Header Ads

Özgürlüğe Kalkan Vapur
19 Mayıs 1919

Nuri Kayış • #19Mayıs, #19Mayıs1919, #BandırmaVapuru, #MustafaKemalAtatürk, #Nutuk, #Samsun


Özgürlüğe Kalkan Vapur – GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!





Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli - Nuri Kayış
Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli – Nuri Kayış

Osmanlı Devleti, birinci ve ikinci Balkan savaşlarıyla Birinci Dünya Savaşı’nda ağır yenilgiye uğradı, topraklarının büyük bölümünü kaybetti.





Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi bir zamanların cihan imparatorluğunu, itilaf devletleri yani savaşın galipleri olan İngiltere, Fransa ve İtalya karşısında bir sömürge konumuna getiriyordu. Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi!





Mütarekenin başlıca maddeleri şöyleydi:





  • İstanbul ve Çanakkale boğazları itilaf devletlerinin kontrolüne geçecektir.
  • İtilaf devletleri güvenliği için gerekli görmesi halinde Osmanlı ülkesinin istediği yerlerini işgal edecektir.
  • Osmanlı ordusunda yoğun bir terhis ve silahsızlandırma uygulaması başlatılacak, silah ve cephaneler koruma altındaki depolara kaldırılacaktır.

Mustafa Kemal, böylesine kritik bir dönemde hükümet yetkilileriyle görüşmeler yapmak üzere 13 Kasım 1918’de trenle İstanbul’a, Haydarpaşa Garı’na geldi ve Rumeli tarafına geçmek için bir kayığa bindi.





Kayık, İstanbul’a işgal için gelen itilaf devletlerine ait 100’e yakın savaş gemisinin arasından geçerken, Mustafa Kemal kaygılı gözlerle o gemilere baktı ve yanındaki Cevat Abbas’a kararlı bir biçimde şöyle dedi:





“Geldikleri gibi giderler!”

Mustafa Kemal Atatürk




İtilaf devletlerine karşı başlatılan büyük direncin, özgürlük mücadelesinin, kurtuluş savaşının ilk işaret fişeği işte bu sözlerdi.




İstanbul’da devlet yetkilileri arasında başta Padişah Vahdettin olmak üzere derin bir umutsuzluk vardı.





Kimileri, İngiliz sömürgesi olmayı kabul etmeleri gerektiğini, başka çareleri kalmadığını ifade ediyordu.





Ordu ardı ardına girdiği büyük savaşlarda yenilmiş, büyük kayıplar vermişti. Halk bir yandan yoksulluktan, diğer yandan işgal kuvvetlerinin acımasızlığından bitap düşmüştü.





İçinde bulunulan vahim durumu değerlendiren Mustafa Kemal, İstanbul’da bir kurtuluş hareketinin başlatılamayacağını, Anadolu’ya çıkmak gerektiğine karar verdi.




Padişah Vahdettin’in onu 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun’da görevlendirmesi işte bu kararın ardından geldi.





16 Mayıs 1919’da Samsun’a hareket etmek için hazırlıklarını sürdüren Mustafa Kemal, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberiyle sarsıldı.





BU DİZİDE NELER VAR?





BAŞLARKEN





19 Mayıs 1919 tarihimizin en anlamlı günlerinden biridir.





İşgal altındaki ülkeyi kurtarmak için Mustafa Kemal’in başlattığı büyük mücadelenin ilk önemli adımıdır.





Mustafa Kemal, Nutuk’a, “1919 yılı Mayıs’ının 19’unda Samsun’a çıktım” diye başlayarak bu günün tarihimizdeki özel yerini çok net biçimde vurgulamıştır. Dahası, 19 Mayıs’ı doğum günü olarak nitelendirmiştir.





Bu yazı dizimizin okuduğunuz bu ilk bölümünde, 1919 yılı Mayıs’ında ülkenin içinde bulunduğu genel durum anlatıldı.




İkinci bölümde, Mustafa Kemal’in bir grup arkadaşıyla birlikte 16 Mayıs 1919’da Samsun’a gitmek üzere Bandırma Vapuru’na binişi, yaptığı maceralı yolculuk ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basışının öyküsünü dile getireceğiz.





Üçüncü bölümde, işgalci güçlerle yapılacak mücadelenin stratejisinin belirlemek için Amasya, Erzurum ve Sivas’ta yapılan toplantıları inceleyeceğiz.





Dördüncü bölümde ise Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi ve Millet Meclis’inin açılışına bakacağız.





Özgürlüğe Kalkan Vapur – KAPTAN TECRÜBESİZ, VAPUR PUSULASIZDI…





Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli - Nuri Kayış
Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli – Nuri Kayış

Mustafa Kemal’in 16 Mayıs 1919’da milli mücadeleyi başlatmak üzere Bandırma Vapuru’yla İstanbul’dan Samsun’a nasıl hareket ettiğini ve yolda karşılaştığı zorlukları Şevket Süreyya Aydemir’in “Tek Adam” kitabından yararlanarak anlatmakta yarar var:





Vapurun hareketinden önce Rauf Bey, Mustafa Kemal’in yanına gidip, “Aldığımız bilgilere göre işgal kuvvetlerine mensup bir torpido tarafından takip edilecek ve çevrileceğiz” deyip ekledi:





“Yola çıkmasak iyi olur!”

Rauf Bey




Mustafa Kemal bu sözlere aldırmadı ve kaptan İsmail Hakkı’ya şu emri verdi:





“Derhal ve bütün süratinle denize açıl!”

Mustafa Kemal Atatürk




Vapur eskiydi, o kadar ki pusulası bile bozuktu.





Azami hızı 7 mili ancak buluyordu.





Deniz çok dalgalı, hava fırtınalıydı, üstelik kaptan İsmail Hakkı gideceği güzergahı tanımıyordu.





Her an işgal kuvvetlerinin torpidosu tarafından çevrilme endişesiyle yol alınırken Mustafa Kemal, kaptana ikinci emrini verdi:





“Sahile yakın bir rota çiz ve hep buna göre git!”

Mustafa Kemal Atatürk




Bin bir zorlukla İnebolu geçildi, Sinop limanına varıldı.





Hedef, buradan karayoluyla Samsun’a ulaşmaktı.





Ama gidilecek araç da doğru düzgün yol da olmadığı anlaşıldı.





Bunun üzerine Mustafa Kemal vapurdakilere şöyle seslendi:





“Çocuklar, daha bir gecelik tehlike var. Onu da atlatabiliriz!”

Mustafa Kemal Atatürk




Vapur yeniden hareket etti. Ertesi gün yani 19 Mayıs 1919’da şafak sökerken Samsun’a varıldı.





Mustafa Kemal, bu varışı Büyük Nutuk’un ilk cümlesi yaptı:





“1919 yılı Mayıs’ının 19’unda Samsun’a çıktım.”

Mustafa Kemal Atatürk




Mustafa Kemal’in çıktığı tarihte Samsun küçük bir şehirdi ve burada 200 kişilik bir işgal kuvveti (İngiliz askeri ) vardı.





Ayrıca eşkıya örgütü Pontus sokaklara hakimdi.





Yunan gemileri de Karadeniz’de dolaşıyordu.





Samsun’un da İzmir gibi Yunanlılar tarafından işgal edileceği söylentisi yaygındı.





Halk bitip tükenmeyen savaşlar nedeniyle perişandı.




Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıkan heyette Mustafa Kemal ve kaptan İsmail Hakkı dışında kimlerin bulunduğunu da yazalım:





Albay Refet, Albay Kazım, Yarbay Mehmet Arif, Binbaşı Hüsrev, Binbaşı Kemal, Albay İbrahim Tali, Binbaşı Refik, Yüzbaşı Cevat Abbas, Yüzbaşı Mümtaz, Yüzbaşı Ali Şevket, Yüzbaşı Mustafa, Üsteğmen Hayati, Üsteğmen Abdullah, Üsteğmen Hikmet, Teğmen Muzaffer, şifre katipleri Faik ve Memduh.





O GÜNLERİ BÖYLE ANLATTI





Mustafa Kemal, Samsun’a hareket ettiği
günlerde ülkenin durumunu Nutuk’ta şöyle anlatmıştı:





Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu topluluk büyük savaşta (Birinci Dünya Savaşı) yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda darbeler almış ve koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalamıştı.





Büyük savaşın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve yoksul bir duruma düşmüştü.





Ulusu ve yurdu büyük savaşa
sürükleyenler kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlardı.





Padişah ve halife olan Vahdettin
soysuzlaşmış, kendini ve tahtını koruyabileceği alçakça önlemler
araştırmaktaydı.





Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet güçsüz, onursuz ve korkaktı.  Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmaktaydı.





Özgürlüğe Kalkan Vapur – DİRENİŞ HAREKETİ ÖRGÜTLENİYOR





Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli - Nuri Kayış
Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli – Nuri Kayış

Mustafa
Kemal, Samsun’daki temaslarının ardından Amasya’ya geçti ve burada 19 Haziran
1919’da bazı komutanlar ve arkadaşlarıyla bir toplantı yaptı.





Toplantıya
Ankara’daki 20. Kolordu’nun komutanı Ali Fuat (Cebesoy), Sivas’taki 3. Ordu’nun
komutanı Refet (Bele) ile Rauf (Orbay) katıldı.





Bu
arada Erzurum’daki 15. Kolordu’nun komutanı Kazım (Karabekir), Konya’daki 2.
Ordu’nun müfettişi Cemal (Küçük) ile sürekli olarak telgrafla görüş
alışverişinde bulunuldu ve onların da görüşleri alındı.





Amasya
toplantısında 21 Haziran’da şu kararlar alındı ve bunlar 22 Haziran’da bir
tamimle (genelge) tüm ülkeye gönderildi:





  • Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir, fakat hükümet sorumluluklarına yerine getirememektedir.
  • Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
  • Bu amaçla en kısa zamanda Sivas’ta her vilayetten seçilecek üçer temsilcinin katılımıyla ulusal bir kongre toplanacaktır.
  • Fakat ondan önce Erzurum’da bir bölge kongresi yapılacaktır.

Ancak
toplantıda alınan esas önemli kararlar tamimde yer almamıştı.





Gizli
tutulan bu kararlar şöyleydi:





  • Askeri ve ulusal örgütler kaldırılmayacak, sürdürülecektir.
  • Askeri birliklerin komutanlıkları hiçbir suretle devredilmeyecektir.
  • Silah ve cephane kesinlikle elden çıkarılmayacaktır.
  • Bir yerin düşman işgaline uğraması sadece oradaki askeri birliği değil, tüm orduyu ilgilendirecektir.

ERZURUM’A
GEÇİŞ





Mustafa
Kemal, Erzurum’da bölgesel kongreyi toplamaya hazırlanırken İstanbul’dan gelen
bir telgrafta ordu müfettişliği görevinden azledildiği belirtiliyordu.





Öyle
anlaşılıyordu ki Mustafa Kemal’in milli mücadeleyi örgütleme çabaları
İstanbul’da anlaşılmış ve bu yüzden böyle bir karar alınmıştı.





Müfettişlik
görevinden azledildiğini öğrenen Mustafa Kemal, ordudan istifa ettiğini
açıkladı.





Artık
sadece bir sivildi ve milli mücadele çalışmalarını bu şekilde sürdürecekti.





Erzurum
Kongresi, 23 Temmuz 1919’da toplandı.





Çalışmalarını
7 Ağustos’ta kadar sürdüren kongrede alınan bazı önemli kararlar şunlardı:





  • Anadolu’nun çeşitli yerlerinde işgalci güçlere karşı oluşturulan cemiyetler birleştirilerek Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur.
  • Doğu Anadolu birbirinden ve Osmanlı camiasından ayrılmayacak bir bütündür.
  • Hıristiyan unsurlara siyasal egemenliği ve toplumsal dengeyi bozacak yeni ayrıcalıklar tanınmayacak ancak önceki haklarına saygılı olunacaktır.
  • İstanbul’daki hükümet baskı sonucunda Doğu Anadolu’yu terk ve ihmal zorunda kalırsa geçici bir yönetim kurulacaktır. Osmanlı hükümeti dağılırsa mevcut güçlerle savunma ve direnme yoluna gidilecektir.
  • Bu kongre kararlarına karşı kötü yorum ve telkinler millete ve vatana ihanet sayılacaktır.

Mustafa
Kemal’in Erzurum’dan sonraki durağı Sivas’tı. 
4 Eylül 1919’da başlayıp 11 Eylül’de son bulan kongrede işgal
hareketlerine düzenli ordunun değil, Kuva-yı Milliye adında birleşen güçlerin
karşı çıkacağı belirtiliyordu.





Ali
Fuat Paşa, Kuva-yı Milliye Komutanlığına getirildi.




Sivas’tan
sonraki durağın Ankara olması kararlaştırıldı.





Mustafa Kemal, Ankara’da ülkenin dört bir yanından gelecek temsilcilerle meclisi toplamak ve kurtuluş mücadelesini bu mecliste yürütmek istiyordu. Bir diğer deyişle milli mücadelenin karargahı Ankara olacaktı.





VE MECLİS AÇILIYOR





Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli - Nuri Kayış
Özgürlüğe Kalkan Vapur yazı dizisi görseli – Nuri Kayış

Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1919’da
milli mücadelenin karargahı olarak seçtiği Ankara’ya geldiğinden şehrin durumu
acaba nasıldı?





Atatürk Araştırmaları Merkezi’nin yayımladığı belgelere dayanarak anlatalım:





  • O günün Ankara’sı Anadolu’nun ortasında çorak, bakımsız, dar sokaklarında kerpiç evlerin yer aldığı yoksul bir şehirdi.
  • Halkın çoğunluğu Müslüman Türklerden meydana geliyordu. Bunun yanı sıra  Hıristiyan ve Museviler de vardı.
  • Keçiören, Etlik, Çankaya ve Dikmen’deki bağ evlerinde zengin gayri müslümler oturuyordu.
  • Şehirde Rum, Ermeni, Katolik ve Yahudi cemaatleri için 8 okul bulunmaktaydı.
  • O günlerde şehrin köyleriyle birlikte nüfusu yaklaşık 84 bindi. Bunun 69 bini Müslüman, kalanı diğer dinlerdendi.
  • Şehir merkezinde yaşayanların sayısı 20 bin civarındaydı. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce 27 bin olan merkez nüfus, savaş, göç ve 1917’de yaşanan büyük yangın nedeniyle azalmıştı.
  • Farklı dinlere mensup vatandaşlar dinlerini serbestçe yaşayabiliyorlardı. Şehirde 32 cami, 92 mescit, 27 medrese, 11 tekke, 17 türbe ve 12 kilise yer alıyordu.
  • Nüfusun yüzde 90’ı tarım kesiminde çalışıyordu.
  • 1892 yılında şehre demiryolunun gelmiş olması ekonomik hayatı biraz olsun hareketlendirmiş, tarımsal üretimin başka yerleşim yerlerine gönderilmesini kolaylaştırmıştı.
  • Üretilen en önemli ticaret ürünü tiftikti. Bunun yanı sıra kilim, halı, heybe, havlu, kuşak, bez, çorap üretimi de gelişmişti.

Şimdi de ilk Meclis’e bakalım:





Anadolu toprakları işgal altındayken Ankara-Ulus’ta mütevazı bir binada yurdun dört bir yanından gelen temsilcilerle 23 Nisan 1920’de toplandı ilk Meclis.





Binanın sadece 7 odası, bir salonu vardı.





O günkü koşullarda milletvekillerinin oturacağı koltuklar bile yaptırılamadı, çeşitli okullardan sıralar getirildi.





Meclis’in aydınlatılması çevre kahvehanelerden sağlanan iki petrol lambası ile yapıldı.





Isınmayı sağlayacak saç soba da yine bir kahvehane sahibi tarafından verildi.





Her şey tamamlanmıştı ama ortada kürsü yoktu.




Ankaralı bir marangoz alelacele kürsüyü yapıp yerine yerleştirdi.





İlk Meclis toplantısına Anadolu’nun dört bir yanından 115 milletvekili gelip katıldı.





O vekillerin gelişi, düşman işgali ve çeteler yüzünden bir hayli zor olmuştu.





Kimi at üzerinde, kimi at arabasıyla bin bir güçlüğü göğüsleyerek ulaşmıştı Ankara’ya.





İlk Meclis’teki milletvekilleri, öğretmen okulu yatakhanesinde konakladı. Aylık maaşları sadece 100 liraydı. Bu paranın 20 lirasını da milli mücadelede kullanılmak için bağışlıyorlardı.





İlk Meclis’in açılış konuşmasını en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şeref Bey yaptı ve özetle şunları söyledi:





“Hilafet ve hükümet merkezinin yabancı kuvvetler tarafından işgal edildiği, bağımsızlığın her bakımdan kısıtlandığı bilinmektedir. Bu vaziyete baş eğmek, milletimizin kendisine teklif edilen yabancı esaretini kabul etmesi demektir.





Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak kararlılığında olan ezelden beri hür ve bağımsız yaşayan milletimiz bu esareti kesin ve kararlı bir biçimde reddetmiş ve derhal vekillerini toplamaya başlayarak yüce Meclisini vücuda getirmiştir.





Bu yüce Meclisin reisi sıfatıyla ve Allah’ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlığı dahilinde, geleceğini bizzat düzenleyerek ve bütün dünyaya ilan ederek Millet Meclisi’ni açıyorum.”





24 Nisan 1920 tarihinde Meclis ikinci toplantısını yaptı ve Mustafa Kemal oy birliğiyle Meclis Başkanlığına seçildi.





Mustafa Kemal bu toplantıda yaptığı konuşmada, “Yüce meclisin üzerinde bir güç yoktur” diyerek meclisin önemini dile getirdi.




SONRA NELER OLDU?





  • 22 Haziran 1920- Yunan taarruzu ile Bursa-Uşak çizgisine kadar Batı Anadolu’nun işgali
  • 10 Ağustos 1920- Sevr Anlaşması’nın imzalanması. Böylece Osmanlı topraklarının İtilaf devletleri tarafından bölüşülmesi
  • 6-10 Ocak 1921-Düşmana karşı Birinci İnönü Muharebesi’nin kazanılması
  • 31 Mart-1 Nisan 1921- Düşmana karşı İkinci İnönü Muharebesi’nin kazanılması
  • 23 Ağustos-13 Eylül 1921- Düşmana karşı Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılması
  • 26 Ağustos 1922- Düşmana karşı Büyük Taarruzun başlaması.
  • 30 Ağustos 1922-Düşmana karşı Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin kazanılması
  • 9 Eylül 1922- İzmir’in düşman işgalinden kurtarılması
  • 1 Kasım 1922- Millet Meclisi’nin 600 yıllık Osmanlı saltanatını kaldırması
  • 17 Kasım 1922- Osmanlı Padişahı Vahdettin’in İngilizlere sığınarak Türkiye’den kaçması
  • 24 Temmuz 1923- Türkiye’yi bağımsız bir devlet olarak kabul eden Lozan Anlaşması’nın imzalanması 29 Ekim 1923-Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı ve Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı seçilmesi.



http://bit.ly/2w0X4ty • Nuri Kayış • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok