Header Ads

Demokratlar artık Meclis’ te yoklar

Demokrat parti geleneğinden gelen Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi gibi merkez sağ partilerde yer alanlar. Birbirlerini duymayacak kadar kutuplaşan, kamplara ayrılan Türk siyasetinde makulün sesi olan, olmaları gereken Demokratlar artık oyunda yoklar.

Çoğumuzun bildiği gibi iki temel düşünce ve siyaset yaklaşık 100 yıldır Türk siyasetini etkiliyor. Biri daha yerli, mili ve İslamcı diğeri, daha çağdaş, milli ve laik olduğunu iddia eden düşünceler bunlar.

Bu düşüncelerin siyasette çok çeşitli versiyonları var.

Zaman tüneli içerisinde siyasetlerin versiyonlarını ve etkinliklerini daha net görmek mümkün.

Geçmişin en etkili siyasi eğiliminin temsilcileri Demokratlar; Demokrat parti geleneğinden gelen Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi gibi merkez sağ partilerde yer alanlar.

Artık Meclis’te parti olarak yoklar. Birbirlerini duymayacak kadar kutuplaşan, kamplara ayrılan Türk siyasetinde makulün sesi olan, olmaları gereken Demokratlar artık oyunda yoklar.

Onların son temsilcileri, Demokratlar Kulübü adı altında bir dernekte bir araya geliyor ve etkinlikler yapıyorlardı. Bir etkinlikleri de TBMM’de her pazartesi toplanıp birlikte yemek yemek ve kahve içerken sohbet etmek, ülke sorunlarını görüşmek.

Demokratlar Kulübü Derneği, çok yakın bir tarihte kapandı ama yine de Nisan başında ilk Pazartesi bir araya geldiler ve klasik sohbetlerini yaptılar. Son Başkan Efsane Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem, Nahit Menteşe, Necmettin Cevheri, Ali Şevki Erek, Esat Kıratlıoğlu gibi eski ağır topların olduğu ortamdaki kahve sohbetinde Derneğin son Genel Sekreteri Ali Abalı’ya hizmetlerinden dolayı plaket takdim ettikten sonra müthiş bir değerlendirme yaptı. Bana göre çok ilginçti, anlamlıydı size aktarmadan edemedim;

Erdem, “Değerli Arkadaşlar, toplumun ve ülkenin geldiği seviyeden büyük rahatsızlık duyuyorum. Sadece bugün değil, yakın geçmişte de benzer rahatsızlığı duyuyor ve başkalarına da aktarıyordum. Rahmetli Süleyman Demirel’e ‘siyasete gir, ülkenin gidişatı iyi değil’ dedim. Demirel’de bana ‘bana bu yaştan sonra maceraya gir diyemezsin Sen söyleyebilir misin toplumun talebi nedir, ne istiyor? Bu toplumu toparlayabilir misin?’ diye yanıt verdi.

Demirel’in demek istediği siyasetin toplum için yapıldığı ve topluma, toplumu meydana getiren insana gereken değerin verilmediği, ihmal edildiği ve başkalaştırıldığıydı.

Ali Fuad Başgil, insanın önemini anlatır ve “değer verilmeyen, Allah’ın verdiği nitelikleri kullanmayan, geliştiremeyen insan eşya seviyesindedir” der.

İnsan şu günlerde maalesef eşya seviyesinde.

Devletine, milletine, topluma insana dost olmayan siyasetten hayır gelmez. Rahmetli Erbakan aday olmak istediğinde, Demirel onun gözünde insan eşya seviyesindedir düşüncesiyle ‘Devlete, millete dost olmayanı Milletvekili yapmam’ diye reddetmişti.

Şimdi Devlete, millete, insana karşı ve saygısız bir yönetim var.

İnsanın, insan olarak değerlendirilmesi yoksa kurtuluş da yoktur. Alman Başbakanı Kohl ile görüşüyorduk, sohbetlerimizde Kant’tan, Hegel’den, Gothe’den bahsediyordu. Bilgili, birikimliydi. Şimdilere bir bakın.

Mustafa Kemal, Kurtuluş mücadelesini başlatmadan önce Redd-i İlhak Cemiyetleri kurulmuş ve kurtuluşa hazır olan bir halk vardı.

Şimdi o halk yok. Halk isteyecek örgütleyeceksin. Ben varım diyeceksin halkın talebine. Kimin peşinden, kimin önünden gidelim ki, kim var ki, demeyeceksin.”

Sizce de ilginç değil mi? terisi olan, en fazla yemeğin tüketildiği lokantalar. Ortalama günlük 10 bin kişi yemek yiyor.
İçinizden biri



Demokratlar artık Meclis’ te yoklar

Hiç yorum yok