) gereksinim duyarlar, bitkilerinse polenlerini yaymak ve
böylece üremek için bir dölleyiciye ihtiyaçları
vardır.   

Bütün doğal tozlaştırıcılar
yani polen yayanlar arasında arılar çevreyle ilgili en önemli
role sahip olanlardır. Çünkü tüm yerli çiçek türlerinin
neredeyse  yüzde 80’inin tozlaşması bir Avrupa Bal Arısı
türü olan Apis mellifera tarafından gerçekleştirilir ve geriye
kalan yüzde 20’sinden yaban arıları, eşek arıları ve
kelebekler sorumludur. Bunlar bal arılarına oranla belli bir türde
uzmanlaşmışlardır ya da daha yavaş çalışırlar. İyi ürünler
elde edilmesinin ve biyolojik çeşitliliğin baş sorumlusu bal
arılarıdır. 

İnsan balı, leziz bir yiyecek olarak
keşfettiğinde, arıları kendi amacı için kullanmaya başlamıştır.
Eski Mısır’da bal tanrıların yiyeceği olarak geçerdi, hatta
M.Ö. 600’lerde antik Yunan’da arıcılık
yapılmaktaydı.   

Sayılarla
Arıların Önemi: 





  1. Yapılan
    gözlemlere göre, insanların besinlerinin %90’ından fazlasını
    oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçünün arıların
    tozlaşması sayesinde elde edilmektedir. 
  2. Dünya
    çapında arıların ekonomide yarattığı katma değer yaklaşık
    250 milyar Euro’dur.
  3. Tarımsal
    ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi
    artırmakla kalmaz aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltir.
    Örneğin Arılar tarafından tozlaştırılmış çilekler daha
    dayanıklıdır, daha az şekil bozukluğuna sahiptir ve daha yüksek
    bir ticari değer yakalarlar. 
  4. Kakao,
    vanilya ve çarkıfelek gibi kültür bitkilerinin yetişmesi yüzde
    100 arılar tarafından sağlanacak tozlaşmaya bağlıdır.
  5. Böceklerce
    sağlanan tozlaşma, çekirdekli meyvelerde meyve verimini yüzde 40
    civarında artırır. 

Arıların
Aniden Yok Olması 
 

Birkaç
yıldan bu yana periyodik olarak kış aylarında görülen, arı
kolonilerinin kitlesel ölüm olayları kaydedilmektedir. Koloni
Çöküş Bozukluğu/Sendromu, bir kovandaki arıların, bal peteği
gözlerinde büyümeyi bekleyen larvaları arkalarında bırakarak,
birden bire kaybolmaları olarak tanımlanmaktadır. Kovanların
hemen yakınlarında hiçbir ölü arı bulunmaz ve önceki hastalık
belirtilerinden hiçbirine rastlanmaz.  

Arı
ölümlerinin sebeplerine dair sadece spekülasyon yapılabilir,
çünkü birkaç faktör bir araya gelmektedir. Bu faktörlerin
önemi, özellikle birarada etkileşimleri gözönüne alındığında,
tam olarak ölçülememektedir.  





  1. Pestisitler: Tarımda
    haşere ilaçlarının kullanımı, arıların sağlığı üzerinde
    kanıtlanabilir etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra, özellikle hangi
    maddenin polen taşıyıcılarda zararlı etkiye sebep olduğu
    üzerinde anlaşmak zordur. Haşere ve zararlılara karşı
    kullanılan etken maddeler geniş bir yelpazeye sahiptir ve
    çoğunlukla da bunlarda kimyasal karışımlar söz konusudur.    
  2. Bulaşıcı
    Hastalıklar:
     Arılara
    örneğin sönmüş bir kovanın çalınıp kullanılması durumunda
    bir virüs bulaşması olasıdır.
  3. Genetiği
    değiştirilmiş bitkilerin
     bal
    arıları üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğine dair
    varsayımlar söz konusudur. İçine yabancı bir gen
    yerleştirilerek genetiğiyle oynanan mısır buna bir örnek olarak
    verilebilir. Bu gen böceklere etki eden bir toksin üretir.
    Bahsedilen toksinin arılar üzerinde zararlı etkiler oluşturup
    oluşturmayacağı şimdiye kadar bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.



http://bit.ly/2S9g1TP

Hiç yorum yok