Header Ads

Tarihi Hamamönü'nde Ramazan Bambaşka

Mehmet Akgün • #Hamamönü, #RamazanAyı


Restore edildikten sonra yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı haline dönüşen Hamamönü, Ramazan Ayı’nda özel etkinliklerle bambaşka bir hal alıyor. Geleneksel birçok ürünün belediye tarafından kurulan stantlarda satışa sunulması da Hamamönü’ne renk katan detaylar arasında yer alıyor.





Ramazan Ayı’nın sonlarına doğru yaklaşırken Hamamönü tarihi
dokusuyla Ankaralıların tercihi olmaya devam ediyor. Tarihi dokusu geçmişe
açılan bir pencere gibi vatandaşları sarıp sarmalarken iftarların ve iftar
sonrası eğlencelerin oluşu Hamamönü’nün tercih edilmesinde önemli bir rol
oynuyor.





Restore edildikten sonra Ramazan Ayı dışında da turistik
ziyaretlerin yapıldığı bir mekan olan Hamamönü’nün Ramazan Ayı’nda ki görüntü
ise bambaşka. Ramazan Ayı boyunca Hamamönü’nün sokaklarına kurulan stantlarda
geleneksel ürünlerimiz vatandaşlarla buluşuyor. El yapımı takılardan,
geleneksel yiyecek- içeceklere kadar ne ararsanız bulabiliyorsunuz.





İftar saati gelip yaklaştığında ise restoranlar ve kafeler cıvıl cıvıl yüzlerce insan tarafından dolduruluyor. İftarlarını yapmak için Hamamönü’nü tercih eden vatandaşlar Ramazan’a özel hazırlanmış menülerle geleneksel mutfağımızdan yemekleri tadabiliyor. İftardan sonra ise çayla birlikte müzikli eğlenceler düzenleniyor. Hamamönü’nün aydınlatmalarla birlikte gece görüntüsü ise görülmeye değer.





NASIL
GİDİLİR?





Başkentimizin eski kent merkezinde bulunan Hamamönü destinasyonu, Türkiye’nin merkezi olan Ankara’nın saklı kent merkezinde olması nedeniyle ulaşım avantajına sahiptir. Havaalanı transfer bürosu, şehirlerarası otobüs terminali ve taksi ile 10-15 dakikalık mesafededir.





HAMAMÖNÜ HAKKINDA





Hamamönü, Ankara’nın henüz başkent olmadığı ve hızla
büyüyerek Türkiye’nin en kalabalık kentlerinden birisi haline gelmediği
yılların çok öncesine giden bir tarihi olan, şehrin en eski yerleşim yeri ve
çekirdeğini oluşturduğunu söyleyebileceğimiz bölgesi. Yakın zamanlarda Altındağ
Belediyesi’nin çabaları neticesinde, ödüle layık görülmüş restorasyon ve sokak
sağlıklaştırma projeleri ile yeni bir çehre kazanarak hem yerli hem de yabancı
turistlerin Ankara’da en çok ziyaret ettikleri yer olmayı başarmış.
Hamamönü’nün tarihi dokusu içerisinde kahvaltınızı yapabileceğiniz, farklı
yörelere ait lezzetleri tadabileceğiniz ve dostlarınızla hoşça vakit
geçirebileceğiniz çok sayıda restoran, kafe ve pastane mevcut.





Ankara’nın merkezi diyebileceğimiz bir noktada yer almasına
rağmen kentin kalabalığı ve gürültüsünden tamamen uzak olması dolayısıyla
kültürel ve tarihi doku içerisinde yer alan mekânlarıyla koşuşturmadan kaçarak
sakin bir yer arayanların da gözdesi. 





Hamamönü, bir bütün olarak Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk
yıllarının mahalle ve yapılar ölçeğinde şehircilik anlayışını, aynı zamanda
mimari özelliklerini yansıtan ve bu özelliği ile eski Ankara’nın bir örneğini
ortaya koyarak tarihin yaşanabileceği bir mekân. Tarihi dokusu, dinginliği ve
insanlarının sıcakkanlılığı ile bu büyük şehrin içine adeta gizlenmiş saklı bir
cennet hissi uyandıran Hamamönü önemli kültürel değerlere sahip. Bir bütün
olarak Osmanlı kentini ziyaret ettiğiniz hissi uyandıracak derecede başarılı
bir biçimde yenileştirilmiş sokak dokusuyla birlikte yeniden canlandırılan bu
örneklerin arasında ilk sırayı 19. yüzyıl sivil mimarisini en iyi şekilde
yansıtan evleri alıyor. Bunların dışında tüm mahalleye de ismini veren
Karacabey Hamamı, Taceddin Sultan Camisi, Hacı Musa Camisi’ni de başta gelen
kültürel değerlerin arasında saymamız gerekiyor.





İSTİKLAL
MARŞI’NIN YAZILDIĞI YER





Hamamönü’nü ilgi çekici bir hale getiren önemli
özelliklerinden birisi de ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’un Türkiye’nin ulusal
marşı olan İstiklal Marşı’nı yazdığı evin burada yer alıyor olması. Karacabey
Hamamı’nın yanında bulunan Mehmet Akif Ersoy Parkı içerisinde, kültür evi
haline getirilmiş bu evi ziyaret edebilirsiniz. Sahip olduğu anıtlarla Osmanlı
dokusunu yansıtmasının yanında bu örneğin de gösterdiği üzere Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde önemli rolü olan kişilerin 1920’li yıllarda bu mahallede
yaşamış olması Hamamönü’nü Cumhuriyet’in kuruluş değerlerini de bünyesinde
barındıran bir yerleşim haline getiriyor.





Ankara’ya kısa bir süreliğine gelmiş ve bu kentin tarihi
dokusunu yaşamak isteyenler, bunun dışında Ankara’da yaşayan ve şehrin
kalabalığından kaçmak isteyenler için en güzel seçeneği sunan Hamamönü’nü yılın
her döneminde gezilebilecek bir yer. Ancak özellikle ziyaret edilmesini tavsiye
ettiğimiz zamanlar, şenliklerle daha fazla keyfini çıkartabileceğiniz Ramazan
ayları.





Türkiye’nin başkenti Ankara, başkent olduktan sonra
gelişmiş bir kent gibi görünse de aslında geçmişi çok parlak olan, Türkiye
Cumhuriyeti’nden önce de başkentlik görevleri üstlenmiş ve stratejik konumu
nedeniyle de önemini devamlı korumuş bir yer. Bu durumun başlıca nedeni
Anadolu’nun merkezi bir noktasında yer alan konumu.





Doğudan batıya, kuzeyden güneye giden yolların kesişme
noktasında yer alan Ankara’nın ticari yollar üzerindeki rolü ve dolayısıyla
stratejik önemi Asur Ticaret Kolonileri Dönemi gibi erken tarihlerden itibaren
başlamış ve yine antik çağların en önemli yollarından olan, Lidya başkenti
Sardes’tan Mezopotamya’daki Susa Kenti’ne kadar giden Kral Yolu üzerinde yer
almıştır.





Frigler, Galatlar, Roma ve Bizans dönemlerinde sürekli
yerleşim görmüş olan Ankara’nın misafir ettiği en ünlü kişilerden biri tüm
dünyayı ele geçirme amacıyla yola çıkan Büyük İskender’dir. Kışı burada geçiren
Büyük İskender’in, Gordion’da yer alan ve çözmeyi başaran kişinin tüm dünyayı
ele geçireceğine inanılan düğümü kılıcıyla kesmesi kendisi ile ilgili anlatılan
en bilindik hikâyelerden birisidir. Osmanlı Dönemi’nde de tiftik keçisinden
elde edilen sof üretimiyle öne çıkan Ankara yine İpek Yolu üzerindeki konumuyla
Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli ticari kentlerinden birisi olmuştur.
Osmanlı’nın genel çöküşüyle paralel bir gerileme içine girmişse de
Cumhuriyet’in kabulü ile birlikte yeni bir çehreye bürünmüş ve bir kez daha
başkent olarak hızla gelişmiş ve Türkiye’nin ikinci büyük metropolü haline
gelerek günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur.





Hamamönü, Ankara’nın en eski yerleşim yerlerinin görüldüğü
noktasında yer alıyor. Ankara’nın tarihçesini öğrenmek istiyorsanız ilk olarak
bu kentin uzun tarihinde yer eden tüm uygarlıkların izlerini bıraktığı Ankara
Kalesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Ankara manzarasında önemli bir yeri olan ve
gezilerdeki ilk ziyaret noktasını meydana getiren Ankara Kalesi genel olarak
düz bir arazi yapısına sahip Ankara’nın en dik tepesine inşa edilmiş ve Ankara
tarihinden gelip geçen her uygarlık tarafından kullanılmış. Bunu kalenin
surlarındaki kitabelerden de anlayabilmek mümkün. Ankara’nın sembollerinden
olan ve kentin birçok noktasından görülebilen kalenin ilk yapım dönemi M.Ö. 3.
yüzyılda Ankara’ya gelerek burayı başkent yapan Galatların bir kolu olan
Tektogaslar’a uzanıyor.





Kenti Galatlardan alan Romalılar ve ardından gelen
Bizanslılar, Selçuklular, Haçlılar ve Osmanlılar da kalenin sonraki hâkimleri
olarak gerekli gördükleri oranda değişiklikler yapmışlar ve kale de günümüzdeki
şekline kavuşmuştur. Aslında iç ve dış olmak üzere iki surdan oluşan kalenin
dış surları çok iyi durumda günümüze gelememiş olsa da iç surlar tüm azametiyle
halen ayakta. Başlıbaşına Ankara tarihini yansıtan kalenin içinde ise
bazılarının tarihçesi 17. yüzyıla kadar giden Ankara evlerini, Ankara’nın
ibadete açık en eski dini yapısı olan 1178 tarihli Alaaddin Camisi’ni ziyaret
edebilir ve binlerce yıl öncesinin askerleri gibi surların üzerine çıkarak
kaleden tamamına yakın bir kısmı görülebilen Ankara manzarasını da
seyredebilirsiniz. 





Ankara Kalesi civarı aynı zamanda Osmanlı Dönemi’nde Ankara
ticaretinin merkeziydi. Bu yüzden kale çevresinde görülen Osmanlı Dönemi
eserlerinin bir çoğu ticari yapılar. Bu yapılara günümüzde yeni bir işlev
verilmiş durumda ve kullanımları da devam ediyor.





Dünyanın en önemli müzelerinden olan Anadolu Medeniyetleri
Müzesi aslında Osmanlı Dönemi’ne ait ve yaklaşık 600 yaşındaki Kurşunlu Han ve
Mahmut Paşa Bedesteni’nin düzenlenmesiyle yeni bir işleve bürünen bir yer. Müze
adını aldığı Anadolu’nun her köşesinden edinilen nadide eserlerle dolu ve
uygarlıklar beşiği Anadolu hakkında zengin bilgiler edinilmesini sağlıyor. Bu
yönüyle de Anadolu’nun adeta bir özeti.





Yapılan düzenlemelerle yeni bir soluk kazanan tek yapı
burası değil. Yine Ankara Kalesi’nin altında yer alan ve Osmanlı şehir içi
hanlarının klasik bir örneği olan 1522 tarihli Çengel Han günümüzde Rahmi M.
Koç Müzesi olarak hizmet veriyor. Genel olarak modern çağlara ayrılmış olan
müzede iletişim ve ulaşım tarihiyle ilgili birçok alet ve malzemeyi görebilmek
mümkün. Zaman zaman farklı sergilere ev sahipliği yapan müzede yemek yenilecek
bir mekân da mevcut.





Çengel Han’ın yakınlarında yer alan ve 18. yüzyıla
tarihlendirilen Pirinç Han antikacıların ve el sanatı ürünleri satılan
mağazaların bir arada olduğu bir yer. Orta avlusundaki kafe Ankara Kalesi’ne
gelindiğinde ziyaret edilip gözlemeleri yenilen ve tarihi bir mekânda hoş
sohbetler edilen bir mekan. Avlu çevresindeki han odaları ise hediyelik eşya
satan dükkânlar olarak hizmet veriyor.





Samanpazarı olarak adlandırılan hanların ve müzelerin bir
arada yer aldığı bu bölge Ankara’nın en önemli turistik yeri olduğu için
hediyelik eşyalar, antikalar satan dükkânlarla dolu. Bu dükkânlardan bazıları
restorasyonlarla hayat bulmuş ve yeni işlevler kazandırılmış Osmanlı Dönemi
eski Ankara evleri. Evlerden bazıları da restoran ve kafe olarak hizmet vererek
yaşatılıyor. Evler, hanlar ve kalenin bir arada görülebildiğini düşündüğümüzde
bir açık hava müzesi olarak adlandırılmayı en çok hak eden yerlerden birisinin
burası olduğunu söyleyebilmemiz mümkün.





Kale ile birlikte kalenin çevresi de, Ankara’nın en eski
yerleşim izlerinin takip edilebildiği yerleri. Yapılan kazılarda özellikle Roma
Dönemi’ne ışık tutan kalıntılar ortaya çıkartılmış durumda ve bu dönemde
Ankara’nın oldukça önemli bir yerleşim yeri olduğu da kanıtlanıyor. Bu
kalıntılar hızla gelişen kentlerin paylaştığı ortak kaderle çoğu yerde
binaların arasında kaybolmuş durumda. Bununla birlikte yer yer de olsa Roma
Dönemi izlerinin görülebileceği yer Ankara Kalesi’nden dolambaçlı ve dik bir
yokuştan inilebilecek Ulus. Kaleden inerken sağınızda surların dibinde
görebileceğiniz kazı alanında ortaya çıkartılan kalıntılar bu dönemin izlerinin
ilk örneği.





3. yüzyılın başlarına tarihlendirilen Roma Hamamı
kalıntıları ise Çankırı Caddesi üzerinde yer alıyor. Isıtma sistemleri,
ocakları ve servis kısımları ile ortaya çıkartılmış olan hamamın kapladığı alan
anıtsal bir örnek olduğunu ortaya koyuyor. Hamamın avlusunda Ankara’da toplanan
Roma Dönemi yazıtları da sergileniyor.





Bunlar Ankara’nın yıllarca gizli kalıp kazılarla ortaya
çıkartılan kısımları. Roma Dönemi’ni aydınlatan en önemli iki anıt ise halen
ayakta. Bunlardan ilki duvarlarında yer alan ve imparator Augustus’un yaptığı
işleri anlatan kitabesiyle Roma tarihine de ışık tutan Augustus Tapınağı.
Tapınak Bizans Dönemi’nde de kilise olarak hizmet vermiştir. 15. yüzyılın
başlarında ise bitişiğine Hacı Bayram Camisi inşa edilmiştir. Camiye ismini
veren ve Anadolu tarihinde ??nemli bir yeri olan Hacı Bayram’ın türbesi de
burada. Yani bu alanın kutsallığı farklı dinlerce de olsa sürekli olarak devam
ettirilmiş.





362 yılında İmparator Julien’in Ankara’yı ziyareti anısına
dikildiği düşünülen ve adını da bu imparatordan alan Julien Sütunu yine Ulus’ta
Valilik binasının yakınlarında yer aldığından ve binaların arasında da olsa
kendini gösterdiğinden kolaylıkla bulabileceğiniz bir diğer Roma Dönemi anıtı.





Ulus, Cumhuriyet tarihi açısından çok önemli. Ankara’nın
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına doğru yitirmeye başadığı önemi ve
yaşadığı felaketlerin neden olduğu bozulmadan sonra yeniden canlandırıldığı ve
ilk kamu binalarının da yapıldığı yeri burası. Cumhuriyetin ilk yıllarına
tanıklık etmiş ve II. TBMM olarak hizmet vermiş olan bina 1981 yılından beri
Cumhuriyet Müzesi olarak kullanılıyor. Müzede başta Atatürk’e ait olmak üzere
Cumhuriyet’in ilk dönemlerine ait belgeler, fotoğraflar ve kişisel eşyalar
sergileniyor. Müzenin en ilgi çekici yerlerinden birisi de balmumu heykellerle
canlandırılmış meclis oturumu kısmı. Bu binanın iki bina üstündeki I. TBMM binası
da günümüzde Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak hizmet veriyor.





Anadolu el sanatlarını, folklorunu öğrenmek isteyenlerin
ziyaret edebileceği ve Anadolu’nun her yerinden geleneksel Türk sanatı
örneklerinin görülebileceği Ankara’nın önemli müzelerinden bir diğeri olan
Ankara Etnografya Müzesi’ne gidebilmek içinse Ankara tarihinin adeta bir
özetini sunan Ulus’tan Sıhhiye yönüne doğru ilerlemeniz gerekiyor.




http://bit.ly/2MKKTvX • Mehmet Akgün • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok