Header Ads

İstanbul’un fethi sırasında meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans gibiyiz!

Bülent Kuşoğlu •


Siyasetçiyim. Topluma karşı
sorumluluklarım var. Cumhuriyet’in kuruluş sonrası en kritik
dönemini yaşıyoruz. Bu kritik konjonktür sorumluluklarımı
artırıyor. İlaveten dünya bir ekonomik, siyasal ve sosyolojik
kriz döneminde. Bu durumda sorumluluklarımı daha da artırıyor.
Kısaca şahsımdan, Ülkemden ve uluslararası konjonktürden
kaynaklı çok ağır sorumluluklarım var.





Batılı siyasetçiler gibi şanslı
değilim. Bana yaptıkları araştırmalarla sürekli destek olan
sosyologlar, psikologlar, ekonomistler kısaca akademisyenler ve
enstitüler yok. Akla, bilgiye, bilime, araştırmaya dayalı
çalışmalar sonucu oluşmuş, hazır, çeşitli sayıda alternatif
bana sunulmuş değil. Tüm çalışmaları ben yapmak, yaptırmak
veya yapılma imkanı yoksa birikim ve sezgilerimle yol almak
zorundayım.





İlaveten zamanım da yok. Tüm gün
ziyaretime gelen 60-70 vatandaşımın yüzde 95’i iş için
gelenler, dertlerini, ailece ne durumda olduklarını anlatıyor ve
dertleriyle beni de perişan ediyorlar. Telefonuma kayıtlı 10 bine
yakın kişi var. Telefonumu her çalışta açsam tüm gün
telefonla konuşmam gerekecek durumdayım. WhatsApp ve diğer
mesajları ihmal ederek söylüyorum.





Bunlar bahane veya şikayet değil.
Koşullarım ne olursa olsun sorumluluklarım doğrultusunda çalışmak
zorundayım. Çalışıyorum da. Her akşam mutlaka eve öğrenci
ödevi gibi okumam gereken bir yığın evrak götürüyorum.
Okuyorum, not alıyorum, yazıyorum, komisyon (PBK) ve Genel Kurul
çalışmaları için hazırlanıyorum. Bunlar benim vazifemin
ötesinde yapmam gereken işler ve sorumluluklar, mutlulukla
uğraşıyorum ve başardığımı hissedersem çok haz duyuyorum.





Bu dönem özellikle Yerel Seçimler
sonrası çok tedirginim, endişeliyim ve mutsuzum…





Ülkemin geleceği ile ilgili…





Ekonomik ve toplumsal sorunları bir an
için bir yana bırakalım. Biliyorsunuz, pek gündemde değil ama
çok zamandır farkındasınız, farkındayız; ABD ve Rusya arasında
sıkıştık kaldık, AB’den iyice uzaklaştık, İslam dünyası
da bizi dışladı. Kıbrıs’ta geriledik, Doğu Akdeniz’de
kaybediyoruz. Irak’ı, Suriye’yi biz inşa edecektik, Irak ve
Suriye’de petrol ve doğal gazdan çok para kazanacaktık, hepsi
hayal oldu. Tarih boyunca yönümüzü çevirdiğimiz Batıdan hızla
kopuyor, gün geçtikçe bir Ortadoğu ülkesi gibi oluyor,
Ortadoğulu gibi davranıyoruz. Üstelik tam bir oksimoron durum,
İslam’dan da uzaklaşıyoruz.





En son olarak da ABD Savunma
Bakanı’ndan ültimatom gibi bir mektup aldık.
Gizledik. Onlar
açıklamasa kamuoyu duymayacaktı. Diplomatik dili tercüme edince
‘Bu tutumunuzla NATO’da ve Batıda yeriniz yok, safınızı
seçin’
diyorlar.





Hiç bu kadar önemli ve hayati bir
konu kamuoyumuzun gündeminde mi?





NATO ile sıkıntımız, sorunumuz çok
ama ayrılmaya hazır mıyız?





Ayrılabilir miyiz?





Ayrılırsak nasıl bir durum bizi
bekliyor?





Karşı tarafın güçlüleri Rusya ve
Çin bize daha avantajlı bir ortam sağlayabilirler mi?





Kısaca, değişmekte olan dünya
dengeleri içerisinde sıkıştık kaldık, yerimizi acilen tespit
etmemiz gerekiyor.
Açıklamama gerek yok; Hayati öneme sahip
bir sorun bu…





Sorunla ilgili benim cevaplarım var.
Konuyu düşünüyor ve değerlendiriyorum. Partim de de bir çok
kişi bu sorumluluğu müdrik. Hatta Ak Parti içerisinde de bu
tedirgin edici çalışmayı yapanlar, sorumluluk taşıyanlar var.
Fakat bu konu bir ulusal mesele, bireysel akılla çözülecek bir
konu değil. Devlet aklıyla, devlet birikim ve hafızasıyla, devlet
kurumlarınca çözülmesi gereken ama önce devletçe ele alınması
gereken bir konu. Sizce Devlet böyle bir hummalı faaliyet
içerisinde mi?





Bence de değil. Devlet
sorumluluğunu taşıması gereken tüm Saray ahalisi,
Cumhurbaşkanı’ndan bakanlarına, Saray’da çalışan kamu
görevlilerine, taşradaki valilere kadar herkes gereksiz yere tekrar
ettirilen İstanbul Seçimi ile uğraşıyor.
Ne kısıtlı
nitelikteki üniversitelerimizde, ne de az sayıda ki
enstitülerimizde raporlamalar yapıldığı yok. En azından görüntü
bu.





İstanbul Seçimi muhakkak ki Ekrem
İmamoğlu veya Binali Yıldırım’dan biri tarafından
kazanılacak. Siyasi partiler açısından muhakkak çok önemli bir
seçim ama tekrarlattırılan seçim sonucu Türkiye’ye ne
kazandıracak? Her şekilde kaybeden Türkiye değil mi?





Çok zaman ve güç kaybettik.





Ne yapıyoruz biz?





İstanbul’u biz fethederken Bizans’ın
meleklerin cinsiyetini tartıştığı iddia edilir. Bizans’tan
dolayı çok kötü alışkanlıklarımız da olmuştur. Galiba saçma
gündemler oluşturma geleneği de onlardan biri…





Sorumluluk
duygumu, kaygımı ve durum tespitimi sizlerle paylaşmak istedim…




http://bit.ly/2K9crcy • Bülent Kuşoğlu • Sonsöz Gazetesi • Son Dakika • Güncel Haberler • Ankara Yerel Gazete

Hiç yorum yok