Header Ads

YÖK'nun korsanlığı(1)

YÖK Genel Kurulunun disiplin ile görev ve yetkisi, Yasasının 7/l maddesinde, yalnızca, “rektörlerin disiplin işlerini kovuşturmak ve karara bağlamak”, YÖK Başkanının da, 53/a maddesi uyarınca; yalnızca “Yükseköğretim Kurulu ile üniversite rektörlerinin disiplin amiri” olarak sınırlıdır. Yasal durum bu iken YÖK Başkanı, Disiplin Yönetmeliği ile, “tüm üniversite yönetici,öğretim elemanları ve öteki personelin “baş disiplin amiri” yapılmış, YÖK Genel Kurulu ise, kendisini “Yüksek Disiplin Kurulu(YDK) kılmıştır.

YÖK Genel Kurulu, başkanını ve de kendisini, akademiya topluluğu üzerinde “Aili Kıran,Baş Kesen” konumuna getirmemiş aynı zamanda yine Anayasanın, yasaların, yüksek yargı organlarının “kanunsuz suç ve ceza olmaz” evrensel ilkesini de açıktan çiğneyerek, DY ile suç ve cezalar koymuş, bunları engisizyon mahkemesi gibi yargılamış ve giyotincilik yapmıştır.

1982’den bu yana süren bu hukuk dışılık ile, gerek içinde yer aldığım Öğretim Üyeleri Dernekleri ve gerekse tarafı olduğum kimi işlemlerden yola çıkarak Danıştay’a taşımamıza karşın, bir sonuç alınamamıştır. Ancak 2013’de Sendika Temsilcisi olarak katıldığım YÖK-YDK kararlarına bu yolda yazdığım karşı oy gerekçelerimin ve yazdığım onca makalenin yankı bulması üzerine yasa koyucu,1.3.2014’de Yükseköğretim Yasası’nın 53/b maddesinde değişiklik yaparak, akademiya dünyasına uygulanacak cezaları yasa maddesine koymuştur. “Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin (öğretim elemanları,memur ve diğer personel) disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri,…Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir” denilerek, yasa ile düzenlenmesi gereken disiplin alanının,başta “disiplin suçları” olmak üzere, bir bölümü, yine yönetmeliğe terk edilmiştir. Yasa yapıcının, Anayasal kurumlardan birisi olan yükseköğretim kurumlarındaki çok önemli bir alanı düzenlemede bile, özensizliğini ve baştan savmacılığını burada da görmemiz mümkündür. Yasa koyucu, yaptığı düzenleme ile ”YÖK Başkan ve YÖK üyeleri ile yükseköğretim kurum yöneticilerini” disiplin yönetmeliği kapsamının dışına çıkardığının ayırdında bile olmamıştır.

Bu aymazlığın ve hukuk dışılığın, açılan bir dava nedeni ile, Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesi(AYM)ne taşınması sonrasında, Anayasa Mahkemesi son noktayı koymuş ve 53/b fıkrasını Anayasaya aykırılıktan mahkum ederek; “kimlere, hangi fiillere, hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkilerinin” de yasa ile düzenlenmesi gerektiğini karara bağlamıştır.

Anayasal kurul olarak, hukuk devletine bağlı ve saygılı olması gereken YÖK Başkanlığı ve YÖK Genel Kurulu, 25 Ekim 2015’e kadar, sanki hiçbir şey olmamışçasına, kendi yasal varlığı ortadan kalkmış olan disiplin hukuku konusundaki yetkilerini kullanmayı sürdürmüş, onca tarafı olduğu ve mahkumiyeti ile sonuçlanan yüksek yargı kararlarını bir yana fırlatarak, “korsan disiplin kurulu” işlevini ve buradan, akademiya dünyası üzerinde “giyotinciliğini” sürdürmüştür. Hiç olmazsa, Anayasa Mahkemesi’nin 14.1.2015 günlü kararının,7.4.2015’da RG’de yayımlanmasından sonra bu korsanlığın sona ereceği yolundaki iyimser beklenti de YÖK tarafından boşa çıkartılarak, tarihindeki kirli sayfalara,yenilerini eklemekte hiçbir sakınca görülmemiştir. Korsanlığın öyküsü sürecek.



YÖK'nun korsanlığı(1)

Hiç yorum yok