Hukuk Profesörü Hatemi: Liyakat Adaletin Somutlaşmasıdır
Editör • #HüseyinHatemi
Prof. Dr.
Hüseyin Hatemi, “İslamiyet’in ilk zamanlarında kamu görevleri emanet olarak
görülür ve ehline verilirdi. Bugün de buna dikkat edilmeli. Adalet için kamu
görevi ehline teslim edilmeli” dedi.
Altınbaş
Üniversitesi Gayrettepe Kampüsü’nde ‘Çarşamba Buluşmaları Hukuk Söyleşileri’
kapsamında gerçekleştirilen ‘Sevgi Hukuku ve Hukuk-Ahlak İlişkisi’ isimli
panele İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof.
Dr. Hüseyin Hatemi konuk oldu. Moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Kayar’ın yaptığı panelde Hüseyin Hatemi,
hukuk felsefesini konuşmadan önce ontolojiden, varlık felsefesinden başlamak
gerektiğini ifade ederek, “Çünkü doğru varlık felsefesi olmadan davranış
felsefesi anlaşılamaz. Adalet, ahlak ve hukuk felsefesinin sevgiden kaynaklanan
ilk değeri ve ölçütüdür. Sevgi ile bağı kesilirse anlamını kaybeder ve doğru
anlamı ile anlaşılması mümkün olmaz” diye konuştu.
‘Mutlak varlık aynı zamanda mutlak sevgidir’
diyen Hatemi, “Sevgiden ahlak alanına adalet normu somutlaşarak geçilmiş olur.
Bu temel normun uzlaşımlara dayanmasına, insanların uydurduğu ve içeriğini
doldurduğu bir kavram olmasına veya mutlak varlık tarafından içi boş bir kavram
olarak belirlenmiş olmasına imkan yok” ifadelerini kullandı.
“LİYAKAT ADALETİN SOMUTLAŞMASIDIR”
İnsan
onuru söz konusu olduğunda hiçbir farklılık olmaksızın herkesin eşit olduğunu
belirten Hüseyin Hatemi, “Eşitlik adaleti, insan hakları açısından ve dolayısı
ile insanlık değeri açısından dil, din, cinsiyet, ırk gibi konularda hiçbir
gerekçe ile ayırımcılık yapılmamasını gerektirir. Bunun bir de somut tarafı
vardır o da kişiye liyakatinin uygun olduğu görevi verebilme adaletidir.
İslamiyet’in ilk zamanlarında kamu görevleri emanet olarak görülür ve kamu
görevi ehline verilirdi. Bugün de buna dikkat edilmeli. Adalet için kamu görevi
ehline teslim edilmeli” dedi.
“İSLAMDA RECM YOK”
Konuşmasında
İslam Hukuku’na da değinen Prof. Hatemi, İslam Hukukunun Müslümanlar arasında
dahi doğru anlaşılmadığını belirterek, “İslam’da recm yok, Kur’an’da da yok, Bu
eskiden Yahudilik inancında olan bir gelenek, Tevrat’ta da recm birini
taşlayarak öldürmek olarak geçmezdi. Sadece büyük bir günah işlendiği bir
törenle topluma bildirilirdi. Orada da zina yapanlar taşlanarak öldürülmezdi,
sadece toplumun önüne çıkarılarak utandırılırlardı. Kimse öldürülmez veya
yaralanmazdı bile. Amaç zina yapanı teşhir etmekti ve zina yapanlar ‘kamu
haklarından yoksunluk cezası’na çarptırılırdı. İşin aslı budur” ifadelerini
kullandı.
http://bit.ly/2IneFUP • Editör • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete
Post a Comment