Header Ads

En az hasar buysa?

İsmet Hazardağlı • #BeratAlbayrak, #Hasar


Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bey, iki de bir ekonomide işlerin iyi gittiğini, durgunluktan çıkılacağını, enflasyonun yıl sonunda tahminlerin ötesinde gerileyeceği gibi cümleler kuruyor.





Bakan bey üç dört ay önce de “en kötüsü geride kaldı” demişti ama veriler geldikçe görüldü ki hiçbir şeyin en kötüsünün geride kalmamış.





Faizler düşmedi, kurlar gerilemedi, lira daha da değer kaybetti, başta gıda olmak üzere enflasyon katılaştı. Akaryakıt ürünleri en az bir lira zamlandı. Bütçe açıkları büyüdükçe büyüdü. Hangi rakam gelse son on yılın rekoru başlığıyla sunuldu.





Bankaların tahsil edemedikleri kredi borçları katlanarak arttı, öyle ki kamu bankalarına 28 milyar liralık sermaye aktarımı gerekliliği bile ortaya çıktı. Tüm bunlar en kötüsü geride kaldı denildikten sonra yaşandı. Şimdi bu dönemi en az hasarla atlattık deniliyor.





Yani işsiz sayısı yüzde 7.4 olması, her ay binlerce insanın ödeyemedikleri kredi kartı ve banka kredilerinden yasal takibe düşmesi, sebze ve meyvede fiyatların iki üç kat zıplaması, hatta yokluğunun çekilmesini az hasar olarak tarif ediliyorsa çok hasarı nasıl anlatacağız?





Tüm bu “az hasar” lafları geleceğe yönelik “şu olursa bu olur, bu olursa şu olur” gibi tahminler, projeksiyonlardan kaynaklanıyor. Geçmiş hemen unutuluyor, gelecekteki iyimser iki üç gelişmeye bel bağlanıyor. Örneğin 40 milyon turist gelecek, tarla ürünleri çıkacak, gibi.





İyi de 4.5 milyon işsiz de üç ay içinde iş bulabilecek mi? Merkez Bankası faizleri düşürse bile – artırmazsa iyi- banka kredileri açılacak mı? Bu kadar çok vergi indirimine rağmen elde kalan konut, otomobil, beyaz eşya ürünleri satılacak mı?





Bu nedenle” en kötüsü geride kaldı, az hasarla atlattık” denildikçe ekonomiyi yönetenlerle ekonomiyi yaşayanlar arasındaki bakış açısı giderek açılıyor ve o bir türlü çözüm bulamadığımız ya da tesisi edemediğimiz “güven sorunu” askıda kalıyor. Bizden söylemesi.





BAVULLARI UNUTMAYIN





AKP, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi talebiyle, içinde bilgi belge olduğu belirten dosyaları üç bavula yerleştirerek Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) götürmüş.





Görüntüye bakın; hava alanına mı gidiyorsunuz mahkeme niteliğindeki kurula mı?
Madem bu kadar çok dosya var, yine bavulla götür ama aç kapının önünde, millet görsün. Böyle inandırıcı olur. Haa, inandırıcı olmak isteniyor mu istenmiyor mu o da ayrı mesele. Yoksa sürekli dillendirilen “şaibe, usulsüzlük, görülmemiş organize işler” gibi laflarla kafalarda soru olarak kalması mı arzulanıyor?





Diyelim, YSK tüm bavulların içindekileri reddetti, yine bu laflar gündemde tutulacak mı? İmamoğlu’na sürekli “sen şaibelisin, seçimleri kirlettin, bu CHP var ya CHP” diye seslenilecek mi?





Böyle bir durumda sürekli bir gerilim, gerginlik politikası mı kurulacak? En iyisi bir görevli gitsin de YSK kararından sonra bavulları alıp gelsin.





İstanbul seçim yenilgisinin bedelini ödeyecek ve tatile çıkarılacak bazı AKP yöneticilerine lazım olabilir.




http://bit.ly/2IpRzg7 • İsmet Hazardağlı • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok