Header Ads

EY İSTANBUL!

İstanbul!

Sen adamı ya adam edersin ya da

sille tokat döversin.


Sen benim için Çengelköy’de alımlı, asi güzel,

Topkapı’da yatağına uzanmış haremsin.

Sen adamı deli de edersin, sevdanın elinde deli divane de,

Sokaklarda yatıp kalkan biçare de edersin.


Sen Beşiktaş’ta;eski bir şarkı,siyah,beyaz resimlerdeki gibi,

Köpük köpük ahşap iskeleye çarpan denizimsin,

Sen Karadeniz’in hırçın dalgalarına

kapılıp kıyıya vuran vapurumsun.

Ey İstanbul! Sen Beyoğlu’nda el ele,

göz göze, yürek yüreğe gezenimsin,

Tozanımsın,koklaşanımsın.


Emirgan’da bir sabah vakti ayaküstü kaynayan demliğim,bardakta tüten çayımsın,

Masamın üstünde peynirim,sıcacık çavdar ekmeğimsin.

İstanbul!Sen salaş boğaz meyhanesinde

Yalnızlıklar, hasretler içinde içilen rakım, kan rengi şarabımsın,

Ağlamaklı halim, iç geçirmelerim,

haykırışlarımsın.

Bir başıma yalnızlıklarımsın sen İstanbul!


Sen İstanbul!Öyle bir şeysin ki;çok şeysin,

Yağmurlu gecelerimde saçlarımı

sırılsıklam ıslatan sağanağım,

Karlı beyaz gecede düşlerime tane tane yağanımsın,

Üsküdar evlerinin pencerelerini alev alev yakan güz güneşimsin,

Çamlıca sırtlarında açan kırmızı

goncamsın sen İstanbul!

Ayışığı altında bembeyaz kanatlarını çırparak,

Karnını doyurmak için suya dalıp

çıkan martımsın,

Keskin dişleriyle avını kovalayan lüferimsin sen İstanbul!


Vahşisin, gizemlisin, açsın,

İstanbul sen gözü doymayansın.

Yüreğimde saklı adın, başımda

taçsın, sultanımsın,

Savarona’da mehtabı seyreden mavi

gözlü atamsın,

İstanbul!Sen Mimar Sinan’ın elindeki sihirsin,

Yarattığı eşsiz esersin, camiler, minarelersin,

Ah İstanbul ağına düşmeyen

var mıdır acaba?

Senin yollarında yitmeyen, ölmeyen var mıdır İstanbul?

Akşamdan kalan yorgun sabahlarda, göz kapaklarını aralayıp da.

Seni görünce ilk günkü gibi sevmeyen, sana sevdalanmayan var mıdır İstanbul?


Büyükada’da esen serin rüzgârını içine çekmeyen biri var mıdır acaba?

Bir kişi bile çıkabilir mi sana hakkını teslim etmeyen, gönlüne seni çizmeyen?

Masmavi denizine, yedi tepeli gökyüzüne aşık olmayan yoktur diyorum İstanbul.


Ey İstanbul!

Sen gözlerinin derinliğinde boğulduğum, koyu mavi göğüm,

Yeşilden maviye çalan çarşaf çarşaf sularında yüzdüğümsün.

Hovardasın, hoyratsın, ukalasın sen İstanbul!

Hasret duyduğumda yüreğimi delip geçen tabancamın mermisisin,

Gölgesi gözlerime düşen yakamozsun,

Kızlarımın yaşadığı, nefes aldığı şehirsin sen ey İstanbul!

Sen beni kahredensin, yok edensin.


Ah İstanbul!

Bebek yokuşunda her bahar utana sıkıla açan manolyamsın,

Beni yalnız bırakıp da bir hiç uğruna,

Çöllere savuran zalim yarsın.

İstanbul sonbahar hüznümsün kırlaşan saçlarımda,

Bir şarkısın sen, doyumsuz bir aşksın,

Karşılıksız aşkların, intikamların, acıların şehrisin,

Sen beni öldürürsün, yok edersin,

Kahredersin İstanbul.



EY İSTANBUL!

Hiç yorum yok