Header Ads

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Hareketi

Prof. Dr. Yılmaz Kurt •



Nisan
1919. İstanbul işgal altında. İngiliz ve Fransızlar her gün
Anadolu’nun yeni bir bölgesine el koyuyorlar. Samsun ve Trabzon
yöresinde Pontusçu Rumlar, Türk köylerine saldırıyor ve
fırsattan yararlanarak bağımsızlık kazanmak istiyorlar.
İngilizler Karadeniz bölgesinde asayiş sağlanmazsa bölgeyi işgal
edeceklerini bildiriyorlar.






İşte
böyle bir tablo karşısında İstanbul’da devlet ricali bir çıkış
noktası arayışındalar. Plan içerisinde plan yapıyorlar. Sonunda
İngilizlerin isteği kabul ediliyor. Samsun’a özel yetkili bir
komutan gönderilecek ve bölgede asayişi sağlanacaktı. Ama bu
komutan kim olacaktı?





Padişah Vahideddin’e Fevzi Çakmak tarafından verilen listenin ilk sırasında Mustafa Kemal Paşa’nın ismi yazılıydı. İsminin yanında da “Fevkalade becerikli, kabiliyetli, hamleci, teşebbüs ruhuna malik, fakat son derece ihtiraslı ve yüksek emelli bir insan” kaydı bulunmaktaydı. İçişleri Bakanı Mehmet Ali Bey, bölgeye geniş yetkilerle Mustafa Kemal Paşa’nın gönderilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendisi Mustafa Kemal Paşa ile birkaç defa görüşmüş ve onun planlarını bizzat kendisinden dinlemişti.






Mustafa
Kemal’in bir başka özelliği de İttihat ve Terakki Partisi
taraftarlarına karşı olması idi. İşte İngilizler özellikle bu
sebepten dolayı Mustafa Kemal Paşa ismine hiç itiraz etmediler.
Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal’in atama iradesini almadan önce
İngiltere elçiliği baş tercümanı Ryan’la görüştüğü
zaman ona “Mustafa Kemal’in dürüstlüğünden söz etmiş ve
zımnen onay almıştı. Hürriyet ve İtilaf Partisi mensupları da
yıldızı parlamaya başlayan bu genç generali yanlarında görmek
istiyorlardı.






30
Nisan 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu
Müfettişliğine tayin edildiğini bildiren “İrade-i Seniyye”
yayınlandı. Aynı tarihte Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal Paşa’nın
vereceği emirlerin yerine getirilmesi için ilgili il ve sancaklara
bir genelge gönderilmesini sadrazamlık makamından istedi.
Sadrazamlık bu genelgeyi hemen yayınlayarak söz konusu illere
gönderdi.






1
Mayıs 1919’da Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal’i davet ederek
ona kendi eliyle çay ikram etti ve şunları söyledi: “Her
arzunuzu bana yazabilirsiniz, derhal yapılacağından emin olunuz”.
Ancak Mustafa Kemal’in kafasındaki planı Damat Ferit’in
anladığından emin değiliz. Buna karşılık İstanbul’daki
devlet adamlarının çoğu Mustafa Kemal Paşa’nın basit bir
asayiş meselesini çözmek için gitmediğini biliyorlardı. Bu
tayine karşı çıkan Şeyhülislam ve Adliye Nazırı ise
Sadrazamın bu tayinin padişahın bir isteği olduğunu açıkça
bildirmesi üzerine seslerini kesmek zorunda kalmışlardı. Bu
yüzden 5 Mayıs tarihinde Mustafa Kemal’e tanınan yetkiler
Meclis-i Vükelâ’da kolayca kabul edilebilmiş ve bir an önce
göreve başlaması istenilmişti.






Mustafa
Kemal Paşa, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleriyle Erzincan ve
Canik müstakil sancaklarında tek yetkili olacaktı. Ayrıca bu
vilayetlere komşu olan Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara,
Kastamonu vilayetlerinde de gerektiğinde emirleri geçerli olacaktı.
Kısa bir süre sonra Maraş ve Kayseri de Paşa’nın yetki alanına
dahil edilmişti. Paşa bütün bu bölgelerde idarî
ve askerî
gerekli emirleri verebilecekti.






Bu
kadar geniş bir bölgede bu kadar büyük bir yetkinin sadece
Pontusçuları susturmak için verilmediği, verilemeyeceği açıktı.
Bir kişiye bu kadar geniş yetkiyi vermekte sakınca görmeyen
padişahın da Mustafa Kemal’den beklediği sadece Pontus
çetelerini yola getirmesi değildi. 15 Mayıs 1919’da Yıldız
Sarayı’ndaki görüşmede:






-Padişah
: “Paşa, Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların
hepsi artık bu kitaba girmiştir, tarihe geçmiştir. Bunları
unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir.
Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin”.






-Mustafa
Kemal: “Merak buyurmayın efendimiz. Nokta-i nazar-ı şahanenizi
anladım”.






-Padişah:
“Muvaffak ol”. (Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya
Kadar, c.I, 2.Bs., Ankara 1977, s. 234)






Mustafa
Kemal Paşa, kurmay heyetini teşkil eden 16 kahraman subay ve
emirlerindeki görevliler ile birlikte 16 Mayıs 1919’da
İstanbul’dan Samsun’a doğru yola çıktığı zaman ne
yapacağını çok iyi biliyordu ( Fethi Tevetoğlu, Atatürk’le
Samsun’a Çıkanlar, Ankara 1971, s. 14). Kendisine vatanı
kurtarma görevi verilmişti ve bu görevi alnının akıyla yerine
getirdi. Vatanı kurtardıktan sonra da tekrar padişaha teslim
etmeyi hiçbir zaman düşünmedi. Vatanın gerçek sahibi olan Türk
Milleti’ne “ Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir”
diyerek teslim etti.




http://bit.ly/2w8BS4H • Prof. Dr. Yılmaz Kurt • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok