Ramazan’da da gündem siyaset
İsmet Hazardağlı • #Gündem, #Siyaset
Ramazan ayları bizim siyasetçiler için iyi fırsatlar getirir. Her yerde iftar sofraları, çadırlar kurulur, bizim siyasetçiler de buralara koşarlar.
Bu kadar gelmişken bir konuşma yapmadan gidilmez. İftar sonrası açın televizyonları, dinleyin sonu gelmeyen konuşmaları. Bunların üzerine iki yorumcu da çıkar, “beyefendi, ne güzel konuştu, burası önemli” der, bir bakarsınız sahur zamanı gelmiş.
Konuşsunlar, kimsenin bir şey dediği yok da ne söyleyecekler? Şükürler olsun ülkenin beka sorununu bitirdik, sıra Cumhur ittifakı dağılacak mı, yerine Türkiye ittifak gelecek mi, gelirse bu nasıl bir varlık olacak, nasıl ete kemiğe bürünecek sorusuna cevap bulmaya geldi.
Buna bir de Yüksek Seçim Kurulu’nun nihai kararlarını ekleyelim, (hele bir de İstanbul’a ilişkin yenileme kararı çıkarsa ve/veya farklı itiraz süreçleri başlatılırsa), konuşa konuşa Ramazan bir çırpıda biter gider.
İyi de bu ekonomi ne olacak? Hani seçimden sonra her şeyi bırakıp ekonomiye odaklanacaktık? Bütün göstergeler olumsuz geliyor. İhracat düşüyor, enflasyon yükseliyor kredi faizleri zıplıyor, kurlar dalgalanıyor, işsizlik artıyor, Merkez Bankası rezervleri azalıyor, bankalara şüphe ile bakılıyor, batık krediler çoğalıyor, sektörler “yandık, bittik, son yılların en kötü aylarını yaşıyoruz” diyorlar, karşılığında tık yok.
Doğru ya ne de olsa yapısal dönüşüm programı açıklandı, kurtuluş reçetesini yazıldı, hastanın ilaç alıp iyileşmesi bekleniyor. Tabii yazılan reçete ne kadar doğru, hastalığın tanımı yapıldı mı onu da konuşan yok.
Haklarını yemeyelim ara sıra konuşanlar da var. Var da dinleyen, çözüm getireceğiz diyen var mı?
Örneğin geçen hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği mali genel kurulu yapıldı, Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu hala KDV iadelerinin peşinde.
Başkan, “hiç olmazsa bunları bir şekilde takvime bağlayıp ödeyin, bankaların eline kaldık. Devlet bir gün gecikse vergisine faiz uyguluyor. Sabah bir bakıyoruz, banka hesaplarına bloke konmuş. Ne huzurumuz kalıyor, ne itibarımız” diyor ama talepleri sen söyle sen işit misali ortada kalıyor.
Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen “yabancı fonlar olmadığı takdirde, Emlak Bankası’nı da kursanız, enerjiyle ilgili başka fonlar da oluştursanız cebinize bir para girmeyecek. Olmayan parayı hangi cebe koyarsanız koyun aynıdır. Bir de; bir cepten öbürüne aktarırken düşürme riskimiz var” sözleriyle yapısal dönüşüm belgesindeki batık banka kredilerine getirilen çözüme farklı bir bakış açısı geliştiriyor. Buna da tepki yok.
Bunlar ve tüm çıkmazlar konuşulmalı, çözüm bulunmalı. Aksi takdirde yakında, her alanda hem içerden hem dışarıdan üretimle, ticaretle, açıklarla ilgili daha kötü haberler, daha çok eleştirirsel sözler duyacağız.
Buna karşılık “enflasyonda binde iki oranında geriledik, doğru yoldayız, hele şu tarla ürünleri çıksın, iki turist gelsin, enflasyon da, faizler de düşecek” demekle kimse ikna olmaz, olmuyor da zaten.
Herkes artık ekonomide önünü görmek istiyor, belirsizlik ve güvensizlik bulutlarının dağıtılmasını bekliyor diyoruz ama her gün bir yenisi ekleniyor. Ekonomi de boş bir gemi gibi denizlerde savruluyor, her geçen gün ödeyeceğimiz bedeller de artıyor.
Lütfen ne yapılacaksa yapılsın. Bari Ramazan ayını da boş geçmeyelim.
http://bit.ly/2vCRCwI • İsmet Hazardağlı • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete
Post a Comment