Header Ads

Vekillikten kaçış var!

Nuri Kayış •


Yerel seçimlerde 17 milletvekili
belediye başkanı olmak için yarışacakmış. Ak Parti’den 3,
CHP’den 5, HDP’den 6, İYİ Parti’den 2, bağımsız olarak da
1 milletvekili aday olmuş.





Bu tablo, cumhurbaşkanlığı
sistemine geçildikten, yani Meclis’in yetkilerinin kısılıp
Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin artırılmasından sonra
milletvekilliğinin ciddi bir prestij kaybına uğradığını açıkça
gösteriyor.





++





Türkiye’de iddialı biçimde siyaset
yapmak isteyen bir kişi önce bir partinin gençlik kollarına girip
çalışmaya başlardı.





İkinci aşama partinin ilçe
yönetiminde görev almak, belli bir tecrübeye ulaştıktan sonra da
yöneticiliğe seçilmekti.





Üçüncü aşama bulunduğu ilçenin
belediye başkanı olmaktı. Bunun ardından büyükşehir belediye
başkanlığı gelirdi.





Milletvekili seçilmek ve bakan olmak
siyasetin zorlu yolculuğunda belediye başkanlığından sonra gelen
görevlerdi.





++





Bugün, belediye başkanlığından
milletvekilliğine değil, milletvekilliğinden belediye başkanlığına
yöneliş olduğunu görüyoruz.





Üstelik, belediye başkanlığına
aday olan milletvekilleri 24 Haziran 2018’de seçilmişlerdi. Yani,
Meclis’e gireli daha bir yıl bile dolmamıştı.





++





Milletvekillerinin maaşları son
derece dolgun. Çalışma koşulları da rahat.





Ancak yetkileri o kadar sınırlı ki…





Meclis kürsüsünden ara sıra konuşma
yapmak, bakanlara yanıtlamaları istemiyle soru önergeleri vermek,
Genel Kurul’da grup başkan vekillerine bakıp oy kullanmak dışında
yetkileri de güçleri de yok.





Bakanlar Kurulu’nda görev almaları
bile mümkün değil artık.





Hal böyle olunca fırsatı bulan
belediye başkanlığına kaçmak istiyor.





Acı ama gerçek!





++





Sağlıklı bir demokrasimiz olmasını
istiyorsak milletvekilliğini de Meclis’i de yeniden güçlendirmek
zorundayız.





BALIK REKLAMI





Ünlü bir tıp profesörü, bir
konserve balık firmasının televizyon reklamına çıkıyor ve
balık yemenin insan sağlığı için ne kadar önemli olduğunu
anlatıyor.





O profesöre bu reklam yetmemiş olmalı
ki büyük bir gazetedeki köşesinde de konserve balık reklamını
sürdürmüş.





Köşesinde dün okuyucuya şöyle
sesleniyordu:





“Sadece konserve balıklar değil,
usulüne uygun ve kaliteli üretim koşullarında hazırlanan
konserve gıdaların çoğu sağlıklıdır. Bu sadece benim kanaatim
değil. Pek çok uzman aynı görüşü paylaşıyor.”




http://bit.ly/2tybu30 • Nuri Kayış • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok