Header Ads

Bir ömür nasıl yaşanır?

Nuri Kayış •


İlber Ortaylı’nın son kitabı,
“Bir Ömür Nasıl Yaşanır” aslında bir nehir söyleşi.





Yenal Bilgici sormuş, Ortaylı 72
yıllık verimli yaşamından damıttığı görüşlerini,
deneyimlerini paylaşmış.





Özellikle genç okuyucular için çok
yararlı olacak bu kitapta, “Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve
yaşanan her andan tat alabilmek için neler yapılmalı”, “İnsan
kimden ne öğrenebilir, kendi kendini yetiştirmesi nasıl mümkün
olur” gibi sorulara yanıt aranıyor.





İşte kitapta altını çizdiğim
satırlardan bazıları:





-Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin,
nitelikli insanları siz arayın. Ben insanları arar bulurum. İyi
hocalardan eğitim almak için bizzat çok uğraşmışımdır.
Neticede kimse gelip beni keşfetmedi.





-Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı
değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben
olamazdım.





-Bir insanın bittiği an, miskinliğe
esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır.
Herkes kendi talihinin mimarıdır.





-Hayat duygularla resmedilecek bir
kompozisyon, aynı zamanda mantıkla yazılacak bir rapor gibidir.





-12-25 yaşları arası temel atma
dönemidir. Hayatınızı esasen bu dönemde kurarsınız. 25-40
arasında hayata karışır, söz söylemeye başlarsınız. 40-55
arası olgunluktur, otorite olma dönemidir. 55 ve sonrası ise bir
dinlenme, demlenme zamanıdır.





-Esas olan 25’ine kadar
öğrendiklerinizdir. O yaşa dek okuduğunuz kitaplar, seyrettiğiniz
filmler, gördükleriniz hayatınız boyunca sizinle kalır. Belli
yaşlardan sonra öğrendiklerinizi aynı hızla unutuyorsunuz.





-Becerilerinize gerçekten uyan mesleği
seçiniz. Kendi kapasitenizin altında çalışmayın, kendinize bol
ya da dar gelen bir gömleği giymekten kaçının.





-İlla aynı hayat görüşünü
paylaştığınız insanlarla dost olacaksınız diye bir kural
yoktur. Ben her dostumun hayat görüşünü paylaşmam ama
görüşlerinden faydalanırım.





-Çocuğunuzu sadece kendisi olduğu,
çocuğunuz olduğu için sevin. Bizdeki büyük yanılgılardan
biri, insanlarımızın kendi başaramadıkları şeyleri
çocuklarından beklemesidir. Bunu yapmayın, çocuklarınıza kendi
yükünüzü yüklemeyin.





-Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır.
İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa
hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kaçının,
monotonluktan uzaklaşın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.





-Kendinizi geliştirmek, yetiştirmek
istiyorsanız, işinizle gücünüzle ilgili olmayan konularla da
ilgileneceksiniz. Mühendis de olsanız örneğin, coğrafyayla
tarihle uğraşacaksınız, müzikten anlayacaksınız, dans
edeceksiniz. Milletin halini dert edineceksiniz.





-İşinizi doğru seçin. Daha en
başından aşık olduğunuz bir işi yapmaya gayret edin. Bunu
yapmazsanız ne kadar çalışkan olsanız da hayattaki gayenizi
kaybedersiniz, zihniniz uyuşur.





-Okuyup yazarak çalışanlara,
sabahları çalışmalarını, bilhassa da notlar alarak
çalışmalarını katiyetle öneririm. Sabahların özel havasından
faydalanmak gerekir.





-En çok öğretmene dikkat etmemiz
lazım. Bizde model hep öğretmenlerdir, anlattıklarıyla bir dünya
kurarlar. Öğretmen iyiyse, toplumunu kurtarır. Öğretmenler artık
rol modeli, kanaat önderi olarak aramızda değil. Acilen ve de bir
lider olarak geri dönmeleri gerekiyor.





-Elit (Seçkin) olmaktan, elitist bir
eğitim aramaktan, talep etmekten korkmayın. Elitlerimizi iyi
değerlendirememekten korkun. Çünkü böyle bir toplum gerilemeye
mahkumdur.





-Bilmem nerelerde üniversiteler
açılıyor, bizim çocuklarımız da oralara gidince
kurtulacaklarını zannediyorlar. Ama söylüyorum, iyi olmayan
üniversiteye gideceklerine, üniversiteye gitmesinler.





-Kabiliyetleri tespit eden, çocukları
ona göre yetiştiren bir sistem kurmamız gerekiyor. Hiçbir toplum
yetenekli çocuklarını harcayacak lükse sahip değildir.





-Çocuklarınızı hayatın
zorluklarına realist bir şekilde hazırlayın. Türkiye’de
dayanıksız, hayata hazırlıksız, en küçük güçlükte
tökezlemeye meyilli çocuklar yetiştiriliyor.




http://bit.ly/2tAI303 • Nuri Kayış • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok