Header Ads

Söz konusu çocuk istismarı ise, "1" en büyük sayıdır...

Pedofilinin psikiyatri kitaplarından çıkarılıp çıkarılmayacağı, hastalık mı değil mi hala tartışılmaktadır. Bu noktada önemli olan bir hastalık tansı olmasından ziyade, kriminal olarak bir sınıflandırmaya ihtiyaç duyulmasıdır. Çünkü, pedofili, bireyin çocuklara yönelik işlediği, geniş bir spekturumda ortaya çıkan cinsel suçlarla tanımlanmaktadır. Bu nedenle, psikiyatrlar pedofilinin, şizofreni, mani gibi zihinsel hastalıkların arasından çıkarılmasını ve sadece adli bir kavrama dönüşmesi gerektiğinde ısrarcıdırlar.

Pedofili ile ilgili yapılan araştırmalar, pedofilinin net olarak aydınlatılmasına yetmemektedir. Bütün dünyada, uzmanlar arasında benzeri yakınmalar bulunmaktadır. Pedofiller, ne toplumun belirli bir sosyo-ekonomik statüsüne, gelir düzetine, yaş grubuna, eğitim durumuna ait değillerdir. Bu anonimlik takip edilmelerini zaten zorlaştırmaktadır. Ayrıca, kurbanlarını sessizleştirmedeki ustalıkları gerçek oranları gizlemektedir. Buna özellikle Türkiye’deki çocuğa, kadına ilişkin mevcut toplumsal bakış ve yetersiz sosyal politikalar ile uzmanlığı sınırlı hakim, savcı adli kadroları da eklendiğinde sorun içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Caydırıcılığı olmayan ve pedofilleri cesaretlendiren yargı kararları, nedeni ile çocuklarımız ciddi risk içindeler.


Pedofili eğilimli bir yetişkin her yaş grubundan, her meslekten ve her etnik kökenden olabilir. Araştırmalar pedofillerin çocukların, daha çok uzak akrabaları ya da komşuları olduğunu ortaya koymaktadır. Pedofillerin, bir çocuğu sevdikleri sırada dışardan gerçek duygularını algılamak çok zordur. Çevrenizde çocuk pornografisine ilgi duyan biri ya da çocuklara farklı yaklaştığı düşünülen insanlar varsa, uzunca zaman izlenmelidir. Çabuk belirlenebilecek bir durum değildir. Pedofili söz konusu olduğunda yerelde yasal ve çocuklarla ailelerini kapsayan medikal düzenlemeler ile toplumsal olarak küresel işbirliğine dayanan çeşitli düzenlemeler yapılmalıdır ;

1. Pedofiliye ilişkin, pedofiliyi tanıyan ve ağır tedbirler alan yasalar yapmak ve uygulamak gerekmektedir.

2. Pedofiliyi bilen ve tanı koyabilecek, diğer cinsel istismar vakalarından pedofiliyi ayırt edebilecek medikal ve adli uzmanlar yetiştirilmelidir.

3. Pedofilik bireylerin tanınması, takibi ve cezai işleme tabii tutulmaları konusunda düzenlemeler oluşturulmalıdır.

4. Pedofillerin eylemlerini tekrarlamalarını önlemek için dünyada uygulanan tedavi programlarının Türkiye’de de uygulanması gerekmektedir. Adli ve medikal bir model kapsamında, uzman kadrolar oluşturulduktan sonra medikal kastrasyonun yasallaştırılması Türkiye’yi çocuklar için daha güvenli bir yer haline getirecektir. Kimyasal kastrasyonla sadece üreme fonksiyonu durdurulduğu için pedofililerin eylemleri ile kalıcı mücadele etmek mümkün olmamaktadır. Ancak, günümüzde hem cinsel faaliyetleri, hem de cinsel isteği yok eden ilaçlar geliştirildiğinden, pedofililerin bu yöntemle kısırlaştırılması en akılcı çözüm olarak görünmektedir.

5. En önemlisi pedofiliye maruz kalan çocukların, yeterince rehabilite edilmeleridir. Çünkü, tedavi ciddiye alınmazsa ve gerçekleşmezse, yetişkinlik döneminde benzer eğilimler gösterebileceklari unutulmamalıdır. Bunu yaparken ebeveynlerin de tedavi kapsamına alınması, çocuğun suçlu değil mağdur olduğu asla hatırdan çıkarılmamalıdır.

6. Modacılar henüz ergenlik çağına dahi gelmemiş kız çocuklar için topuklu ayakkabılar, çekici iç çamaşırları ve bikiniler, kıyafetler tasarlıyorlar. Reklamlarda çocuk bedenleri kontrolsüz olarak kullanılıyor. Bloger anneler ve aileler çocuklarının en mahrem hallerini sosyal medyada paylaşıyorlar. Çocuklar, abartılı makyaj ve çekici kıyafetlerle objektiflere poz veriyorlar. Bunlar pedofiliyi teşvik ediyor. Bunu kabul etmeliyiz.

7. İçinde yaşadığımız internet çağı, pedofili gibi ağır cinsel suçların artmasını büyük ölçüde tetikliyor. Sadece ABD’den günde 20 bin civarında çocuk pornografisi içeren dokümanın internete servis edildiği belirtiliyor. Dünya genelinde pornografiyle yoğun şekilde mücadele edilmesine rağmen, baskınlarda ele geçirilen pornografik içerikli görsel dokümanların yüzde 40’ını çocuk pornografisi oluşturuyor. Türkiye ise, AB ülkeleri arasında çocuk pornografisinde ilk sıralarda. Bu nedenle tüm dünya ülkelerinin bu konuda işbirliği yapması gerekiyor.

Çocuklarımızı bu sapkınlıktan korumak için duruma herkesin aynı duyarlılıkla yaklaşması gerekiyor. Çocuklar geleceğimiz demekle olmuyor, bu sözün içi yeterince boşaltıldı. Konuya ilişkin araştırma komisyonu bile kurmak istemeyen bir iktidarla bunu nasıl başarabiliriz? Temel sorulardan biri de bu… Durum çok acil hanımlar beyler !!!



Söz konusu çocuk istismarı ise, "1" en büyük sayıdır...

Hiç yorum yok