Header Ads

Karakaya: "MHP'yi yıprattı"

Cansu Nur Şahin -

Mevlüt Karakaya, 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinden bu yana MHP’nin içinde süren sıkıntıları, yaklaşan Kurultay öncesinde partinin genel durumunu ve Genel Kurul sonrası partiyi bekleyen süreci değerlendirdi.


MHP Genel Merkezinde yaptığımız söyleşiye 19 Haziran ve 10 Temmuz’da iki ayrı Genel Kurul yapılacağını vurgulayarak sohbete başladık ki, MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, “Ayrı ayrı kurultay yapılmasını tasvip etmiyoruz” diye tepki gösterdi.


İşte, Karakaya'nın MHP genel merkezinin siyasi tavrını ortaya açıkça koyduğu söyleşimiz.

HABER ve RÖPÖRTAJ : CANSU NUR ŞAHİN - ILGIN KAMER DOĞAN

https://www.youtube.com/watch?v=AlmETWJQQHg
19 Haziran’da muhaliflerin yapacağı Tüzük Kurultayı’na katılacak mısınız?

Biz 19 Haziran’daki Tüzük Kurultayı’na katılmayacağız. Biliyorsunuz MHP’nin içinde 1 Kasım 2015’te yapılan genel seçimden sonra bir muhalefet hareketi başladı. Bu hareket sonuçta bir olağanüstü kurultay talebinde bulundu, konu mahkemeye taşındı. 12’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin bu konuyla ilgili bir kararı oldu ve Yargıtay kararı açıklandıktan sonra 10 Temmuz 2016 tarihinde bir kurultay yapacağımızı ve bu kurultayın seçimli bir kurultay olacağını kamuoyuna duyurduk. Bununla ilgili gerekli yasal hazırlıkları yaptık.

Bunun bir prosedürü var, bir sayısı var. O sayıda insan oraya katılacak mı, katılınca bir tüzük değişikliği için çoğunluk sağlanacak mı bilmiyoruz.

Çok açık ve net, ayrı ayrı kurultay yaklaşımının doğru olmadığını düşünüyoruz. 10 Temmuz’da ne gerekiyorsa yapalım. Tüzük değişikliği mi hadi buyurun yapalım, seçim mi hadi buyurun yapalım.
10 Temmuz bilinçli seçilen bir tarih mi?

MHP Sayın Genel Başkanı’nın, 10 Temmuz 2016 tarihi için almış olduğu ve daha sonra MYK tarafından uygun görülen bu seçimli kurultay kararının aslında Yargıtay’ın verdiği kararla bir alakası yok.
İçinde bulunulan sıkıntılı dönemden çıkmak için Genel Başkan’ın yetkisini kullanıp çağrı yapması olarak değerlendirilmeli. Hem mahkemenin istediğini hem de delegenin isteğini, hem de Milliyetçi Hareket Partisi’nin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtarmak için bu kongrede buluşalım diye herkesi davet ettik.
1 Kasım 2015 sonrası MHP’de yaşanan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

1 Kasım’dan sonra yaşanan ve daha sonraki süreçte mahkemede yaşananılar, sonrasında olağanüstü kurultay yapılacağı şeklinde hukuksuz bir şekilde düzenlenen toplantılarda kamuoyuna yönelik çağrıda bulunulması bizim tasvip etmediğimiz bir durum.
Bizim geleneğimizde olmayan tarzda birtakım girişim ve eylemlerde bulunulması ciddi bir şekilde MHP’yi yıprattı. Bu süreç, başından beri yıprattı aslında.

https://www.youtube.com/watch?v=zFLLbInIrR0

Yargıtay kararı bu şekilde verince, Sayın Genel Başkanımız dedi ki ‘Bu gelinen süreçte içinde bulunduğumuz bu sıkıntıdan kurtuluşun yolu, bir olağanüstü kurultaya çağrıdır. Gerekiyorsa da seçim yapmaktır’.

Bunun için tüzükte tadilat gerekiyorsa da onun yapılmasını sağlayarak tüm tarafları bu seçimli kurultaya çağırdı.
Adaylar birleşir mi?

10 Temmuz’da seçimli bir kongre hedefleniyor. Adaylar çoğalabilir, süreç daha yeni başlıyor. Aday olmak için 40 delegenin imzası yetiyor. Birleşme söz konusu olabilir mi, birleşenler olabilir ama tamamının birleşmesi mümkün değil.

15 Mayıs tarihinde havaalanında yapılan tarla toplantısından sonra Sayın Koray Aydın bir açıklama yaptı. Sinan Oğan daha çok birleşme taraftarı gibi ama içeride çok böyle bir istek yok gibi gözüküyor. Şu ana kadar çalışma içerisinde olan arkadaşlara baktığımızda birbirleriyle zıt kutuplardalar. Böyle bir birleşme olmayacak, olursa da çok fazla önemli değil.
Mitingler yapıldı seçim var gibi ne dersiniz?

Uzun süredir yürütülen bir süreç var ve bu süreç çok da yasal bir süreç değil. MHP’de kongre süreci daha yeni başlıyor. Kongreler içe dönüktür, delegelere yönelik çalışma yapılır ama yürütülen kongre süreci tamamen dışa yönelik oldu, mitingler yapma şeklinde oldu, bu siyasi partiler geleneğinde olmayan bir uygulama. Biz bu süreci çok dışarıdan etkilere açık bir süreç olarak değerlendirdik. Ortada bir şey yokken herkes adayım diye dolaştı.
10 Temmuz’da Devlet Bahçeli tekrar Genel Başkan seçilirse, muhalif kesime herhangi bir yaptırım uygulanacak mı?

Bu zaman zaman gündeme geliyor. MHP, bu konularda çok daha demokrat çok daha hoşgörülü bir parti, genelde tam tersi gibi düşünülür ama. Bakın bir süreç başladı. Bu çalışmaları yapanlar sağda solda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında demediğini bırakmadı, tamamı için söylemiyorum bunu sürükleyen durumunda olanlar için söylüyorum. Mitingler yapılıyor, parti yönetimine karşı geleneğimizde olmayan sloganlar atılıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=sigBRr27si0

Sonrasında ne olur, partiye zarar veren birileri varsa mutlaka sorgulanması lazım, sorulması lazım. 10 Temmuz’dan sonra bir kıyım yapılacak diye bir şey yok. Eğer bu camianın ayrışması, kopması anlamında bir girişimde bulunanlar varsa ve bunlar partimizin üyeleriyse gerekli disiplin mekanizması işletilir. Disiplin yönetmeliği gereğince suç işlemiş olanlar varsa bunların gereği ne ise bu yapılmalı. Aksi takdirde kurumsallığın bir anlamı olmaz. Devlet Bahçeli, kıyacak, dökecek böyle bir şey yok.
Meral Akşener’e yönelik iddialarla ilgili ne söyleyeceksiniz?

Zaman zaman özellikle Sayın Meral Akşener’in paralelin adayı olduğu yönünde, kamuoyunda birtakım söylemler yer aldı. Genellikle de MHP yöneticileri, aday olarak çıktığı için böyle bir söylemde bulunarak kendisinin önünü kesmeye çalışıyor diye söylemler öne çıktı. Sayın Genel Başkanımız daha kimse aday olarak sahaya inmemişken, bu konular gündemde yokken şunu söylemişti: ‘Önümüzdeki günlerde, ortaya çıkan adayların nereler tarafından ortaya çıkarıldığını ve desteklendiğini hep beraber göreceğiz’. Özellikle paralel yapının MHP üzerinde bir operasyonu olduğundan ve önümüzdeki günlerde ete kemiğe bürüneceğinden bahsetmişti.
“ÜLKÜCÜ HAREKETİN PARALELE TESLİM EDECEK PARTİSİ YOK”

Bugün Sayın Meral Akşener’in paralelin adayı olduğu yönünde, bizim söylemlerimizden daha çok dikkate alınması gerekenler, medyada söylenenler. Örneğin Nurettin Veren, birçok televizyon kanalında Meral Akşener’in İçişleri Bakanı olmasında Fethullah Gülen’in etkisi olduğunu anlatıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=4WiFP2-N774

Tabi Genel Başkanımız çok önceden ifade etmişti. Kimseye iftira attığımız yok. Söyleyenler ortada, söylenenler ortada. Bunlar da MHP’li falan değil, olayların aktörleri. Burada bize sorarsanız MHP üzerinde özellikle AKP ile paralel arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar sonucunda bir yerden nefes alma, kendilerini koruma ihtiyacı duydular, orada da MHP içinde olur, olmazsa gerginlikten beslenen bir lider ortaya çıkarıyoruz. MHP’yi böler koparırız düşüncesi hakim. En son şunu söylemek isterim ki ülkücü hareketin paralele teslim edecek bir partisi yok.

Sayın Mevlüt Karakaya'ya Sonsöz'e Özel ropörtajı için tekrar teşekkür ederiz... - Sonsöz Gazetesi

Hiç yorum yok